Bir haftamı sonunda bitirmiş ve cumartesi gününe ulaşmıştım. Henüz fakirlikten ölmemiştim ve bu iyi bir şeydi. Normalde bir saati bile atlatamadan öleceğimi zannediyordum. Halbuki o kadar da kötü geçmemişti haftam. Derslerde her zaman saçma sorular sorarak dersi kaynatmışlardı. Başıda Arda çekiyordu zaten. Eğlenceliydi. Hayatımda hiç gülmediğim kadar bu hafta güldüm diyebilirdim.
Natsu ise... Bak hala sinirim yatışmadı. Düşündükçe üstüme üstüme geliyorlar. Bok rengi dedi ya! Benim gözlerimi sen milyon para bayılsan alamazsın! Adi ejderhacık!
'Hadi şunu yapalım! Natsu'yu göt edelim! Hadi Lucy! Koş Lucy!'
Sabahın ilk ışıkları daha yeni yüzüme vururken terasa çıktım. Sabah ayazı tenime işlerken elimle kolumu sıvazladım bir kere. Arda kendi mıntıkalarındaki sandalyeye oturmuş, ellerini giyindiği hırkanın ceplerine sokmuştu. Beni görünce ayağa kalktı ve sinsi sinsi sırıtarak "Çok eğlenceli olacak lan!" dedi. Ben de pis pis sırıtırken Arda kendi evlerinin cam kapısını açtı. Ayaklarını sürüye sürüye içeri girerken bende peşinden ilerlemeye başladım. Önce mutfaklarından geçtik. Allahuekber dağlarına kadar uzanan bulaşık vardı orada. Mutfaktan çıkıp koridorda ilerlerken başımı çevirip açık salon kapısından içeriye baktım. Beyaz L bir koltuk vardı salonda. Koltuğun üzerindede emoji şekilli yastıklar vardı. Çok güzel duruyordu ve bayağı yaratıcıydı.
"Yalnız, Natsu seni dövmeyeceği için bana patlayacak." dedi. Tedirgindi. Natsu'nun vereceği tepkiden korkuyordu. Gerçi ben de korkmuyor değildim hani.
Koridorun sonuna doğru parmak uçlarımda ilerlerken bir yandanda iç sesim kötü cadı gülüşleri atıyordu. Arda kapının önüne gelince "Neden sessiz olmaya çalışıyorsun ki? Top patlatsan uyanmaz bu öküz." dedi.
İşaret parmağımı kendi dudaklarıma bastırdım ve "Şşşt!" dedim. Uyanırsa tüm plan mahvolurdu. İntikam alamazdım. Lucy Heartfilia'lığım giderdi!
Kapıyı yavaşça açtım. Kapıdan küçük gıcırtılar gelirken içeriye girdim. Arda'da arkamdan gelirken ben hala parmak uçlarımda yürüyordum. Halbuki Arda benim aksime elini kolunu sallaya sallaya yürüyordu. Yatağında yatan Natsu'yu görünce şaşırdım açıkçası.
Hem üstü çıplaktı, hemde tabiri caizse orangutan gibi uyuyordu.
'Oha! Uyurken ne yaşıyorsun sen ya!'
Altında siyah bir şort vardı ama karın kaslarını kapatacak bir şey giymemişti üstüne. Hafifçe yutkundum ve vücuduna bakmamaya çalıştım.
İki kişilik bir yatağı vardı. Yatak odanın büyük bir bölümünü kaplıyordu ki yatak haricinde oda da sadece bir gardırop ve çalışma masası vardı. Çalışma masasının üstüne sonradan takılma raflar yapılmış rafların üstünde de okuma kitapları bulunuyordu. Nevresim takımı istanbul desenliydi. Sadece nevresimi değil perde storları da istanbul desenliydi.
Yatağa doğru ilerledim ve bir ucuna oturdum. Arda'da öteki uca oturmuştu. Pembe şortumun cebindeki iki kalemden keçeli olanı aldım. Kalemin kapağını açıp dudağının üstünü boyamaya başladım. Bir kaç kere kıpırdansada sonunda ona pala bir bıyık çizebilmiştim. Başımı biraz çekip şaheserime baktım.
"Gün intikam vakti Natsu Bey."diye mırıldandım kendimce.
"Bunların hepsi sadece intikam için mi yani?" dedi Arda. Sesli konuşmuştu. Eğer onu uyandırırsa...
Başımı ona çevirip "Benim gözlerim bok rengine benziyor mu sence Arda?" dedim fısıltıyla. Fısıltıyla derken, hani şu sessiz konuştuğunu sanan ama aslında tüm herkesin onu dinleyebileceği ses tonuyla konuşmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My New Life -Nalu (TAMAMLANDI)
FanfictionLucy Heartfilia; Zengin, ukala, şımarık, uslanmaz ama bir o kadar güzel bir veliahttır. Peki ya birgün inanılmaz derecede zahmetsiz geçen hayatı birden bozulursa, hiç bilmediği bu hayatta Lucy uğruna hayatını vereceği parası olmadan nasıl yaşacak? Ş...