Bölüm|42

525 37 357
                                    

"Ne demek arkadaşlarınla buluşmaya bu arabayla gidemezsin?"

"Ya kızım," dedi Natsu bilmem kaçıncı açıklamasını yaparken. "Hepsinin altında fişek gibi spor arabalar var. Evdeki otoparkta duruyor benim afet, iki dakika alıp çıkacağız. Söz."

Topuklularımı zemine sertçe vurmuş, sinirle pencereden bakmaya başlamıştım. Arkadaş mavi BMW'sini arkadaşlarıyla buluşmaya uygun görmediği için onların evinde gidip altına spor arabasını çekecekti. Hayır sor bi' bana, Natsu Dragneel'in evine gitmek istiyor muyum? Ben senin anneni görmek istiyor muyum, sor bi'.

"Bu yaptığına inanamıyorum," dedim mırıltı şeklinde. Sabah saat dokuzu gösteriyordu. O gün barda Natsu'nun arkadaşlarıyla saat on için anlaşmıştık. Daha zamanınız vardı fakat ben hayvan gibi yorgundum. Dün gece barda düşündüğümden fazla yorulmuştum. Gece bilmem kaçta eve dönmüştük ve iyi geceler demeye bile halimiz yoktu. Yani en azından benim. Natsu benden daha dinçti dün gece. Fakat düşündüğüm bir yakınlaşma yaşamamıştık. Eve gelmiştik, üzerimi değiştirmek için evime girmiştim, salonda Jellal ve Erza'yı üst üste uyurken görmüştüm, kriz geçirmeye halim yokken üzerimi değiştirmiş Natsu'nun yanına dönmüştüm. Ve... yatağa kendimi atmıştım. Hepsi buydu.

Erza ve Jellal şaka maka üst üste koltukta uyuya kalmışlardı. Erza, Jellal'in üzerinde göğsüne yaslıyken neredeyse gülümsüyordu bile. İkisi de huzurlu görünüyordu. Ayrıca sehpanın üzerindeki içki şişesi gözümden kaçmamıştı. Dün gece bir boklar olduğu kesindi fakat Erza'yla konuşma fırsatım bile olmamıştı. Dün okul çıkışından itibaren görüşmemiştik.

"Neye inanamıyorsun fıstık?"

"Arkadaşların için arabanı değiştirmene tabii ki."

"Onlar için değil."

"Onların yanında bu arabayı sürmek istemediğin için."

"Arabamı seviyorum."

"Niye spor arabayla gitme gereği duyuyorsun o zaman?"

"Afeti özledim belki."

"Elim tersiyle bir tane geçiririm suratına afeti görürsün o zaman." dedim sinirle.

Afet ne kardeşim? Benden bahsetmediği veya deprem olmadığı sürece afet kelimesi artık yasaklanmıştır.

Çok geçmemiş, Natsu'nun eski evinin önüne gelmiştik. Ev neredeyse malikane büyüklüğündeydi ve üç katlıydı. Evin bulunduğu kesim genelde böyle evler barındırıyordu fakat bu ev diğerlerine bin basardı.

Demir çitlerle örtülmüş evin yemyeşil çimenli bahçesi büyüktü. Tahminimce evin arkasına doğru ilerliyordu. Çit kapıdan itibaren eve kadar çakıl bir yol uzanıyordu. Ev belki bizim yalıyla aynı büyüklükteydi fakat buranın bahçesi daha büyüktü. Sanırsam arka bahçede bir havuz bile olabilirdi.

"Son gördüğümden daha büyük," diye mırıldandı Natsu yanımdan eve doğru ilerlerken. "Sevmedim."

"Bence güzel," dedim biçilmiş çalılara bakarken. Fazla gösterişi sevmiyordu desem diyemezdim, çünkü şu an burada olma nedenimiz tamamen bu yüzdendi. Bu çocuk neyin kafasını yaşıyordu yahu?

"Evlenince böyle bir yerde yaşamayacağım," dedi kapının önüne gelirken. Yanından ilerliyordum ki şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Bunu fark etmemesini umarak nedenini sordum.

"Çünkü koskoca evde kimse kimsenin yüzünü görmüyor. Eğer çocuklarımla yemekten yemeğe görüşeceksem büyük bir evde yaşamak istemiyorum. Ha, ne olur en fazla, iki katlı bir villada yaşarım. Ne eksiği ne fazlası."

My New Life -Nalu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin