Bölüm|29

658 59 292
                                    

"Gıybet! Çekemiyorlar bizi! Kıskanıyorlar bizi! Deliriyorlar sevdikçe seni! Sende inanıpta bunlara! Yorma güzel kalbini! Ne demiştim, adı üstünde hepsi gıybet!"

Aynanın karşısına geçmiş, okula gitmek için tamamiyle hazır olsa bile saçlarıyla uğraşan Arda bir yandanda minibüsçü abiler gibi şarkıyı mırıldanıyordu. Yanına ilerledim ve başladım ona eşlik etmeye.

"Gıybet! Çekemiyorlar bizi!" Yanına birden gelmeme şaşırsada hiç bozuntuya vermeden düet teklifimi kabul etti.

"Kıskanıyorlar bizi! Deliriyorlar sevdikçe seni!"

Saçma salak haraketler yapıp dans diye isimlendirilebilecek bir şeyler yapmaya çalıştım. Aynısını oda yapınca bağıra bağıra şarkıyı söylemeye devan ettim. "Sende inanıpta bunlara! Yorma güzel kalbini!"

"Ne demiştim, adı üstünde hepsi gıybet!"

Kolundan yakaladım şarkının nakaratı bitince. Çekiştirerek evden dışarıya çıkardım. Ayakkabılarımı bir çırpıda giyinip kapıyı hızla kapattım ve ellerimi kirli bir işi bitirmiş usta gibi birbirine çırptım. O kadar hızlı gerçekleşmişti ki bu olay, Arda ne olduğunu anlamadan kendini evin dışında bulmuştu. Asansörün önünde bekleyen Erza, bugün benim sayemde daha güzel olmuştu sanki. Makyaj yapmaktan nefret eden kızı iyice bir boyamıştım. Süslü süslü giyindirip, fazlalık olarak gördüğü takılardan takmıştım orasına burasına. Dar pantolonunun üzerine uzun siyah çizmeyi de geçirince... Mükemmel bir değişime uğramış, süpersonik bir hatun olmuştu. Neden mi böyle bir şey yapmıştım? Çünkü bugün karne günüydü! Sömestir tatiline girecektik. Ayrıca ne demiş Yıldız Tilbe: "Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım. Senin önünden geçip sana bakamayacağım. Beni kırdığın gibi kalbini kıracağım. Beni dinlemedin ya seni duymayacağım. Yürü anca gidersin..."

Erza bunun saçmalıktan ibaret olduğunu savunsada benim fikrim ise kesin ve netti: JERZA JERZA JERZA!

Jellal'ın bizim eve geldiği ve Natsu'nun ona yumruk attığı günün gecesi farketmiştim, gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Biz Natsu'yla orada bağırışırken Arda, Erza'ya sarılıp onu sakinleştirmeye çalışmış. Fakat Erza ağlamaya devam edince de kolundan tutup salona götürmüş. Televizyondan bir Ankara Havası açmıştı Erza'nın keyfini yerine getirmek için. Arda bu, kimse dayanamazdı ki ona. Erza işte o an ağlamayı bırakmıştı. Yani biz Natsu'yla oldukça ateşli bir şekilde öpüşürken onlar orada Ankara Havası dinleyip kopuyorlarmış anlaşılan. Ben Jellal'ın Erza'yı sevdiğini farkettiğimden beri JERZA'cıydım. Ama işte o gün Erza'nın ağladığını öğrenince işler değişmişti. Hayır, hala JERZA'cıydım. Tek fark küçük bir intikamdı. O çocuk Erza'nın peşinden köpek gibi koşmadan, onu sevdiğini bağıra bağıra söylemeden kesinlikle bu iş olmazdı. Biz kızımızı çöpten mi bulmuştuk be?!

Natsu yine tarzından taviz vermeden pantolon ve kazak giyinmiş, üzerine siyah montunu çekmişti. Ve yine diğer günlerde olduğu gibi çok yakışıklıydı.

Natsu'nun elini tutan Sherria'ya gözlerimi çevirdim. "Sherria sen ne zaman Japonya'ya geri döneceksin?"

"Bilmiyorum kuzişkom ya, bakarız."

Göz devirdim. Hayır, tabiki de onu kıskanmıyordum! Kıskanmak kelimesi az kalırdı çünkü! Natsu, Sherria'ya prensesler gibi bakıyordu yani. Kahvaltıda tabağını o dolduruyor, yemediklerini kendi elleriyle yediriyordu. Sherria'nın canı eğer futbol maçı izlemekten sıkılırsa çizgi film açıyordu. Bazen saçlarıyla bile uğraşıp toplamaya çalışıyordu. Yani, Natsu Sherria'nın her anında yanında olup onu çok seviyordu. Ve bu olayların bende bıraktığı o his ise tarif edilemezdi. Sherria'yı severdim. Her konuda aynı fikirde olurduk, tarzlarımız aynıydı, aynı kişilere yakınlık duyup aynı kişilerden nefret ederdik... Henüz küçüktü ama kız mükemmel güzeldi. Natsu bir gün beni bırakıp onu severse hiç şaşırmazdım doğrusu.

My New Life -Nalu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin