Bilinçsizce kelimeler aklımda dönüp dururken görünmez bir el en belirgininini çekip çıkardı zihnimden. Dudaklarımdan, "Natsu?" ismi dökülürken bakışlarım kısık, aklım buğuluydu.
Göz bebeklerini saklayan koyulaşmış gözleri çok kısa bir an Sting'ten bana döndü. Bakışlarındaki memnuniyetsizliği ve öfkeyi çıplak bir şekilde görebilmiştim. Oradaydılar ve başa çıkılamayacak kadar büyüktüler.
Soğuk eli hala büyük bir sahiplenmeyle belimde duran Sting, "Yanlış mı geldik? Burası senin evin değil mi?" diye sordu. Hitap ettiği kişi olduğumu kavrayabilmem saniyelerimi almıştı. Aklım fazla bulanıktı ve bir şeyleri idrak edebilmekte güçlük çekiyordum.
Gözlerim alkolün etkisiyle ağır ağır kapanırken, hareketlerine hakim olamadığım dudaklarım gevşekçe açıldı. "Yoo," diyiverdim kelimeleri ağzımda yayarak. İşaret parmağım çelik kapının yüzeyine doğru kalktı. "Evim burası."
"Güzel," Sting'in belimdeki tutuşu sıklaştı. "Hadi içeri girelim."
Kaşlarımı çattım, "Ne?" diye konuştum. Ona ne saçmaladığından bahsetmeyi akıl edebiliyor fakat bunu yapamayacak kadar kendimi bitkin hissediyordum. Güç kazanıp ona haddini bildirmek için ağzımı açmıştım ki varlığını unutmadığım fakat bir süredir sessizce bize bakan Natsu'nun çıplak ayaklarıyla apartmanın soğuk betonlarına basarak yanımıza geldiğini gördüm. Beni kolumdan sertçe kavrayıp Sting'in tutuşundan kopardı, kısa süre sonra sırtım yumuşak bir çekilde kapı pervazına değdi.
Etrafımda hızla yaşanan olaylar gözlerimden beynime ağır çekimde iletildiği için yaşadığım olayı kavrayamamıştım. Başıma keskin bir ağrı saplandığında dudaklarımdan ince bir inilti döküldü, gözlerimi yumup ellerimi şakaklarıma taşıdım. Keskin acı dindi, iniltilerim son buldu. Gözlerimi açabildiğimde gördüğüm görüntü karşısında ağzım aralandı. Natsu, Sting'i yakasından tutup duvara yapıştırmıştı. Sting'in yüzünde bariz fark olunan alaycı sırıtış yerine Natsu'nun epey gergin olduğunu görebiliyordum. Sırt kasları kasılmış, Sting'in yakasını tuttuğu kolları gerilmişti.
O an gözlerini görmediğim için şanslı sayıldığımı hissettim.
"Ne bok yediğini sanıyorsun sen?" dedi Natsu. Ses tonu yakıcı, yıkıcıydı.
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Lucy'le benim aramda."
Sting'in rahatlığı ve sözlerindeki gereksiz imalar dolayısıyla dudaklarım aralandı, kaşlarım çatıldı. Ama gözümü yumup da bir şeyler söyleyemedim, bunu yapmak için fazla yorgundum. Birbirlerini deli gibi parçalayabilirlerdi ve bu da pek umurumda olmazdı.
Benim aksime Natsu, duyduğu sözler karşısında aynı rahatlığı gösteremedi, Sting'i duvara daha da yapıştırdı. "Gece gece attırma kafamın tasını." dedi sert bir mizaçla. "Ağzından çıkanları beş kere düşün, gittiği yere bak ve sonra konuş."
"Ağzımdan çıkanların gittiği yeri saklamaya gerek duymuyorum. Birlikte güzel bir gece geçirecektik ama senin yüzünden mahvoldu."
Yalan sözler kulağıma ilişince zayıflamış reflekslerime rağmen Natsu'dan daha hızlı bir tepki verdim. "Siktir oradan!" diyerek çirkinleştim. Bunu şu kafayla kestirmem zordu ama eğer böyle bir tepkiyi vermemiş olsaydım Natsu öfkesini kontrol etmekte zorlanabilir ve duyduklarına inanıp ona vurmaya başlayabilirdi. Bu, sarhoş kafamın bir düşüncesiydi ve birer ihtimaldi. Çünkü ona vurup vurmayacağını kestiremediğim buna inanıp inanmadığını da çıkaramıyordum.
Öfke kontrolü bir yana dursun Natsu'nun ağzına alınmayacak birkaç küfürünü işittiğimde bulanık kafamın bir oyununa düşmüştüm. Zihnimin içinde buzdolabı büyüklüğündeki onlarca hoparlörden Hayatı Tespih Yapmışım şarkısı yükseliyordu ve ben başımın çatlamasına rağmen şarkıyı mırıldanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My New Life -Nalu (TAMAMLANDI)
Fiksi PenggemarLucy Heartfilia; Zengin, ukala, şımarık, uslanmaz ama bir o kadar güzel bir veliahttır. Peki ya birgün inanılmaz derecede zahmetsiz geçen hayatı birden bozulursa, hiç bilmediği bu hayatta Lucy uğruna hayatını vereceği parası olmadan nasıl yaşacak? Ş...