Bölüm|24

573 62 218
                                    

Natsu'dan

"Kankağağağa!"

Her ne kadar sesi işitsemde sanki hiç bir şey olamamış gibi tatlı uykuma devam etmeye çalıştım. Ses yaklaşmaya başladı bana doğru. "Kankağağağa! Sanırım ölüyorum!"

Nafile... Arda değil miydi bu? İllaki ebesine küfrettirecekti salak.

Bu sefer ses odamın daha da yakınından gelmeye başladı. "Kanka, son saniyelerimi yaşıyorum. İtiraf etmem gereken şeyler var."

Duymamazlıktan gelerek yatakta sağ tarafa döndüm ve yastığı kulağıma bastırdım. Odaya girdiğini belli eden bir kaç ayak sesi sonrasında Arda, "Bir keresinde kolanın içine tükürmüştüm ve sen de onu asit sanıp içmiştin. Sonra şu en sevdiğin tişört vardı ya hani, beyaz olan, onu renklilerle yıkadığım için unicorn kusmuş gibi görünüyordu, ben de gittim onu çöpe attım. Sen hala yıkanacak diye biliyorsun... Sonra bir keresinde telefonunu karıştırırken bir tane kızın sana attığı mesaja kötü kötü cevaplar vermiştim. Kız sonra sana küfredip numarayı engellemişti. Komikti aslında... Ha, bir de senin edebiyat kitabına bir sürü küfür yazan bendim. Gajeel yazdı sanıp çocuğu azarlamıştın. O da eğlenceliydi... Sonra hani geçenlerde dolaptaki çikolatalar ortadan kaybolmuştu da ben de Erza yedi demiştim ya, aslında o çikolatalar benim dolabımda duruyor. Herhangi bir zombi baskınına karşın önlem alayım demiştim. Dur, başka ne yapmıştım? Arkandan yaptığım dedikoduları saymıyorum, olağan bir şey sonuç olarak. Sen uyurken parmağımı burnuna ve kulağına sokup çektiğim fotoğrafları da saymıyorum. İnstagramda ki fotoğraflarına kalpli yorum atan kızları fake hesabımdan tehdit içerikli mesajlar attığımı hiç saymıyorum. Geçen kafede otururken sana bakan kızların yanına gidip gay olduğunu söylediğimden hiç bahsetmiyorum bile." diyince göz kapaklarımı yavaşça açtım.

Natsu Dragneel ile küfretme vakti...

"Ebene mi susadın Arda?" diye mırıldandım uyku sersemliğiyle. "Ne bu şimdi sabah sabah? Arkamdan iş çeviriyorsun bari söyleme gerizekalı."

Sert bir çarpma sesi geldiğinde yattığım yerden doğruldum ve duvara çarpıp geri seken Arda'ya baktım. Kafasındaki neydi be onun?

"O kafanaki ne?" dedim kaşlarımı çatıp olayı anlamaya çalışırken. Sesime doğru döndü ve ellerini mumya gibi havaya kaldırarak yanıma gelmeye çalıştı.

"Kanka, kazağı giyinmeye çalışıyordum. Sanırım kafamı kol sokma yerine geçirdim. Çıkaramıyorum anasını satayım." Ağlamaya benzer ses tonuyla "Doğru söyle kanka, kafamı mı kesecekler?" diyince uyku sersemliğiyle karışık bir kahkaha attım.

"Umarım," diyip yatakta onun yanına gitmeye başladım.

"Kanka, böyle yaşayabilirim bence. Sence? Kafamda bir kazak olması nefes almamı ne kadar etkileyebilir ki?" Derin bir nefes almaya çalıştı. Sonra "Sanırım ölüyorum." diyince kazağın kolunu kavradım ve yukarıya doğru çekmeye çalıştım. O küçücük kol yerine koca kafasını nasıl sığdırmıştı acaba?

"Nasıl yaptın bunu anasını satayım. Bilerek yapmaya çalışsan yapamazsın herhalde."

"Ya abi n'apıyım? Uyku sersemliğiyle sokmuşum kafamı işte... Yaşayacak mıyım doktor bey?"

"Umarım geberirsin ama sanmıyorum."

Öyle bir sıkıştırmıştı ki kafasını, çıkmıyordu amına koyayım!

Kafasının üzerinde kalan kazak kolunu elime iyice doladım ve sertçe çektim. Arda yatakta oturduğu yerden geriye doğru savrulurken kazakta benim elimde kalmıştı. Birden abartılı tavırlarıyla başını tuttu ve "Yaşıyorum!" diye bağırdı. Elimdeki kazağı üzerine doğru savurdum. "Sus lan!"

My New Life -Nalu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin