BÖLÜM-16-

7K 170 4
                                    

Selamlar sevgili okurlarım. Aylar oldu sanırsam bölüm atmayalı. Şimdi size neden bölüm atamadım diye bahane sıralayabilirim fakat o toplara girmeyeceğim çünkü adı üstünde bahane. Bölümümüze şarkımızla ve şiirimizle başlayalım o zaman.
Şarkımızı adı Julia Stone-Winter On the weekend
Şiirimiz ise Nazım Hikmet-KORKU
...
Ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar, ümitten,
korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robeson.

Kayıplarım vardı. Büyük kayıplarım...

Bir ben vardım bir insanlar vardı.

Adım attığım yerde solan güller vardı. Ellerimin arasından kayıp giden ruhlar vardı. Ayaklarımın altında ise cesetler.

Birde benden kalmayanlar vardı, etrafa saçılmış yokluklarım. Bedenimi altın kafesle sunmuşluğum vardı.

Acı büyüktü fakat acı yoktu, acı bir bedendi fakat ruhsuz bir cesetti. Acı varla yokun arasındaki araftı.

İnsanlar ölecekti kurduğum planlar birçok ruhun beden denen hapishanelerinden kurtuluşu olacaktı.

Şöylede bir şey vardı ki, çok kan akacaktı. Bunu ben yapacaktım.

Ben ölümün sessiz çığılıydım. Ben bir tutam ölüm bir tutamda yaşamdım. Başkaların ruhuyla beslenip kendi ruhunun çığılıklarına kulaklarını tıkamış bir kadındım.

Karşımda oturanlara ölüm tadında bir gülüş attım.

"Anladıysanız ilk kimden başlayacağınızı biliyorsunuz. "Onaylar birkaç mırıltının ardından ayaklandım.

"O zaman görev başına. "Türkiye'ye gelmemin üzerinden bir hafta geçmişti. Her şey istediğim şekle neredeyse gelmişti.

Lise döneminde en sevdiğim ders tarihti en sevdiğim konu ise ilk uygarlıklardı. İyi hatırlıyorumda ilk anayasal kanunları işlediğimizde Hammurabi anayasasındaki kısasa kısas usulüne bayılmıştım düşünce sistemimin gelişmesinde etkili olmuş yaşayış tarzımdada bunu uygulamıştım. Hâlâda bu düşüncem devam ediyordu.

Alekseyin anne ve babasını gebertecektim ve bir kaç tanede çok güvendiği ortaklarını. Kısasa kısastı.

Türkiyede ki babamın yerine geçen Alekseyin yönetime bıraktığı çalışanların çoğu temizlenmiş ve yönetimi tekrar bana ait kılmama çok az kalmıştı.

Ben kaybetmezdim varoluşum kazanmak üzedineydi yaradılışımda, büyütülmemde kaybetmek en büyük günahım ve suçumdu.

Şimdi kaybeden Aleksey olacak. Ve ben onun bu kaybedişini zevkle izleyen karısı olacaktım. Gerçek beni artık o da tanıyacak.

"Mert adamları toplayın Alekseyin buradaki tüm mekanları ortadan kalkacak içindeki çalışanlarla beraber dünyadan silinmelerini istiyorum."
Mert karşımda sessiz bir onayla emri yerine getireceğini belirtmişti.

Hayatta kalma savaşıydı bu, yaşamak için öldürmekti. Aleksey hayatımı daraltıyordu bende onun yaşamını küçültüyordum.

Ölen insanların haddi hesabı yoktu. Başka tenlerde var olup buram buram üstüme sinmiş kan kokusu vardı üzerimde. Ölüm vardı. Her zamanki gibi.

İntikam insanlara verilmiş en büyük cezaydı. İntikam ateşi insanları aptallaştırırdı fakat bende olaylar hep tersi olmuştu. İntikam varsa ben hayattayım, ben düşünüyordum, ben vardım.

Aradan günler geçmiş her şey tıkırında işlemişti ve yapmam gereken en önemli ve son hamle vardı. Ölüm.

"Ölüm kararları çıktı mı?" sorduğum soruya karşımdaki adam onaylamıştı. Adı neydi bilmiyorum. Herkesti o da. İnsandı.

"Sizden komut bekliyoruz Barut hanım." bu ismi kullanmayı seviyordum. Fakat bir o kadarda kullanamıyordum. Angel, Aleksey sayesinde sadece bu adımla hitap ediliyordu. Angel. Melek. Bir meleksem eğer ölüm meleğiydim ki melek olmadığıma kesinlikle emindim.

" Öldürün. " arkama yaslanıp elimdeki soğuk kahveyi yudumladım. Yüzümdeki gülüş zafer gülüşüydü. Kazanmışlığın gülüşü.

Ölüm haberleri olaydan 2-3 saat gibi bir zamandan sonra duyulmuştu. Bir suikaste kurban giden Rusyanın en zenginlerinden olan ve dünyanın en zenginleri arasında yer alan tehlikeli ailesinin eski lider ve karısı öldürülmüştü. Aleksey pekala kimin yaptığının farkındaydı fakat gelmesine daha birkaç gün daha vardı.

Keyifliydim. Bir çok ölümü gören gözlerim bu sefer zevkle kısılmıştı.

***

Rusyaya dönmüştüm tam şuanda. Aleksey Türkiyeye gelmiş gayet normal tepkilerle toparlanmamı ve artık geri dönmemiz gerektiğini söylemişti. Bende dediği gibi yapmış hazırlanmıştım. Şuanda ise arabada eve doğru ilerliyorduk. Ne o konuşuyordu ne de ben.

Buluştuğumuz andan itibaren aramızda cinsel hiç bir yakınlaşma olmamıştı. Şaşırtıcı derecede birbirimize karşı soğuktuk.

Eve ulaştığımız da üzerimdeki paltoyu çıkartmamda yardımcı olan hizmetli paltoyu alıp gözden kayboldu alıp gözden kaybolmuştu. Başka bir hizmetli herhangi bir isteğinize karşı yanımızda bekliyordu.

"Çocuklarıda alıp evin içini boşaltın." onun bu tavrına gözlerimi devirip çağırdığın asansöre bindim, Aleksey ise ardımdan. Odaya ulaştığında üzerimdeki uzun elbisenin omuzlarımdan sarmasını sağlamış sonra da üstümden tamamen atmıştım. İç çamaşırları la jakuziyi ayarlamış ve sonrada kalan tüm parçaları üzerimden atarak rahatça sıcak suya kurulmuştu. Elimde yudumladığım gül şarabımla tamamen keyifliydim fakat o arkama gelene kadar.

Elini gerdanımda narince gezdirirken soluklarını kulaklarımda işitiyorum, işte şimdi sıra zaferinin acı karşılığını almaya gelmişti.

"Bitti Angel sana sabrımda bitti." derin bir soluk çekti içine tenimden parçalarla. "Sen intikama aç bir kadınsın, sen bu dünyada var olabilecek en kötü kadınsın..."

Bir süre sustu sessizlik daha ne kadar susabilirse sustu fakat yine de sonsuz olmadı.

"Fakat senin en büyük kaybedişin dünyadaki en kötü adamla birlikte olman Angelam... Sen benim izin verdiğim kadar benim canımı yakarsın." derin bir yutkunuşla gözlerimi kapatırken o dilini boynumda boylu boyunca gezdirdi, ben nefessiz kaldım.

"Artık Angel senin için dünya sadece bu ev ve sınırları hayatım. Ne zaman seni yalnız bıraksam büyük şımarıklıklar yapıyorsun artık kontrol altına alınma zamanın geldi."

Gözlerim ani bir refleksle açılmış camın ardındaki manzara bakmıştım. Baktığıyer manzara değildi baktığı yer, bu manzaranın nasıl kanla güzelleşeceğiydi. Aleksey inana dursun ben kendime yeni bir senaryo yazayım...

MAFYA(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin