Merhaba sevgili okurlarım yıl geçti ben ancak karşınıza çıktım. Özürlerimi sunuyorum fakat inanın yazmakta zorlanıyorum iki satır bile yazmak inanın çok zor. Her neyse şiir ve şarkımızı bırakıp bölüme geçelim.
Şarkımız NİGHTCORE - HALLELUJAHŞiirimiz SÖYLESEM SÖYLEYEBİLSEM AH DERDİMİ - VİCTOR HUGO
...
çılgınca aşığım sana
ama demem, diyemem
çünkü aramızda dağlar, denizler
ve benim o kahrolası gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
...
***
İnsanlar büyürlerdi, büyürler ve büyüdükçe düşünmeyi unuturlardı. Düşünmeyi gereksiz bir eylem görenler vardı aralarında, düşünmeye vakit bulamadığını söyleyen. Düşünemeyen insanlar topluluğu gericiliği getirirdi. Kalıplar getirir o kalıptan farklı olanı kötü sayardı.İnsanlık katildi. Düşüncelerinin katiliydi. Kendi benliklerini büyük bir ızdırapla öldürüyorlar fakat bunun farkına bile varmıyorlardı.
Dünyada ki herkes katil oladursun biz bana gelelim beden katiline. Amaçsızca yaşasada bıkmadan hayata tutunan bana.
Aleksey beni tutsak ettiğini düşünen adam ve beni bir gün gerçekten tutsak edecek adam.
Koltuklarda karşılıklı oturduğum Alekseyin eski karısı Katherine ve ben vardık. Ortamda gergin bir hava yoktu. Gayet medeni bir şekilde boşanmanın ardından aralarında bir arkadaşlık bağı kurmuş ve çocuklarla birlikte vakit geçiren 2 ebeveyn vardı.
Ucuz bir romanda ya da kalıplaşmış saçma sahnelerde değildik. Ben Katherineyi kıskanmadım Katherine de Alekseyi geri alma çabasına girmezdi. Ki keza kıskançlık denen saçma durum tanrı saolsun ki bana uğramamıştı. Uğrasa bile Alekseyi kıskanmayacağımdan emindim ama...
Katherine hem çocuklarla vakit geçirmek için hem de benimle tanışmak için gelmişti belli ki...
"Yaşına göre olgun bir karakterin var..." bir tespit yaparcasına soru sorar gibi gözlerime baktı. Onayladım zorunda bıraklımıştım.
"Evet ne yazık ki hayat şartları insanı olgunlaştırıyor." sıcak bir gülümsemeyle gözlerini suratımda gezdirdi.
"Yakın zamanda aileni kaybettin başsağlığı diliyorum. O dönem gelememiştim ama." anlayışlı bir gülümseme kondurdum suratıma.
"Lütfen düşünmen yeter dileklerin içinde teşekkürler umarım cennette kahkahalarla beni izliyorlardır."
İnsan başkalarına yalan söylemeye başlayınca bir süre sonra kendide inanır mış, ben inanmazdım. Hayatı yalanlar üzerine kurulu bir kadın kendini yalan kuyusuna atıp kendinden vazgeçmezdi. Bu onun hayatta kalma savaşıydı sadece o kadar.
Odaya Aleksey in girmesiyle ortadaki reaksiyon değişti. Ben tekrar zırhlarımı hali hazırda kuşanmış bir amazon kadınına dönüştüm o ise yönetimin elinde olduğunu kanıtlarcasına kafası dik herkese üstten bakarak yanıma adımladı. Bakışları üzerime çarptığında ifademe keyifli bir gülüş atıp yanıma oturmadan dudaklarıma bir öpücük bıraktı.
"Nasılsın Katherine?" Aleksey beni koltuk altlarının altına hapsedip b iş ımı göğsüne yaslarken Katherineyle sohbeti başlatmıştı.
"İyim Aleksey işlerle uğraşıyorum işte, sen nasılsın?" Aleksey sahte kokulu gerçek gülüşünü takındı suratına.
"Karım yanımdayken nasıl olmalıyım?" kısa bir gülüşle başıma bir öpücük kondurdu. "İkimizde bazı tatsız badireler atlattık bazı kayıplar verdik fakat bunları birlikte atlattık."
Atlattık mı? Doğru atlattık fakat birbirimizi avutarak değil yaşadıklarımızı sindirmek yerine intikam alarak.
"Ah mutluluğunuz gözlerinizden okunuyor çok yakışıyorsunuz sanki tanrı sizi birbiriniz için yaratmış gibi. " Birbiriniz için varolduğumuza bile inanırdım fakat tanrının bizi birbirimiz için yaratmakla işsiz gibi uğraştığını sanmıyordum. Sonuçta tanrıydı değil mi onun da eminim başka önemli işleri vardı.
Ve devamında gelen sohbet gündelik iş siyaset çocuklar üzerine kuruluydu. Katherine sohbeti hoş bir kadındı. Zekiydi, güzeldi ve hissetmek gibi bir özelliğe sahipti-ki bence Aleksey in yaptığı tek doğru bu kadınla birlikte olmaktı.
Vakit geçmiş ve Katherine evine gitmiş çocuklar odalarına geçmişti bizse Alekseyle farklılık yapıp alkol yerine birer kupa kahve aldık. Bahçeye çıkıp koltuklara kurulup karanlıkta ışıklar sayesinde aydınlatılmış bahçeyi seyrediyorduk.
Susuyorduk. Kelimeleri mezarlara gömüyorduk. Binlerce kayıp veriyor susarcasına susuyorduk. İhtiyaçmışçasına.
Aynı zamanda düşünüyordum da ki pekala düşünmediğim an yoktu.
İçimde bir Barut vardı zincirlerinin arasında bağırırcasına fısıldayarak bırak diyordu bırak beni katliama açım, bırak beni etrafımızda bizden başkası kalmasın bırak. Tek güvencem yeganem Barut. Benim vicdan kelimesinden bir haber yanım. Benim intikam perim.
Angela daha eli yeni kanlamış bir katilken, Barut kanlardan havuzda yüzüyor resimler çiziyordu. Kadehleri kan doluyordu ve yudum yudum bitiyordu. Barut Aleksey dize getirebilecekti. İlkel fakat zeki barut.
Aleksey? Ah Aleksey ah o beni gerçekten de seven yazık bir adamdı. Avuçlarımın arasındaki dev adam. Avuçlarımda can verecek dev adam.
Aleksey seni büyük acılar bekliyordu da sen fazla körsün aşkım.
Arkadaşlar 5-10 dakika kadar önce yayınlamıştım fakat yazdığım bazı kısımlar silindi bir sorundan dolayı biraz daha farklı haliyle afiyetlerinize sunuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA(BİTTİ)
ChickLit"Bırak beni artık kurtulayım cehenneminden. "Umudun bittiği o kör noktada başlar yalvarmalar. "Ben sana cenneti sundum Angel fakat sen cehenneme susamış bir kadınsın bu seçimi sen yaptın. Sana seni asla bırakmam demiştim. Sana seni bana mahkum eder...