Bölüme geçmeden önce, birkaç bir şey söylemek istiyorum. İstemeyen okumayabilir.
FoxFest vardı dün. Ve ben de gittim. Gözde'yi de gördüm. Çok güzeldi. Gözleri İçin aldığı "amazon kızı" lakabını gerçekten hak ediyor. Çok güzel yeşil ve büyüklerdi.
Ben Burak İçin İstanbul'a gelmiştim. O da gelecekti foxfeste ama bilin bakalım ne oldu?
Ben gidince o foxfeste geldi. Ve onu göremedim...Çok koyuyor bu. Gözlerim şişene kadar ağladım. Gerçekten çok üzüldüm. Çok şansızım...
Ama Peri kızıyla tanışma fırsatını yakaladım. Medyaya çektiğim fotoğraflardan birini koyacağım.Şimdi bölüme geçebiliriz...
Koskoca 9 ay geçmişti. Ve ben artık anne olmuştum...İnanılmaz bir duyguydu bu. Belki de tattığım en güzel duyguydu.
O 9 ay benim için gayet iyi geçmişti. Mide bulantıları, baş dönmeleri olmuştu ama sonucu her şeye değerdi.
Ayrıca Barış'ın kardeşini de tanımıştım sonunda. Çok tatlı bir kızdı. Aynı abisi gibi...
Bebeğimize gelirse...saçları daha ilk aylar rengi belli değildi. Ama birkaç ay Sonra, hafiften sarı olmaya başlamıştı. Göz rengi daha tam belli değildi. Ama galiba benimkiler gibi yeşil olacaktı.
Adı ise: Derin Dolunay'dı. Sebebi ise; biz bu hissiyatı bir dolunay gecesinin, en derinlerinde hissederek yaşamıştık.
Gün geçtikçe büyüyordu kızımız. Biz de onunla beraber büyüyorduk binevi.
Bugün ise 3 yaş Doğum günüydü. Onun İçin bir sürü hazırlıklar yapmıştık. Bir de, biz ayrıca bir başka bir eve taşınmıştık. Bu diğerinden büyüktü ve daha güzeldi.
Onun için mutfakta bir şeyler hazırlıyordum ama her yerim batmıştı. Onlar ise bahçede oyun oynuyordu. Burda savaş çıkacak, onlar eğleniyorlar. Ne güzel ama!
Arkamı döndüğümde birden Barış belirince, bağırdım.
Barış: sakin.
Yaprak: ya n-niye öyle çıkıyorsun?! Korktum burda.
Barış: tamam, özür dilerim.
Yaprak: derin nerde?Birden bacağıma biri dokununca, kafamı aşağı eğdim. Bacağıma sarılmıştı derin. Güldüm. Elimi temizledim ve kucağıma aldım.
Yaprak: ne yapıyordun sen orda?
Bir şey söylüyordu ama daha tam anlaşılmıyordu. Bu onu daha tatlı yapıyordu. Güldüm ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
Gözüm o sırada bize gülümseyerek bakan Barış'a takıldı.
Yaprak: bir şey mi oldu?
Bana daha da yaklaştı ve konuşmaya başladı.
Barış: sana annelik çok yakıştı, farkında mısın?
Güldüm. Derini kucağımdan alıp yere bırakınca, ne yaptığına şaşırarak ve merakla bakıyordum.
Sonrasında bana daha fazla yaklaştı ve beni belimden tutup, kendine çekti. Yine her zamanki gibi heyecanlanmıştım.
Birden dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Gözlerim açılmıştı bu duruma. Derinden dolayı birbirimize vakit ayıramaz olmuştuk.
Ben de karşılık vermeye başladım. Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirmişti. Ben de kollarımı ensesinde birleştirmiştim.
Biz her şeyi unutmuşken, arkadan gelen seslerle birbirimizden ayrıldık. Kafamızı kapıya çevirdiğimizde bütün ekibin bize şaşırmış ve sinirli baktığını görmüştük.
Gökhan: aferin abicim size! Y-yiyişmekten...tövbe, çocuğu unutmuşsunuz!
Kucağındaki derine baktığımda gözlerim kocaman açıldı. Biz, unutmuştuk onu tamamen. İkimizde birbirimizden ayrıldık ve kapıya, onların yanına, ilerledik. Derini utanarak Gökhan'ın kucağından aldım.
Bade: iyiki çocuğa bir şey olmadı.
Barış: ne oluyordu?
Ali: kardeşim biz görmesek, düşünemiyorum. Kız kapıya çıkmıştı.
Gökhan: siz de artık nasıl kaptırmışsanız, kapıyı açık unutunca haliyle kız da çıkmış.Barış'a döndüm. Pişman olmuş gibi bakıyordu. Derine iyice sarıldım. Bizim yüzümüzden bir şey olabilirdi. Hemen arkamdan eller hissedince, Barış'ın da sarıldığını anladım.
Beyza: tamam artık. Neyse ki bir şey olmadı. Artık başlasak mı Doğum gününe?
***
Hep birlikte masaya oturmuş, hazırladığım yiyecekleri yiyorduk. Barış, derin ve ben uyumlu giyecekler gitmiştik ve dışardan tam bir tatlı, yeni bir çekirdek aile duruyorduk.
Ben derine yemeğini yedirirken, gözüm yanımdaki Barış'a takıldı yine. Sinirli ve öldürücü bakışlar atıyordu. Onun baktığı yöne bakınca, neden böyle baktığını anlamıştım.
Beyza'nın hemen yanındaki erkek arkadaşına bakıyordu. Gözlerimi devirdim. Yine Barış ve klasik kıskançlıkları. Kulağına yaklaştım ve konuşmaya başladım.
Yaprak: Barış, napıyorsun? Yine mi şu saçma kıskançlıklar?
Barış: yaprak ne yapayım, söyle. Bak ağzına girecek kızın.
Yaprak: ya bırak artık şu pis, kıskanç, sıkan abi tavırlarını. Kız ne kadar mutlu bir baksana. Seviyor demek ki. Baksana...benim sana baktığım gibi bakıyor ona: aşkla...Bana döndü sırıtarak. Ben de gülümsedim. Yanağıma bir öpücük kondurdu ve geri önüne döndü. Biraz yumuşasa da hala biraz sinirli olduğunu anlamıştım on karşı.
Derin'e son lokmasını verdikten Sonra ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Dolaptan Doğum günü pastasını çıkardım ve bana yardım etmesi için içeri seslendim,yani Barış'a.
Yaprak: hayatım, bir gelir misin?
Birkaç saniye Sonra yanımda belirince, hemen eline Doğum günü pastasını verdim.
Yaprak: hadi, götür bakalım.
Barış: ben de başka bir şey zannettim.
Yaprak: şşt, cozutma. Hadi geç, ben de geliyorum.Güldü ve içeri geçti. Ben de elimdeki tabakları ve çatalları götürdüm. Masaya bırakınca, herkes bize döndü.
Yaprak: evet! Herkes buraya odaklansın!
Bade: gören de sanacak toplantı var sanki. Hareketlere bak.Bade'ye gözlerimi kısıp baktım. Sonra derin'i Barış'la aramıza aldım ve pastayı önümüze çektim. Barış da eline bıçağı aldı. Ben de elimi onun üstüne koydum ve yavaşça kestik. Herkes alkışlamaya başlamıştı. Gözlerim dolmuştu. Ama gülümsememi eksik etmiyordum yüzümden.
İkimiz de birbirimize döndük ve aynı anda gülümseyerek öptük. Ve en sonunda o bir yanağından, ben diğer yanağından öptük. İşte mutluluk buydu...
Veee final...Güzel bir son oldu. Siz mutlu isteyince ben de mutlu ve huzurlu bir son yapayım dedim. Nasıldı?
Oylar ve yorumlar iyice azalınca direkt final yaptım. Umarım beğenmişsinizdir. Başka hikayede görüşmek üzere kuşlar! Hepinizi öpüyorum😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Aşık||YapBar
أدب المراهقينYaprak Barış'a 2 senedir platonik aşık. Ama karşısına çıkmaya korkuyor. Bir gün ya Barış da aşık olursa?