《SÜPRİZ BÖLÜM》

114 37 91
                                    

Umutsuz değiliz de hayalsiz kalmış gibiyiz m.a

                                    《hissizyazar》

Bu bölüm bana çok yardımı dokunan okurum ve arkadaşım bedrunnisa_21 ya ithafdır

Her an biraz daha yakından gelen bu feryat iliklerine kadar acı işlerken nihayet sesin kaynağını bulabilmişti. Gördüğü can alıcı tabloyla öylece kaldı genç kız. Ne bir adım ileri atıp yardım edebiliyordu, nede bir adım geri atıp kendini bu işten soyutlaya biliyordu. Sadece karşısındaki korku dolu mavi harelere gözleri dikmiş bir an ayırmadan bakıyordu. Sanki tam o anda akmamaya yemin etmişçesine durmuştu zaman....

Bu gördükleri gerçek olamazdı değil mi? İnsanlık ölüm döşeğinde kıvranıyordu resmen. Bir müddet yutkunamadı genç kız. Boğazındaki yumru buna izin vermiyordu. Karşısında eli kemerine gitmiş, kırklı yaşlarının sonunda olduğu beyaz saçlarından ve buruşuk yüzünden belli olan yaşlı bir adam ayakta dikilmekteydi.

Yerde ise en az güneş kadar parlak sarı saçları dağılmış, beyaz tombul yanakları ve burnu ağlamaktan kızarmış, yaşlı mavi gözlerini kurtarıcısının gözlerine dikmiş en fazla altı yaşında küçücük bir kız çocuğu vardı.

Küçük kız yerde çırpınıyordu. Bacağını üzerinde duran kocaman taşa kaydı ilkenin bakışları. Taşın altında kaldığı için bir bacağı görünmezken dizinden sızan kan toprağı kızıla boyamıştı.

Karşısındaki aşağılık adamın ona ne yapacağını bilmezken belkide canını yakan taş yüzünden ağlıyordu." A-Amca lütfen yardım et, ço- çok acıyo!" Diye kekeleyerek konuştu küçük kız.  yüreğinin en derinlerinde inanılmaz bir sızı hissetti ilke, bu çocuk karşısındaki adamın ona daha ne yapacağını bile anlayamayacak kadar küçüktü. Çocuk olmak böyle bir şeydi işte, bu kadar saf , bu kadar temiz olmaktı.

Daha ağızı süt kokan bir ana kuzusuna neler yapma planındaydı bu adi adam, yaşında da mı utanmıyordu? Kızı değil torunu yaşındaydı bu çocuk Ama ilke böyle bir şeye asla müsaade etmezdi. Gerekirse katil olurdu burada ama bu utanmaz adam küçük kızın o ipek saçlarının tek bir teline dokunamazdı.

Tekrar ilkeyi buldu o küçük mavi dünyalar, küçük pembe dudakları acıdan titriyordu. " Abla çok acıyor, N-nolur sen yaydım et!" Gözlerinden akan yaşlar yanaklarını tamamıyla ıslatmış çektiği acı mavi gök tanelerinden okunuyordu.

Küçük kızın bu sözleriyle yaşlı adamın bakışları ilkeyi buldu. Daha önce onun burada olduğunu fark etmemişti bile.  Adam onu görmeyi beklemediği için başta afallasa da hemen kendini toparlayıp ilkenin üzerine yürümeye başladı. İlke hala aynı yerde dikilmiş karşısındaki küçük kızın gözlerine kenetlenip kalmıştı. Öyle ki dibine kadar giren adi herifi fark etmemişti bile.

Alçak herif iğrenç bakışlarını genç kızın üzerinede gezindirdi. Adeta kitlenmiş gibi duran bu kadının burada ne işi vardı bilmiyordu ama madem ki gelmişti oda nasibini alacaktı.  Senin gibi bir güzelliği de  boş çevirmek olmaz" dediği gibi saçından kavrayıp küçük kızın yanına fırlattı naif bedenini.

Saç diplerindeki acı her an daha da katlanırken nihayet kendine gelebilmişti genç kız. Üzerine üzerine yürüyen iğrenç mandaya tiksinircesine baktı. Doğrusu şu küçücük kıza yapmaya kalkıştığı şeyden dolayı fazlasıyla tiksiniyordu zaten ondan. Her adımda o adi sırıtışı daha da yayılıyordu yüzüne. Sessizce yutkundu genç kız, hemen bir atak geliştirmesi gerekiyordu yoksa bu maçın sonu yenilgiydi.

" Adi herif, ulan nasıl bir şerefsizsin sen şu küçücük çocuğa bunu yapacak kadar mı düştün it! Dedem yaşındasın birde Allah belanı versin Köpek" ağzına geleni gelişi güzel yerleştiriyordu ilke. Sanki bir pazıl parçasıydı bu kelimeler ve pazılın tüm parçaları tamamlandığında bu sıfatsız herifin portresi ortaya çıkacaktı, ama henüz çok fazla eksik parça vardı. Bu adi tüm bu hakaretlerin mislini hak ediyordu.

BİRE BİR: İNTİKAM FISILTILARI(Ara Verildi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin