Acılara ilham oldu geceler...
Genç adam İlke'yi ormanda bıraktıktan sonra hızla ters istikamette koşturdu atını. Anlamıyordu, bu kadar inat edecek ne vardı sanki. Alt tarafı ormanda bir tur atıp geri götürecekti onu ama yine mızıkçılığını tutturmuştu hanım efendi. Arabada olanlardan dolayı hala kızgındı anlaşılan. Aras o telefona her türlü el koyacaktı zaten keza Kutay'la konuşmamış olsa bile. Sadece biraz eğlenmesine müsaade etmişti o kadar. Bunu bile bile nasıl bu kadar rahat davranırdı yanında? Madem telefonundan olmak istemiyordu o zaman onu Arastan saklaması gerekirdi onunla selfie çekilmesi değil.
Her şeyi çıkmaza sokuyordu böyle yaparak. Aras tam onu çözdüğünü düşünürken tamamen farklılaşıyordu bir anda. Onu anlayamıyordu her defasında farklı bir düğümle çıkıyordu yoluna. Sinirle aldığı nefesi yine aynı şekilde verdi. Şimdi nasıl bulacaktı bu deli kız evi? Tekrar aynı hızla onu bıraktığı yöne doğru yol almıştı ki duyduğu sesle kilit kesildi. Cebinden çıkardığı telefonu kimin aradığına bile bakmadan kulağına götürdü.
"Ne var?" sinirli sesi karşısındaki kişinin kulaklarında yankı bulurken duyduğu sesi hiç ama hiç beklemediği birine aitti. Enes'in ablası Semra abla ya,
" Aras, Masal kayıp! Saatlerdir ortada yok. ne olur yardım et! bul kızımı!" Ağlamaklı sesi Aras'ın kulaklarında cızırdarken bir an afallasa da hemen kendini toparlayıp sordu. " En son ne zaman gördün onu? Kac saattir ortada yok?" Karşısındaki kadın ağlamaktan konuşamaz haldeydi.
Evet Aras onu anlayamazdı belki ama oda çok üzgündü. Masal öz olmasada onunda yeğeniydi. Ellerinde büyümüş ve onu hep dayısı olarak bilmişti. Şimdi küçük prensine bir şey olursa.. Bunu düşünmek bile istemiyordu. " Semra kendine gel! Çocuğun için güçlü olmalısın. Söyle en son ne zaman gördün? nereye gitmiş olabilir?" Semra yaşlı gözlerini elinin tersiyle silip hızla kendini toparladı.
Aras haklıydı güçlü olmalı ve bir an önce meleğini bulmalıydı. " En son bir saat kadar önce bana gelip ağaç eve gitmek istediğini söyledi. Bende götüremeyeceğimi söyledim. Dayılarının yanına gitmişti ama onlarda götürmemiş, sonra bilmiyorum kayıp işte.. Lanet olsun keşke götürseydim onu. Biz götürmeyince kendi gitmeye kalkışmıştır eminim, ormanı arıyoruz ama daha bulamadık.Lütfen yardım et Aras sen hepimizden daha iyi biliyorsun bu ormanı."
Hala ağlamaklı çıkan sesiyle adeta yalvarıyordu genç kadın. İçinde tarifi imkansız bir pişmanlık vardı. Eğer böyle olacağını bilse kesinlikle kendi götürür başında beklerdi. Şimdi kızına Allah korusun bir şey olursa asla affetmezdi kendini. " Merak etme Allah'ın izniyle bulacağız onu" dedi güven veren sesiyle ve hızla kapattığı telefonu cebine sıkıştırıp koca ormanı didik didik aramaya koyuldu.
Hava kararmaya yakın en kızılımsı halindeydi. İlke çoktan silinmişken tek bir şey vardı Aras'ın aklında oda Masalı hemen bulması gerektiğiydi. Bir, iki saate kalmaz hava karardı ve o küçük çocuğun ormanda kalırsa be kadar korkacağını düşünmek bile istemiyordu.
Bir saat kadardır bütün ormanı arayıp didik didik etmişti fakat masaldan her hangi bir iz bulamamıştı. Neredeydi bu cadı? Burada bulamayacağını anlayınca eve yakın civarlara bakmaya karar verdi ve hızla atını o tarafa sürdü. Küçükken babası öğretmişti ona at binmeyi. Arasın Babası Kürşat ve İzgi'nin babası önder bey çocukluk arkadaşıydılar. İzgi ve Arasta süt kardeşti zaten, çocukluğu bu ormanda at binerek geçmişti. Şüphesiz ki hayatının en güzel yılları çocukluk yıllarıydı. Sahi ondan sonra bir hayatı bile olmamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/117055913-288-k720349.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRE BİR: İNTİKAM FISILTILARI(Ara Verildi)
Misterio / Suspenso+18 sahneler bulunmaktadır. Ölüm ve yaşam arası ince bir çizgide yürüyordum. Arkamda kalanlar önemli değildi. Buruk bir geçmişten başka.. Geçmişi unutup önüme bakmaya çalışsam da, Geçmişimin fısıltıları kulaklarında çınlıyor ve rahat bırakmıyordu...