•27 Ağustos

771 65 8
                                    

Attığım mesajın etkisiyle kızlar bize, tabiri caizse, damlamışlardı. Karşımda zebellah gibi dikilen ikiliye gülümseyerek bakarken Şeyda hareketlendi, omzundan ittirerek içeriye yürüdü. "Geliyorsun ve düzgünce anlatıyorusun neler olduğunu," Oturma odasına geçtiğinden bağırmak zorunda kalmıştı sözlerinin devamını. "İnsan en yakın arkadaşlarına anlatmaz mı be!"

Kapının önüne benimle birlikte dikilen Aylin'e dönderdim bakışlarımı. Ellerini, ben karışmam dercesine havaya kaldırarak Şeyda'yı takip etti. "Vallahi bu defa haklı,"

Bir mesajı neden bu kadar büyüttüklerini anlamadığım için gözlerimi devirdim istemesizce. Salona girdim arkalarından. Evde kimsenin olmaması, rahatça konuşmama olanak sağlıyordu. "Kızlar, sakin olun." Tekli koltuğa çöreklendim. "Alt tarafı bir mesaj. Sizi duyan da sevgilim oldum da söylemedim sanacak."

Şeyda oturduğu yerde iyice dikleşti. "Seni duyan da kapında aşk itirafı etmek maksadıyla sıraya girmişler sanacak,"

Aylin ayaklanarak yanı başıma geldi. "Ya atışmayı bırakın, " Yere çöktü, ellerini dizlerime koydu. "Kimmiş, bizim okuldan mı?"

Göz kapaklarımı yumdum. "Evet, bizim okuldanmış beyefendi." Gülerek sürdürdüm söyleyeceklerimi. "Asıl sorun da bu ya, ne ismi ne cismi belli." Şeyda'ya dönderdim irislerimi. "Oynatmaya çalışan biri bile olabilir."

Aylin, ciddi bir şey söyleyecemişçesine ayaklandı, genzini temizledi. " Ver bakalım şu mesajları," Pantolonunun üzerinde toz varmış gibi çırptı. "Biz anlarız, gerçek mi yalan mı."

İnanmazca başımı sallarken odamdaki telefonu almaya yanlarından ayrıldım. Masanın yüzeyinden kaptığım gibi tekrar salona geldim. Kilidi açıp mesajlaşmalara girdim, yanlarına yürürken. "Alın, profesörler sizi."

Henüz uzatmadan Şeyda'nın elimden  kapmasına şaşırmadım. Konuşmanın en başına hızlıca çıktı. İsimsiz şahısın ilk cümlelerini okuduğu anda gözleri büyüdü. "Oha Firuze," Koca gözlerini yüzüme dikti, sinirli bakıyordu. "Şu kadar güzel cümlelere bunu mu yazdın? Sahiden?"

Derin bir nefes aldım. "Yahu, fake denebilecek bir hesaba nasıl güvenebilirim? "

Gözlerini devirerek yeniden okumaya döndüler. Yüzleri değişik şekillere giriyordu ağır çekimde okurlarken.

"Siz okuyadurun, ben atıştırmalık bir şeyler hazırlıyorum. Bu gidişle seneye anca bitirecekmişsiniz gibi duruyor çünkü," Deli arkadaşlara sahip olduğumdan ötürü kendime hayıflanarak mutfağa yürüdüm.

Atıştırmalıkları kaselere aktarıp buzdolabından meyveli soda çıkardım. Kapaklarını açtıktan sonra hepsini bir tepsiye doluşturdum. Tepsiyi kucaklayıp geldiğim yolu tükettim. Ortadaki sehpanın üzerine bıraktığımda put misali durarak beni seyredenleri fark etti harelerim.

"Firu," diye uzatarak cırladı Şeyda dayanamadan. " Kızım bu oğlan sana abayı yakmış,"

Gülüştüler ve ben daha çok sinirlendim. "Ya saçmalamayı kesin. Gerçek aşk olsa kıytırık bir hesaptan mı açılırdı?"

Onaylamaz biçimde başını salladı Aylin. "Öyle düşünme güzelim." Yanıma geldi, sehpanın üzerinden cips tabağını aldı. "Seninle uğraşıyor ama bence o senden fazla utangaç." Diğer eline de bir tane soda aldı. Koltuğun köşesine kıvrıldı.

Şeyda da kajuyu ve sodasını alıp karşısındaki köşeye oturdu.

Hepimiz kendi aleminde hasret kaldığı telefona gömülmüş önüne aldıklarını yiyordu. Arada bir birbirimizden tırtıklıyorduk. Ama Şeyda, tabağını elmasmışcasına saklıyordu. Aylin birden bağırdı. "Şeyda biraz versene ya,"

Şeyda özenerek yerken avucunda son kalanı fırlattı Aylin'e. "Al bebeğim, istedin de vermedik mi?" dedi bir de, veriyormuş gibi.

Aylin, yere düşen çerezi alıp nefesini üfleyerek, temizledi. Gelenek gibi bir şeydi bu artık lakin ne kadar temiz olduğu bilinmezdi. "Kaju bu, nerede bulsan yiyeceksin," 

"Kızlar, getirebilirim. Kavga etmenize lüzum yok." diye atıldım aralarına. Biraz kırgındı sesim. Benim değil, bilmedikleri birinin arkasında durduklarındandı.

İkisi de omuz silktiğinde Şeyda ellerini çırptı, yüzmeye çabalar gibi bir hali vardı. "Allah'ım inşallah ya, ne güzel yazmış," Onu anlamaz bakışlarla süzerken kendini açıklamak zorunda hissetti. "Burcumun yorumu çok güzeldi de." Dudağını diliyle ıslattı, gözlerime iliştirdi gözlerini. " Sen ders çalışmaktan okuyamamışsındır, seninkini de okuyayım."

Burçlara inanıyordum, belki de gereğinden fazla. Ama beni o kadar yansıtıyordu ki özellikleri, inanmadan edemiyordum. 

"Kalbini bir kez kazanan, kendini  yaşamı boyunca unutamayacağı bir sıcaklığın ve samimiyetin içinde bulur. Tebessümlerine tüm ömrünüzü vermek istersiniz. O fark etmeden bile göz göze gelseniz, hayatınıza neşe katılmış gibi hissedebilirsiniz."

Şu sıralar burç yorumlarında fazlaca övgü görüyordum. Belki de sayfanın admini de başaktı, bilemiyordum. Ama bu cümleler garip hissettirmişti. Hülyalara daldığım esnada telefonumdan gelen bildirim sesiyle, ona odaklandık.

Yine ondandı. Bana mesaj atmak, benimle uğraşmak, dışında başka işi yok gibiydi. Direkt mesajın üzerine tıklayıp şifreyi girdim. Kızlar da koşar adım bakmaya gelmişlerdi.

marstakibela: Galiba burçlara inanıyorsun. ;) (13.09)

marstakibela: Bu kadar yorum beğendiğine bakarsak, baya inanıyorsun. (13.09)

"Bak ya, bir de stalklamış seni," deyip sırıtan Şeyda'ya 'sen çok biliyorsun' dercesine baktım. 

sevdabuyusufiruze: Evet, senden daha çok inandırıcı geliyorlar. (13.11)

Görüldü, marstakibela.

Bir müddet bekledim cevaplamasını. Sanırım biraz abartmıştım. Kötü biri olmadığını sezdiğim halde, güvensizliğimi dizginleyemiyordum.

marstakibela: Kalbim zaten senin ama bana inanman için birçok şeyimi fedâ edebilirim. (13.13)

marstakibela: Canımı, beni sevmen için fedâ etmeye saklıyordum, (13.14)

marstakibela: Kısmet bunaymış. (13.24)

Delirdim Uğruna | Texting.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin