Asla bana bakmıyordu. Tek kelime etmiyordu. Cidden beni ne kadar üzdüğünün farkında mıydı? Pekala kızmış olabilir. Hassas noktası olabilir ama yinede böyle yapmamalıydı. Çünkü kalktığımdan beri özür diliyordum. O yüzüme bile bakmıyordu Hoseoka da aynı şekildeydi. Burada Hoseoku da suçlayamazdım ben kabul etmiştim söz vermiştim söylemeyeceğim diye.
Cidden ne yapacağımı bilmiyordum. Kahvaltı etmiştik. Hoseok da hazırlanmış Yoongiyle kahvaltıya gitmişti. Yoongi hoşiki almaya geldiğinde Jiminle konuşmuşlardı. Normal bir konuşma geçmişti aralarında ve sonrasında gitmişlerdi.
Yarın akşam özel davet vardı. Yani bir tür buluşma partisi gibi bir şey. Yabancı çizim şirket sahipleri buluşacaktı. Koreyi temsilen biz gidecektik, bu yüzden valiz hazırlamamız ve akşama arabayla Seule gitmemiz gerekiyordu.İngilizcem.. Pek iyi değildi.. Fakat Hoseok ve Jimininki çok iyi. Özellikle Hoseokun aksanı mükemmeldi.
Salonda oturmuş kahvemi yudumlarken arada yanımda oturup televizyona odaklanmış jimine kaçamak bakışlar atıyordum.
Aniden kapının çalmasıyla yerimden fırladım. Hoseok kesin yine bir şey unutmuştu.
Kapıyı söylenerek açtım.
" Aptal çocuk yine neyi unut-"
Karşımda bir kız görmemle sorar bakışlarımı yönelttim. Onu baştan aşağı süzdükten sonra yüzüne odaklandım. Yüzünü inceliyordum ki tanıdık gelmişti.
Sarah! Jiminle habire sohbet eden ağzına düşecek olan güzelpisçiyan kız.Arkamda Jiminin varlığını hissetmemle geri çekildim. Sarılıp öpüştüklerinde yüzümü buruşturdum. Tamam yanaktan öpüyordu ama bu bile kıskanmama yardımcı oluyordu.
Içeri girip sohbet etmeye başladıklarında merdivenden çıkar gibi yapıp ses çıkardım. Ayaklarımı merdivene vurarak e
ses çıkardıktan sonra yavaş adımlarla yerimi buldum ve dinlemeye başladım. Sadece sohbet ediyorlardı. Bir süre sonra sohbeti bırakıp çalışmaya başladıklarında harekete geçmem gerektiğini hissettim. Çünkü çok YAKINLARDI.Mutfağa gidip sinirle soğuk kahve yapmaya başladım. Kahveleri yaptığımda bir tepsiye kpyup İçeri girdim, yavaşça kahveleri masaya bırakıyormuş gibi yaparken kızın üstüne döktüm. Daha doğrusu fırlattım. Çok iyi bir insan olduğum için kahvelere bir sürü buz koymuştum.
" Kusura bakma Sarah! Çok özür dilerim. Kahve getirmiştim."
Ayağa kalkıp önemli olmadığına dair bir şeyler söylerken hızlı adımlarla banyoya yöneldi.
" Ben temizleyip geliyorum hemen!"
Jimin bana hala tek bakış atmamıştı. Onun arkasından gidecekti ki önünde durdum.
" kendi de silebilir. "
Bu sefer gözlerime dik dik bakıyordu işte, bir adım attığında yüzlerimizin yakınlığını hiçe saymaya çalışıyordum.
" bizi rahatsız etme küçük kardeşim. Çalışıyoruz"
Gülümseyerek dediği şeyle sinirden damarlarım çıkarken omzuma çarpıp Sarahın yanına gitti. Sinirden kuduruyordum. Dediği şeye bak. Ben ona abi bile demiyordum ki.
Sinirle odama çıktığımda yatmaya karar verdim. Bir süre sesleri gelmemişti fakat tam uykuya dalıyordum ki Sarah hanım ve Jimin beyin güzel, komik sohbeti bunu böldü. Uyumak iyi geliyordu fakat Sarah hanımların gülüş sesinden uyuyamıyordum. Sinirlenerek yastığı kulaklarıma kapatıp bastırdım.
***
Valizime son bir kez baktığımda hazırdım. Valizi de alıp aşağı indim. Herkes çoktan hazırdı. Evdne çıkıp arabaya bindiğimizde arkama yaslanıp gözlerimi kapadım. Tüm gün neredeyse uyumuş olsam bile hala deli gibi uykum vardı. Hoseok sürücü koltuğuna geçtiğinde Jimin yanıma oturmuştu. Hoseok daha canlı ve enerjiyi genelde uzun yolculuklarda arabayı o kullanırdı. Ön koltuk boştu fakat Jimin yanıma gelmişti bu az da olsa gülümsememe sebep olmuştu. Sanırım yumuşuyordu. Araba çalıştığında şansımı zorlayarak kafamı Jiminin omzuna yasladım. Nefes vermesi dışında tepki vermemişti. Gözlerimi açtım.
Sanırım sınırları zorlamak en sevdiğim şeydi. Tabiki de bunu yapacaktım. Burnumu boynuna hapsettim. Tekrar tepki yoktu. Bu sefer daha da zorlamadan uykumun bastırmasıyla gözlerimi tekrar kapadım...
***
...başımdaki hoşluğu hissedince mırıldanarak kıpırdandım. Jiminin sesi kulaklarıma ulaştığında yavaşça gözlerimi açtım. Başımı kaldırmamla gözlerim tekrar kapanmıştı. Jimin yüzümü avuçladığında yüzüme yayılan sıcaklık daha da mayıştırmıştı beni. Bir süre sonra kendime gelmiştim az da olsa. Jimin geldiğimize ve saatin çok geç olduğuna dair bir şeyler söylemişti. Ama o kadar uykum vardı ki pek duyamamıştım.
Arabadan inip bir yere çekildiğimi hissettiğimde aklıma gelen şeyle arkaya baktım valizleri adamlar getiriyordu, etrafa bakınarak içeri çekildiğimde de ne kadar lüks ve zengin bir yere geldiğimizi yeni fark etmiştim.
Jimin danışmanla birkaç şey konuşup bana döndü.
" Bir odayı başkasına vermişler. Beraber kalacağız."
Gülümsedim.
Kolumdan tutup beni yavaşça odaya sürüklediğinde gözlerimi ovuşturdum. Cidden uykuluyken içmiş gibi oluyordum. Ayağımın yere takılmasıyla tökezleyip yürümeye devam ettim. Jiminse koluma girip ne kadar sakar ve uyuşuk olduğuma dair biraz söylenmişti. Jimin kartla odayı açarken Bana dönüp sordu.
" neden gülüyorsun Jungkook? Cidden uykuluyken beni korkutuyorsun."
Içeri girip kapıyı kapadığında yatağa fırlattım kendimi.
" çünkü beraber uyuyacağız. Sadece bir akşam beraber uyumadık ama bana bir sene gibi geldi."
Jimin önce söylediğime bir şey demese de sonradan gülme sesi gelmişti. Yavaşça kalkarak üstümü değiştirip yatağa girdim. Jimin de giyinip ışığı kapatıp yanıma yattığında anında arkamı dönerek ona sarıldım.
" özür dilerim.. Beni affetmeyecek misin?"
Derin bir nefes alıp saçlarıma öpücük bıraktı.
" üstümde büyük etkin var Jungkook. İstemeden seni affetmiş oluyorum. Çoktan affettim yani."
Derin bir nefes alıp verdim. İşte şimdi rahatlamıştım. Sıkıca sarıldım o da karşılık vermişti. Aklıma gelen şeyle dudaklarımı araladım.
"Bir daha bana kardeşim deme."
Biraz durduktan sonra cevap verdi.
"Neden?"
Dilimi dudaklarımda gezdirdim.
"Çünkü kardeşinmiş gibi hissetmiyorum."
Uzun bir süre bekledikten sonra konuştu.
" Ne gibi hissediyorsun Jungkook?"
Derin bir nefes aldım.
"İyi geceler Jimin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother~ -jikook-
Fanfiction"Soyadımı üvey kardeşim değil, eşim olarak almanı istiyorum Jungkook"