Saçımda hissettiğim ellerle yavaşça gözlerimi araladım. Elini saçımdan çekip yanağıma yerleştirmişti. Yerimden doğrularak etrafıma baktığımda dağlık bir alanda olduğumuzu fark ettim.
"Jungkook, uykuluyken her zamankinden daha aptal ve tatlı oluyorsun bunu biliyor muydun?"
Bedenimi arabadan çekip çıkardığında hissettiğim soğuk rüzgarla yüzümü buruşturdum. Jimin elindeki montu bana giydirmeye çalışırken bir yandan söyleniyordu.
Arkadan Yoonginin sesini duyduğumda tebessüm ettim.
" Dedim size şunu getirmeyelim diye. Bıraksaydık kenara biri sahiplenirdi. Bununla mı uğraşacağız?"
Jimin montun fermuarını çektiğinde pembeleşmiş yanaklarına ve burnuna bakıyordum. Gözüme o kadar tatlı gelmişti ki..
Ellerimi Jiminin yakasına yerleştirip kendime çektim. Minik burnuna ve yanaklarına öpücükler kondurdum. En sonunda kızarmış dudakları dikkatimi çektiğinde kısa bir süre dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Jimin bu halime gülerek alınlarımızı yasladı. Sırtımı Arabaya yasladığında bedenini benimkine bastırmıştı.
"Jungkook kendine gel yoksa seni burada öpücüklere boğarım."
Yoongi söylenerek geldiğinde Jiminin omzuna elini atıp sırıtmıştı.
"Fingirdeşmeyi bırakın da odun toplayalım"
Yoongi ve Jimin ormana doğru ilerlerken Yoongi bagajda kalan çantaları almamı söylemişti. Esneyerek bagajı açtım. 3 tane çanta vardı. Birini sırtıma, diğerini koluma sonuncusunu ise elime geçirmiştim.
Paytak adımlarla dağ evine yürürken etrafa bakınıyordum. Gerçekten rüya gibi bir yerdi.
Her ne kadar bilgisayardan burayı görsek de gerçeği çok daha can alıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother~ -jikook-
Fanfiction"Soyadımı üvey kardeşim değil, eşim olarak almanı istiyorum Jungkook"