Yine o alarmın iğrenç sesiyle gözlerimi araladım. kalkmaya yöneldiğimde başımın ağrısıyla inleyerek kafamı geriye attım. Cidden başım çok ağrıyordu. Yanımdaki beden hareketlendi alarmı kapattı ve bana bakmaya başladı. Varlığına çok alışmıştım. Hep, beraber uyuyup uyanıyorduk bu istemsizce gülümsememe sebep oluyordu. Jimin yavaşça yatakta doğrulup sırtımı başlığa dayamama yardımcı olmuştu. O da benimle birlikte bağdaş kurmuştu.
Komidindeki suyu uzatıp içirmeye çalıştı. Tekrar komidine suyu bıraktığında güldü." Günaydın"
Gülümseyerek karşılık verdim. Başım ağrıyordu fazla hareket edemiyordum. sanki biri kafama çekiçle vuruyor gibiydi.
" çabuk sarhoş olduğunu söyleseydin sana hiç içirmezdim."
Yüzümü kırıştırıp gözlerimi kaçırdım.
Her şeyi hatırlıyordum ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum."Hiç de bile açken içtiğim için çarptı"
Jimin dudaklarını gülmemek için ısırarak başıyla onayladı.
" Peki hatırlıyor musun? Cidden sarhoşken pisleşiyorsun Park Jungkook"
Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve hafifçe kaşlarımı çattım.
" Ne alakası var? Eminim gayet uslu durmuşumdur hatta uyumuşumdur"
Gülerek suratını suratıma yaklaştırdı.
" Bana sarktın Jungkook, seni tanımasam benden hoşlandığını düşünürdüm..
Dediği şey yutkunmama neden olmuştu.
... Ha bir de...
Gözleri yüzümde gezinirken dudaklarımda durdu.
... birilerini öpme meraklısı olduğunu bilmiyordum."
Birilerini değil aptal seni, demek isterdim. Fakat götüm yememişti.
Gözlerimi kaçırarak esnedim. Üstümdeki beyaz uzun tişörtü ve kısa şortu görünce kaşlarım havalandı.
" bir dakika? Bunları sen mi giydirdin?!"
Yataktan kalkıp gerindi ve bana döndü.
" Yardımcı oldum diyelim.."
Utançtan yüzüm kızarırken dudaklarım hafifçe aralandı. O ise gülerek dolaptan kıyafetlerini çıkardı.
Yataktan kalktığımda bakışları beni buldu.
"Başın ağrıyorsa bugün evde kal"
Başımı iki yana salladım.
" Hayır gerek yok iyi olacağım baş ağrısından ölmem."
Ellerimi omzuma koyarak yatağa geri oturttu beni.
" Jungkook bir kez olsun sözümü dinle. Bugün evde kal."
Dudaklarımı büzerek kollarını ittirdim.
" evde çok sıkılırım gelmek istiyorum"
Elleri bu sefer saçlarımı bulmuştu yavaşça okşayıp dudaklarını saçlarıma bastırdığında şaşkınlığımı gizlemeye çalışıyordum. Böyle masumca öperse abicim canım abim diyerek dudaklarına yapışabilirdim.
" Söz veriyorum. Erken geleceğiz."
***
Tanrım beni sınıyor musun? Pekala kötü bir şey yok. Sadece evde yalnızım. Saat geç oluyor. Ve hava yağmurlu üstelik arada şimşek çakıyor. Jimini ve hosoku defalarca aramıştım ama açmamışlardı.
Derin nefesler alarak sakin kalmaya çalışıyordum. Bir anda kapının açılmasıyla koltuktan fırladım. Jimin içeri girdiğinde hızla koala gibi ona yapıştığımda yeni fark etmiştim ağladığımı.Jimin anında elindekileri yere bırakıp kollarını belime sarmıştı. Sıkıca sarıp beni kendine çektiğinde yüzümü göğsüne gömdüm. Bana bakmak için hamle yaptığında daha sıkı sarıldım. Birinin beni ağlarken görmesini istemezdim ve ayrıca hala çok korkuyordum. Hafiften titremem geçtiğinde fısıldadım. Neden fısıldadığımı da bilmiyordum.
" Geç geldin. Sözünü tutamadın Jimin."
Saçlarımı okşayarak cevap verdi
" Özür dilerim Jungkook gerçekten havanın bozacağını bilmiyordum. Ayrıca Sarahdan çıkarken fark ettim havanın böyle olduğunu."
Yavaşça geri çekilip yanaklarımı sildim.
" Sarah?"
Kuruyan dudaklarını ıslatıp ellerimi yüzümden çekti. Parmaklarını yüzümde gezdirerek göz yaşlarımı sildi.
" Şu kafeteryada konuştuğum kız arkadaşım, onunla dosyaları incelememiz gerekiyordu evine gittik ama sonra kalmam için ısrar etti zar zor gelebildim."
Kollarımı vücudundan çektim. Sarahmış kalsaymış onda zaten ne diye bekliyorsam, Park lanetpissuratlıyakışıklısapıksevimli Jimin
Başımla onaylayarak dilimi yanağıma dayadım. Sahte bir gülümseyle biraz uzaklaştım." Hoseok nerede? "
Biraz beklidekten sonra içeri girdi ve kanepeye oturdu.
"Bir arkadaşında kalacakmış"
Aklıma gelen şeyle gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Yoongiyle işi pişiriyordu kesin salak.
Tekrardan başımı salladım ve merdivenlere yöneldim.
" İyi o zaman sana iyi geceler."
Merdivene yöneldiğimde kolumdaki elle ona baktım.
"beraber uyumayacak mıyız?
Başımı iki yana salladım.
" hayır kim demiş? "
Sanki biraz gerilmiş gibiydi.
" Jungkook geç geldiğim için mi böyle yapıyorsun? "
Göz devirdim.
" çocuk değilim ben"
Kolunu belime sardı ve benimle birlikte yukarı çıkmaya başladı.
" benimle uyumak zorundasın bücür"
Bücür demesine takmadan kolunu iterken ona döndüm.
" Nedenmiş?"
Dudaklarını ıslattı. Bunu yapmamalıydı dikkatim dağılıyordu.
" Çünkü yanımda sen olmadan rahat uyku çekemiyorum Jungkook"
Histerik bir gülüş attım. Çoktan odasına gelmiştik tekrardan dilimi yanağımda gezdirerek yere hafifçe ayağımı vurup tempo tutuyordum.
" Sarahla uyu, emin ol çok rahattır onun yanı"
Bir anda durdu kaşları havalanmıştı. Sonra ise gülerek bana sarıldı.
" Ah çok kıskançsın Jungkook"
Kollarından kurtulup yatağa girdim.
" uyuyacağım uykum var rahatsız etme Jimin"
Ardımdan üstünü değiştirip yatağa girdi. Arkadan kollarını bedenime doladı. İç çekişini duydum.
" Jungkook inan burası o kadar rahat ki..
Dudaklarını boynuma sürttü, bu sefer bilerek yapıyordu işte! Yavaşça dudaklarını boynuma bastırdığında içim ürperdi titrememe engel olamamıştım.
...Ömrüm boyu burada kalabilirim..
Gözlerimi yumdum. Sakin kalmalıydım.
.. Vanilya ve şeker.. Pamuk şekere sarılmışım gibi hissettiriyor. "
Bir kıkırdama sesi ve ardından başını boynuma gömdü.
" İyi geceler Jungkook "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother~ -jikook-
Fanfiction"Soyadımı üvey kardeşim değil, eşim olarak almanı istiyorum Jungkook"