"Jimin kadının üstüne koşuyor!"Kıkırdamalarını duyabiliyordum fakat şuan pek de umrumda değildi zira altıma kaçırmıştım.
"JİMİN KADININ ÜSTÜNE ATLADI!"
kıkırdamaları kahkahaya dönerken koluna yapışmış yüzümü boynuna gömmüştüm. Ayaklarımı olabildiğince kendime çekiyordum.
Ara ara gözlerimi kısarak televizyona bakıyordum.
" Lanet olsun çıkarın artık şunun içinden ruhu!"
Jimin çok eğleniyor gibi görünüyordu. Arkamdan geçirdiği elini saçlarıma götürüp okşamaya başladı.
"Jungkook biliyorsun değil mi? Bu bir film. Haber vermek istedim sadece"
Tekrardan kıkırdayıp televizyona döndü. Kaşlarımı çatıp onu taklit ettim.
" Jongkook boloyorson doğol mo? Bo bor folm. Hobor vormok ostodom sodoco."
Gülerek bana döndü ve dudaklarını ıslattı.
" Taklidimi yapma bücürük. Ayrıca kızgın görünmüyorsun, fazla şirinsin."
Gülerek yüzünü kırıştırdı. Göz deviryordum ki tekrardan televizyondan büyük bir ses gelmesiyle bağırdım.
" Rahibelerden ve palyaçolardan nefret ediyorum!"
Jiminin gülüş sesleriyle film bitmişti. Çatık kaşlarımla ona döndüm.
"Neden korku açtın ki? Beni korkutmak hoşuna mı gidiyor? Sayende herşeyden korkar oldum!"
Jimin yavaşça dönüp gözlerini yüzümde gezdirdi.
" Korkmandan değil, korkup gece benimle yatmanı sevdiğimden korku filmi açtım Jungkook. "
Yavaşça dudağının kenarı kıvrıldı. Resmen benimle oyun oynuyordu. Hala etkisinden geçemediğim sözlerine karşılık şaşkın bakışlar atıyordum, ve her zamanki gibi.. kızarıyordum.
Kumandayı alıp televizyonu kapadım ve koltukta biraz yana kaydım. O sırada merdivenlerden inen Hoseok şikayetlenmeye başladı.
" Jungkook sesine hakim olur musun lütfen yukarıda çalışıyorum bu ne gürültü! Ayrıca Jimin hyung sende gülerken sesini kıs biraz!"
Hoseokun dediği şeyle Jimin Hoseoka kötü bakışlar attı.
Hoseok mesajı almış olacak ki yavaşça adımlarımı mutfağa yönlendirdi.
"Pekala sanırım bu bir sözsüz tehtitti ben mutfağa gidip bir şeyler atıştıracağım"
Tatlı bir şekilde gülümseyerek mutfağa girdi. Arkasından kıkırdarken konuştum.
"Tatlı~"
Jimin bana dönerek tuhaf bir bakış attı.
" Tatlı mı? Çirkin bir şey işte ne tatlısı."
Göz devirerek dudaklarımı araladım.
" Jimin kardeşine böyle mi davranıyorsun sen hep?"
Düşünür gibi yapıp etrafa bakındı.
" Tıch.. Ona özel bu, diğerine başka şekilde yaklaşıyorum.."
Benimle cidden oynuyordu artık anlamıştım. Ayağa kalkıp ensemi kaşıdım.
" Ben odama çıkıyorum"
Ben merdivenlere yönelmişken Jimin de arkamdan kalkıp bardakları ve mısır tabağını alıp mutfağa gitti. Hala gülüyordu edepsizegoistpisyakışıklıkasyığını. Gülmesine aldırış etmeden yukarı çıkıp odama girdim.
Benim pek çizim yeteneğim olmadığından ben şirkette daha çok asistanlık satış işlemleri ve telefonlarla ilgilenecektim. Yarın uzun bir gün olacaktı. Yatağa oturup elime kitabımı aldım. Sayfaları çevirip okumaya başladım.
Kapının açılmasıyla başımı kitaptan kaldırdım. Jimin kapıyı kapatıp yanıma oturdu. "Ne var? "bakışımı ona atıyordum. Elimden kitabı çekip yavaşça yatağa bıraktı. Elindeki dosyaları kucağıma bırakıp bana bakmaya başladı.
" Yeni çizimler.. aynı zamanda işin bunları kontrol edip hangisini satışa çıkaracağımıza karar vermek."
Başımla onaylayarak dosyaları açıp incelemeye başladım. Hepsi harika çizimlerdi. Jimin herşeyde yetenekliydi sanırım. Beni hep şaşırtıyordu. Tabiki bunları kreasyona göre belirleme gerekiyordu. Bu yüzden yaza uygun bir şeyler seçmeye çalışarak omuzları askılı salaş şık bir elbiseyi gösterdim.
" Bu tam mevsime uygun. Rahat şık ve canlı."
Jimin gösterdiğim elbiseye bakıp başıyla onaylandıktan sonra bana döndü.
" Modayla aranın bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum."
Söylemek istemesemde gözlerimi gözlerine diktim.
" Annem hep stilist olmak isterdi.. Oradan buradan bir şeyler gösterir anlatırdı. "
Dediğim şeyden sonra yüzü düşmüştü. Zilin çalmasıyla dosyaları alıp ayağa kalktı. Odasına dosyaları bırakmaya gittiğinde ben de odadan çıkıp adımlarımı merdivene yönelttim. Aşağı indiğimde Hoseok çoktan kapıyı açmış içeri annem ve babam giriyordu.
Selam vererek yanlarına geldiğimde Jimin de gelmişti. Bavulları alıp odaya bıraktıktan sonra geri geldiler. Salonda oturup konuşmaya başladık.
Tatilin nasıl geçtiğinden bahsetmişlerdi. Onları fazla sıkmamak için sohbeti kısa tutmuştuk.
Onlar da dinlenmek için odalarına çıkmıştı. Fakat benim aklımda hala o cümle vardı. " Sujin'in kızıyla bir kere de olsa görüşmenin istiyorum. Tatlı ve güzel kız.. Zaten artık yaşın da geliyor"
Nerede yaşı geliyor ya 25 yaşında o!
Jiminin bir buluşmaya gideceğine hala inanamıyordum. O da istemiyor gibiydi, itiraz edince Sooya noona daha da üstüne gitti o da pes ederek sustu.Yine bir düşünce savaşındayken Jiminin mırıldanmalarıyla kendi aleminden çıktım.
" Danbiye kaç defa söylemiştim. Hala anlamıyor onu sevmediğimi. Manyak takık"
Dediği şeylerle aklıma kendim gelmişti. Benim onu sevdiğimi öğrense ne düşünürdü? Kaçık sapık gay mi derdi?
Derin bir nefes alıp gözlerimi kırpıştırdım. Kalkıp merdivenlerden çıktm. O sırada Jiminin sesi geliyordu hala."Asla o buluşmaya gitmeyeceğim"
***
Uyuyamayacağımı biliyordum işte. Yerimden oflayarak kalktım ve yavaş adımlarla onun odasına ulaştım. Kapıyı açıp yatağın başına ilerledim ve Jimini hafifçe dürttüm.
" Jimin.. Yanında bana da yer var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother~ -jikook-
Fanfiction"Soyadımı üvey kardeşim değil, eşim olarak almanı istiyorum Jungkook"