Merv ertesi sabah anlam veremediği bir dürtüyle uyandı. Bir haber rulosu onu dürtüyordu.
"Yok artık haber ruloları bunu da mı yapıyor?" diyerek uyanıp doğrulduğunda rulo havalanarak kendiliğinden açıldı. Merv gözlerine inanamadı. Koskoca bir ejderha Sifrinter sarayına ve halkına saldırıyor, tüm şehri yağmalıyordu. Merv
"Moldora" diyerek yerinden fırladı. Herkesi uyandırdı.
Herkes
"N'oluyor?" diyerek toplanmaya başladı.
Kira
"Merv söyleye de çatlatma insanı." dedi telaşla.
"Arkadaşlar dev bir ejderha Sfrinter halkına saldırıyor. Derhal gitmemiz gerek." diyerek parmağını şıklattığında Moldi' nin gönderdiği rulo diğerlerinin karşısında görüntüyü oynatmaya başladı.
"Neee! Nasıl?" diye şok olmuşlardı.
Porz,
"Hadi hemen toparlanın." diyerek dağıttı herkesi.
Hermonyalıların yardımı sayesinde ışınlanarak geliverdiler. Ejderha devasa bir büyüklükteydi yalnızca bir eli kadardı insanlar. Porz uçarak bir tepeye kondu. Şehir neredeyse tamamen yanmış, yıkılmış, her yer yerle bir gibiydi.
Merv
"Moldora ve Elis'i bulmalıyız. Kira onların yanına ışınlayabilir misin?" diye bağırdı gürültüden.
"Tabii ki." diyerek
Kira ile Merv, kütüphanede beliriverdi.
"Moldi tanrıya şükür iyisin." diyerek Merv yanına koşup sevgilisine sarıldı.
"Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu Mervel.
Gorg, Andalf ve Elis ile kütüphanedeydi Moldi.
Gorg
"Merv ejderhayı bulduk. Nadir bir tür ve neslinin son örneği. Fakat türüne göre bu kadar saldırgan olmamalı. Büyücülerle özel bir bağı olan faydalı bir tür." dedi.
"Fakat bu delirmiş gibi." dedi Merv.
Andalf,
"Kesinlikle bunda bir iş var. Sanki bilerek üzerimize salınmış gibi." dedi korkuyla.
Elis,
"Gidip onu durdurmalıyız." deyince
Merv
"O kadar kolay değil gibi. Halk ve askerler savaşıyor fakat büyüler işlemiyor gibi." dedi çaresiz bakışlarla.
Gorg,
"Daha yakından yapmalıyız." dedi.
Merv Moldi' nin elini tutup gidecekken
"Andalf, Gorg siz burada kalıp biraz araştırın. Bir şey öğrenirsiniz haber gönderin." dedi.
"Pekâlâ." dedi Gorg.
Merv, Kira, Elis ve Moldi ışınlanarak diğerlerinin yanına gittiler.
Elis,
"Babam tüm krallıklara haber gönderdi. Önlem alacaklardır." dedi.
Porz,
"Merv sırtıma atla ben ona yaklaşırken sen de büyüyle devirmeyi denersin." derken
Elis,
"Porz dikkat et." diye elini tuttu.
"Merak etme ama sende dikkatli ol." diyerek kanatlarını açtı.
Porz sırtında Merv ile havalanarak zar zor ejderhaya oldukça yaklaşabildi. Ejderha alevler püskürürken Porz yan hareketler çizerek alevlerden kurtulmaya çalışıyordu. Merv dengesini sağlayıp bir alev topu fırlattı. Ejderha sendeledi fakat yaralanmamıştı bile.
Porz havada uçuyor ejderhanın alevlerinden kurtularak iyice yaklaşıp üzerine iniş yaptı. Ejderha silkelenerek onlardan kurtulmaya çalışıyor, onlar ise büyük bir çabayla dengelerini korumaya çalışıyorlardı. Merv bir anda dengesini kaybedip aşağı düşüverdi.
Porz onu yakalamaya çalıştı fakat başaramadı. Elini ona doğru uzatmış bir şekilde acıyla
"Merv."diye bağırırken Merv hızla düşüyordu. Porz gözyaşları içinde arkasından bakarak ağlıyordu.
Kendine geldiğinde gücünü toparalayarak intikam hırsıyla kılıcını ejderhanın boynuna sapladı.
Ejderha can havliyle bağırıyor, sendeleyerek uçuyordu. Ejderha yere oldukça yakın uçuyordu. Kanatları ve kuyruğuyla çarptığı her yeri deviriyordu.
Porz kanını görünce şaşırmıştı.
"Siyah akıyor bu. İblis kanı gibi." diye kalakaldı.
Porz birden sevinçle
"Merv uçuyorsun." diye bağırdı. Merv altındaki cadı süpürgesi ile havada süzülerek hızla ejderhaya yaklaşmıştı. Ejderhanın karnına doğru yaklaştı. Sendeleyerek uçan ejderhanın altında zar zor uçabiliyordu. Kalbine yaklaşıp kılıcını var gücüyle sapladı. Ejderha çığlık atarcasına bağırmaya başladı. Merv çırpınan ejderhanın altında zar zor uçabiliyordu. Ejderha birden ona ön kolunu çarptı. Merv havada savrulurken
Ejderha Merv' in üzerine uzun uzun ateş püskürüyordu. Nefesler o an tutulmuştu.
"Hayırr." diye bağrışmalar duyuluyordu.
Ejderha hala püskürttüğü alevini kesince Merv hiçbir şey olmamış gibi eski haliyle havada duruyor ve gözleri parlıyordu.
Herkes yüreği ağzında ve şaşkın şaşkın olanları izliyordu. Moldora ağlamaya başlamıştı bile. Eli ağzında gözlerinden yaşlar gelmiş sevinç ve hüzün arasında bir yerlerdeydi.
Fakat aşağı baktığında süpürgenin yanıp kül olduğunu gören Merv bağırarak hızla düşmeye başladı. Havada düşerken süpürge çağırma büyüsünü hatırlamak için zorluyor ara sıra kafasına vuruyordu.
"Olamaz hatırlayamıyorum, diğerleri de çok uzak beni kurtaramaz." diye hayıflanarak düşerken kadim dilde bir sürü söz söylüyordu. Yere çıkılmasına ramak kalmışken gözlerini kapatmış
"Haserpian honte." dediğinde bir süpürge hızla gelerek onu üzerine oturtarak havalandı. Merv gözlerini açtığında süpürgesini görünce sevinç çığlıkları atarak "Yaşıyorum. Başardım." diye bağırıyordu. Uçarak ejderhanın üzerine konuverdiğinde Porz şaşkına dönmüştü sevinçten boynuna atlayıp ona sarıldı.
Ardından
"Çok korkuttun. Sana birşey oldu sandım." diye kızdı.
Ejderha çırpıyordu, Porz sapladığı kılıcını çekip çıkardığında yara bir kor gibi parlamaya başlamıştı.
Merv şaşkınlık içerisinde
"Olamaz." diyebildi. Yara gözleri önünde kayboluyordu. Ejderha sonunda ikisini birden sırtından savurdu. Düşerken tekrar havalanan Porz ve Merv peşlerindeki ejderha alevlerinden kurtulmaya çalışıyordu. Ejderha Porz'u gözüne kestirip alev püskürtürken Merv zar zor yetişip onu çekebildi.
"Porz gördün işte inelim." dedi onu çekerek.
Aşağı doğru süzülüp yere iniş yaptılar. Süpürge kuculerek Merv'in cebine giriverdi.
Merv telaşla
"İyileşiyor. Yaraları kendiliğinden kapanıyor." dedi.Moldora milleti yararak yaklaştı ve Mervel'in boynuna atlayıverdi.
Kira,
"İyileşiyor mu, iyi de nasıl olabilir bu?" dedi hayretler içinde.
Afallamış biçimde
"Bilmiyorum." dedi Merv.
Elis kılıcını kaldırmış savunma pozisyonunda
"N'apacağız peki?" dedi.
Merv üzerlerine gelen alevi görünce korkuyla
"Kaçııın." diye bağırmaya başladı. Herkes kendini yan taraflara atıverdi. Alevler boşluğa isabet edince ejderha bu sefer de yerde sırtüstü yatan Mervel'e alev püskürtmeye başladı. Mervel elini kaldırarak mavi suyu andıran bir büyü ile karşılık verdi Bir tarafta ejderhanın alevi tüm gücüyle Mervel'e doğru geliyor. Diğer taraftan Mervel'in mavimsi büyü gücü alevleri itiyor ve ortada iki güç ilerlemek icin direniyordu. Mervel artan gücün etkisiyle zorlanarak bağırmaya ve dişlerini sıkmaya başladı.
Moldora kalkarak Mervel'in omzuna dokunarak gücüyle ona destek sağladı. Elis de kalkıp diğer omzuna tek eliyle dokunup güçlerini birleştirdiler. Arkalarındaki askerlerden birkaçı da Moldora ve Elis'in omzuna dokunarak güç birleştirdiler. Diğer askerler de onlara dokunarak birleşmeye devam ederken Mervel kıpkırmızı olmuş topladığı gücün ağırlığından zorlanarak bağırmaya başlamıştı. Güç zinciri kalabalıklaşmıştı. Önde Mervel, arkasında Elis ve Moldora, onların arkasında da on kadar asker birikmişti.
Nihayet mavimsi güç alevi itebilmeyi başarıyordu.
Porz
"Evet." diye bağırıverdi.
Ejderhanın alevi itilerek ağzına kadar geldiğinde mavimsi güç bir kalkan gibi yayıldı ve gücüyle ejderha geriye doğru fırladı. Porz kanatlanıp olağanüstü gücüyle savrulan ejderhaya bir yumruk savurdu. Ejderha daha hızla geriye doğru savruldu. Ve ileride büyük bir gürültüyle yere yığıldı. Porz da havada hızla uçarak kılıcını doğrultup bütün gücüyle bağırarak
kılıcı kafasının orta yerine sapladı. Gözleri kapalı iken ejderha irkilerek gözlerini açıverdi, alnına saplanan kılıçla üzerindeki Porz' a bakıyordu.
Porz ölmesini beklerken ejderha silkelenerek kendisini bir kenara savurup kanatlandı. Porz duvara sert bir şekilde çarpmıştı. Ejderha yarı baygın ve kanlar içinde olan Porz' a yaklaştı. Onu uzaktan gören Elis "Hayır" diyerek ağlıyordu. Bunu görmeye dayanamarak Mervel' in omzuna başını gömüp ağladı.
Merv çaresizce onlara bakıyordu
"Mideye indirecek." diye düşünürken ejderha bir şeyden korkmuş gibi geri geri çekilmeye başlamıştı. Can havliyle kanatlandı ve uçarak gözden kayboldu.
Şaşkınlık ve sevinçle
"Hey Elis sakin ol, ejderha gitti. Porz' a dokunmadı bile." diye bağırdı Mervel.
Elis
"Ne? Tanrım çok şükür." diyerek derin bir nefes aliverdi.
Ardından Kira kendisiyle beraber
Elis ile Merv' i Porz' ın yanına ışınladı.
Merv
"İşte orada." deyince
koşarak yanına geldiler ve onu kafasını çarpmış, kanlar içinde baygın buldular.
Elis
"Porz aç gözlerini ne olur." diye yalvarıyor,
alnını alnına koyarak
"Seni seviyorum beni bırakma Porz." diyerek hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Mervel
"Elis kendine gel onu iyileştirmeliyiz." diyerek onu tutuyordu. Elis göz yaşlarını silerek kendine gelmeye çalıştı.
"Bir deneyelim bakalım." diyerek
Merv arkadaşını kaldırdı.Elis ensesine elini tutarak iyileştirebildi.
"Yara kapandı ama uyanmıyor." dedi Elis gözyaşlarıyla kendini tutamayarak.
"Tanrım yoksa..." diyerek eliyle yüzünü kapadı ve ağlamaya başladı.
Porz gözlerini açtığında zorlanarak
"Elis." diyebildi.
Elis sevinçle gözyaşlarını silerek "Porz tanrım yaşıyorsun. Çok korktum öldün sandım." dedi sarılırkan.
Porz zar zor nefes alırken "Elis ölmedim ama biraz daha sıkarsan ölebilirim." dedi.
Elis onu bırakırken
"Affedersin." dedi. Ağlamakla gülmek arasında bir yerlerde iki duyguyu birden yaşıyor gibiydi.Porz yatağında uyandığında etrafına bakındı. Kalkıp pencereden bakınca Sifrinter sarayında bir odada olduğunu farketti. Odadan çıkıp merdivenlerden indiğinde Elis
"Porz uyanmışsın." diye yanına geldi ve yanağına öpücük kondurdu. Elinden tutarak
"Hadi gel." diye götürdü onu.
Endişeyle
"Halk ve şehir ne alemde?" dedi Porz.
Elis
"Sen takma bunları hallediyorlar." dedi salonun camından bakarak.
Büyüyle herkes bir yerleri onarmaya çalışıyordu. Her biri bir yerleri düzeltiyordu.
"Ejderha ya başka krallıklara gittiyse." dedi.
"Haber verilmişti hazırlıklı karşılayacaklardır." dedi Elis.
Porz telaşla
"Elis kanı iblis kanı gibiydi. Açtığımız her yara kendiliğinden kapanıyordu. Hazırlıklı olsalar ne olacak." dedi.
"Porz." diye sakinleştirmeye çalıştı Elis.
"10 kişiden fazlaydınız fakat o düştüğü yerden hiçbir şey olmamış gibi yine kalktı.Çok güçlü onu durdurmanın başka bir yolu olmalı." dedi.
"Bulacağız söz veriyorum ama lütfen biraz dinlen ağır bir darbe aldın." dedi Elis. Onun için endişeleniyordu.
Porz
"Hayır ben iyiyim. Bak orada tuhaf bir şey oldu, hayal meyal hatırlıyorum. Ekip nerede onları toplamalıyız." diyerek aşağı inmeye başladı. Elis arkasından seslenerek koşuyordu.
Dostuyla karşılaşınca
"Merv herkesi topla konuşmalıyız." dedi heyecanla.
Merv
"Tamam." diyerek herkesi kütüphanede topladı. Tüm ekip kütüphanede masa etrafında oturuyorlardı.
Porz kapıdan girer girmez
"Merv bana kılıcını ver." diye elini uzattı.
Merv biraz tereddüt ederek verdi.Porz bir anda aldığı kılıçla bileğini kesti.
Elis
"Porz ne yapıyorsun?" diye bağırdı.
Merv
"Dostum kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?" derken
Porz kanını kılıcın üzerine damlatmaya başladı. İşi bitince Elis koşarak bileğini sardı. Başını kaldırdığında kılıç kanı emmiş kızıl renkte alev gibi parlıyordu.
Şaşkın bakışlar arasında Porz konuşmaya devam etti.
"Orada yarı baygınken dibime kadar yaklaştı fakat kanımı kokladığında korkarak geri çekildi. Ve gözlerim kapanacakken kılıcım üzerindeki kanımı emip parlamaya başlamıştı. Hayal meyal hatırlıyorum."
Elis
"Biz nasıl görmedik kılıcı ya? diye şaşırdı.
Merv
"O telaşla sanırım göremedik." dedi hayretle.
Porz elindeki kılıcı göstererek
"Daha sonra da muhtemelen böyle oldu." diye ekledi.
Kira
"Yani o kılıç ejderhayı öldürmeye yetecek mi?" diye sorunca Porz
"Umarım yeter. Tek bildiğim kanımdan korkuyor." dedi.
Merv
"İyi ama neden? Neden senin kanından korksun?" deyince
Elis,
"Kehanetteki melek kanlı kurtarıcı değil mi? Bizden bir farkı olacak elbet." dedi.
Porz
"O bir kehanet Elis. Gerçek olmayabilir de." diye baktı".
"Ama gerçek." dedi gülümseyerek.
Kira
"Umarım öyledir." deyince
Porz,
"Anlamanın tek yolu var. Deneyip göreceğiz." dedi.
Hara mavi gözlerini Porz'a dikerek
"Onu bir daha nasıl bulacağız?" deyince
"Muhtemelen o bizi bulacak. Kanı iblis kanı gibiydi. Eminim Lili'nin parmağı var." dedi.
Merv
"Açtığımız yaralar da kendiliğinden kayboldu. Karşımızda çok güçlü bir yaratık var.
Makel
"Herkesin zayıf bir tarafı vardır. Onun bile." dedi kararlı bakışlarıyla.
Porz
"Aynen ve biz onu oradan vuracağız." dedi.
"Pekâlâ hepinizin kılıçlarını böyle yapmalıyız." deyince
Elis
"Porz o kadar kan kaybı seni kötü etkiler. Zaten kan kaybettin." deyince
Merv de
"Evet dostum tek kılıç yeter şimdilik." diye ona destek çıktı.
Kira,
"Farkettiniz mi Molka hiç bir yerde yok." dedi.
Moldi
"Evet öyle biri vardı değil mi?
Şey ona tek seferlik görüş vermiştim. Yani ikinci kez evi bulamaz, göremez de." dedi gülerek.
Elis,
"Hadi ya Moldi sen var ya fenasın." diye gülerken sonra ciddileşti.
" Evet ama evden ne ara çıktı?Çıktı değil mi? Şuan evimde yalnız demeyin." dedi.
Merv,
"Evet sabah her yere baktım kimse kalmamıştı." deyince
Gımen,
"Neyse boşverin." dedi.Lilihard koltuğuna kurulmuş Malkona ile konuşuyordu.
"Demek sonsuzluk taşının peşindeler.
Ölümsüz kanı olmadan hiç bir anlamı yok." dedi.
"Senin bulmandan endişeleniyorlar. Taşı bulup yok etmekten bahsediyorlardı." dedi Malkona.
"Aaah öyle bir aptallık yapmamalıdır." dedi Lili sinirle.
"Bir de bir kızdan bahsettiler. Gizli bir yerde tutuyorlarmış. Ölümsüz olabilir mi?" deyince Lili keyiflenerek
"Ciddi misin? Bu güzel bir haber." diye sinsice gülümsedi.
Malkona
"Ama yerini duyamadım. O yaşlı bunak beni kovaladı." dedi sinirle.
"Gidip öğren o zaman." dedi Lili.
"Pekâla ama taşı ve ölümsüzün kanını istiyorum." dedi hırsla.
Kraliçe düşünerek
"Pekala, onu birlikte bulup paylaşabiliriz." dedi.
"Güzeeel." dedi Malkona o kötü bakışlarıyla. İkisi birden pis pis güldüler.
"Bugün üzerlerine dev bir ejderha salıverdim. Taşla uğraşacak vakitleri olduğunu sanmıyorum muhtemelen çoğu ölmüştür. Gidip kalanların aralarına tekrar gir." dedi Lilihard.
Malkona,
"Gittim bile." diyerek kartala dönüşüp uçuverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI
FantasyNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Henüz günümüzdeki gezegenler oluşmadan çok önce... Kimsenin bilmediği farklı gezegen ve gök cisimlerinin bulunduğu bir zaman... Ve...