Dünya Gezegeni
Türkiye/ İstanbul
2019
Geçitten geçerek bir parka düştüler. Gımen üzerinde kalan çöl kumlarını silkeleyerek kalktı. Burada da hava kararmış ve akşam saatlerinde gibiydi.
"Bakın burada büyü ve bizimki gibi güçler yok, normal davranmaya çalışın. Merv, kıyafetlerini etraftakilere uydurur musun dikkat çekeceğiz." dedi.
Porz
"Nasıl yani?" diye sorunca Gımen
"Gücün ve kanatların haricinde senin gibiler ve bizim onlardan farklı olduğumuzu anlarlarsa biteriz." diye devam etti.
Merv önünden geçen gotik bir çocuğun tarzını ağacın arkasına geçerek kendi üzerine uyguladı. Gımen ona bakıp gülmekten kendini alamadı.
"Ne gülüyorsun ya olmamış mı? diyerek
Merv burnunda ve dudağındaki hızmalara dokunarak inceliyordu. Simsiyah saçlarına geriye doğru biraz kabarık şekilde bir şekil vermiş, gotik tarzında ve siyah giyimiyle karizmatikliği oldukca ortaya çıkmıştı. Gözlerinin etrafına siyah göz makyajı yapmış kaş, burun ve dudağında da hızmalar vardı.
Gımen ciddileşerek
"Karanlık bir iblis gibi görünüyorsun." dedi. Ardından Porz'a bakarak
"Kahretsin kanatları unuttuk." dedi.
Yanından geçen bir grup ona bakarak
"Harika dostum aynı gerçek gibi. Kanatlarını kaça aldın?" gibi sorular sordu.
Rahatlayarak
"Süper sahte sandılar. Beni takip edin bir yere kaybolmayın. Daha önce buraya gelmiştim. Önce müzeyi bulmalıyız." dedi.
Porz bir marketin camından televizyonda uzaylı filmi gördü. Şaşkın ve ağzı açık izliyordu.
"Porz Hadi." dedi Gımen onu çekerek.
"Uzaylılar öyle olmaz ama." dedi.
"Tamam Porz. Merv şu gördüğün saatin aynısından yapabilir misin?" dedi bir saatçinin camından kol bakarak.
Merv kimse görmeden elini şıklatarak aynısından yapıverdi. Gımen saat kulesinde gördüğü saati kol saatine de ayarladı.
Saat şuan 23.10 Flern' in soygunu yapmasına 50 dk var.
Gımen yol kenarına beklerken Porz etrafına şaşkın şaşkın bakıyor, şehrin ışıkları başını döndürüyor ve geçen arabaların seslerinden irkiliyordu. Korktuğundan birden yola atlayıverdi. Arabalar vızır vızır geçiyordu. Porz oldukça şaşkın ve korkmuştu. Arabanın yanan farlarına gözlerini kısarak bakmaya çalışıyordu. Merv de arkasından takip etti onu.
Gmen
"Hayır hayır bekleyin. Durun." diye arabaları durdumaya çalışıyordu.
"Araba çarpacak. Hayır." diye bağırıyordu.
Trafik onlar yüzünden bayağı bir durmuştu. Arkadan hızla gelen araç, fren yapamayıp korna çalıyor fakat Porz ve Merv farlardan korkup şaşkınlıktan kalakalmıştı. Otomobil duramayıp Porz'a çarpıverdi. Porz yüzüne gerdiği kolunu yavaşça çekince arabanın komple eğilen önünü gördü. Gımen onu görünce göz bebekleri büyüdü ve
"Koşun." diyerek
Porz ve Merv'i kolundan çekerek koşmaya başladı. Yolda herkes aracından inmiş ve bir arabaya bir de kaçanlara bakarak şaşkınlıktan kalakalmışlardı.
Yeterince uzaklaştıklarında Gımen
"Sana arkamda dur demedim mi?" diye Porz'a bağırdı.
Porz ise nefes nefese kalmıştı.
"O şeyler de neydi?" diyebildi şaşkınlıktan.
Gımen
"Onlara otomobil deniyor. Daha ilkelleri Garnia' da var hiç görmedin mi?" dediği zaman Porz anlamayan gözlerle bakmaya devam ediyordu.
"Aah neyse boşver. Müze şu tarafta olmalı beni takip edin arkamdan da ayrılmayın." diye devam etti yürümeye.
Porz sıfır kollu gömlek üzerine delikli kibar duran gümüş rengi demir bir zırh ve deri pantolonu deri ayakkabısı ve bileklerine taktığı sivri metal parçaları olan deri zırhı,arka belinde asılı olan iki baltası, yan tarafında kılıcıyla ve o büyük kanatlarıyla savaşçı bir melek kostümü giymiş bir dünyalı gibiydi. Merv ise parmaklarında bir sürü yüzük ve siyah ve iddialı giyiminde dikkat çeken pantolonunun bacak kısmında tokalı kemerler ve yırtıklarla gotik metalci bir genç gibi duruyordu.
Gımen
"Burda sihir yok unutmayın." dedi Merv' e bakarak." diye yineledi.
Ardından Porz' a dönerek "Olağanüstü güç yok Porz." dedi bastırarak.
İstanbul caddelerinde bayağı yürüdüler. Sokaklar tenhalaşmış, etrafta tek tük kalan insanlar ara ara yanlarından tuhaf bakışlarıyla geçip gidiyorlardı.
"İşte geldik." dedi Gımen bir müzeye bir elindeki tarih kitabına baktı.
"Kitaba göre burası. Bak resimde de gösteriyor. Aynısı değil mi?" diye diğerlerine gösterdi.
Mervel
"Evet aynısı." dedi heyecanla kafasını kitaptan kaldırıp kapalı müzeye bakarak
Gımen kitapta anlatılan Topkapı Sarayı müzesi burası olmalı. Onların dilinde yazılmış olmalı." dedi girişteki karışık yazılara bakarak.
Porz kenarında minare gibi iki uzun kulesini birbirine bağlayan çatısı ise sur gibi aynı hizada dikdörtgen çıkıntılar şeklinde düz olan taş yapıya bakarak
"Bizim mimarilere benziyor ama burası burası bahçe duvarı gibi bir girişe benziyor." dedi.
"Ama Flern geçit açamıyorsa nasıl giriyor kilitli burası." dedi Merv.
Gımen
"Ha birde buradakiler dilimizi bilmiyor." dedi geçenlere bir şeyler demeye çalışan Porz'a baktı.
Kapalı olan müzeye bakarak
"Acaba nasıl ve nerden girecek. Soyguna son on beş dakika." dedi.
Mervel elini saklayıp bir sandviç yaparak iştahla yemeye başladı. Ters ters bakan Gimen'e "Ne acıktım." deyiverdi ağzı dolu olan. Hemen yan taraftaki on yaşlarında bir kız çocuğu bunu görerek donup kaldı. Sonra kendine gelerek fırlayıp yanlarına koştu.
"Seni gördüm sen perisin değil mi? O masallardaki gibi." diyerek Merv'e yapıştı. Merv şaşkınlıkla kıza baktı.
Gımen
"Şimdi yandık Merv sana yapma demiştim." dedi kızarak. Merv eğilerek yemeğine bakan kıza
"Aç mısın?" diye sordu kız da kafa salladı. Elindekini uzatırken kızın sarı saçları ve düzgün giyimine bakıp
"Ailen yok mu?" deyince kız "Onları kaybettim bugün." dedi üzgünce.
Gımen
"Hadi acelemiz var ." diyerek kızın kolyesindeki ailesinin resmine bakıp geçit açtı.
"Hadi bakalım geç." diyerek kızı ailesine gönderdi.
Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra
"Başlıyoruz." diyerek müze içine geçit açtı. Geçitten geçerek karanlık koridorlarda yürüdüler. Kitapta taşın tutulduğu yer anlatılıyordu. Denilen yeri takip ederek koridorun sonunda geniş bir salona geldiler.
"İşte orada." dedi Gımen sevinçle ilerideki kare cam bir dolapta tutulan taşa gidecekken Merv onu tuttu.
"Bekle görünmez lazer ışınları var." dedi parlayan gözleriyle.
Gımen telaşla
"N'apacağız şimdi." dedi.
Merv
"Amacımız onu almak değil. Nora' ya gelmesini önlemek unuttun mu?" dedi.
O sırada Flern bir geçitten çıkarak yanlarında beliriverdi. Korkup şaşırarak elindeki silahı onlara doğrultup
"Siz de kimsiniz. Burda ne işiniz var?" dedi panikle.
"Top sakallı, hafif uzun saçlı, orta boylu zayıf ve siyahi bir adamdı. Sırtında çantasıyla aceleci ve telaşlı görünüyor, ara sıra etrafını kontrol ediyordu.
Gımen elleri havada
"Flern ben de Garnialıyım. Konuşabilir miyiz?" dedi onu sakinleştirmeye çalışıyor fakat Porz ve Merv daha önce silah görmedikleri için tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Mervel eğilerek "Gımen o ne?"diye sordu.
"O bir silah, daha yaklaşmadan bizi öldürür." dedi.
Merv ona bakarak silahını yok etti.Adam şaşkınlıktan kalakalmış
"Demek yanında bi büyücü getirdin." dedi sinirle.
"Ben Garnialı bir araştırmacıyım buraya seni kurtarmak için geldik." dedi.
"Peki bu tuhaf kılıklı adamları neden getirdin?" dedi.
Merv
"Tuhaf değiliz biz." dedi sinirle.
"Sonra anlatırım ama zararsızlar." dedi Gımen.
"Soygunu yapmana gerek yok, seni zamanına geri götürebiliriz." dedi Gımen gülümseyerek
"Hiçbir yere gelmiyorum." dedi bağırarak.
"Ama anlamıyorum o taşı geçimini sağlamak için istemiyor muydun?" diye sordu. Flern
"Ne kadar aptalsın o taşı kendim için istiyorum. Ölümsüzlük için."diye bağırdı.
"Ama, ben sana hayrandım. Bir çok kişi gibi. Senin buradaki maceralarını okuyarak büyüdük." derken gözleri dolmuştu.
"Bana yardım edecek misiniz etmeyecek misiniz? Anlasanıza ölümsüz olabiliriz." dedi.
Gımen
" Ölümsüz olmak istemiyorum." dedi hayal kırıklığı ile.
"Aptal mısın sen?" diye bağırdı adam.
Porz
"Ölümsüz kanı olmadan taşı kullanamazsın." deyince
"Taşı alayım onu da bulacağım." dedi adam. Gımen
"Bak biz gelecekten geliyoruz. Taşı kullanamayıp üstelik bir de zaman yolculuğu yasağına çarptırılıyorsun. Bak." diyerek elindeki kitabı uzattı. Flern kitaba baktıktan sonra
"Olsun yine de vazgeçmeyeceğim." dedi kararlı bakışlarıyla.
Gımen, Porz ve Mervel'e baktı. İşaretle anlaştılar.
"Pekâlâ aslında ne kadar kararlı olduğunu görmek için seni deniyorduk. Anladığımıza göre seninleyiz. Madem öyle ölümsüz olalım Flern." dedi Gımen.
"Harika aklın yolu bir. Hadi şimdi taşı alalım."dedi heyecanla.
Flern gülerek. Çatlak bir adama benziyordu.
"Anlaşılan tarih gerçeği çarpıtmış. O benim bildiğim kişi değil." diye düşündü Gımen. Ardından bir geçit açıp
"Bizi lazerleri gecerek doğrudan taşın yanına geçirecek." dedi.
"Eğer ters bir şey olursa kendinizi ölmüş bilin. Sizi kendi ellerimle öldürürüm." diye tehditler savurdu adam. Ardından sakince
"Pekâlâ önce siz." deyince
birbirlerine bakındılar Merv "Tamam önden gidiyorum." diyerek geçide girip taşın yanında buluverdi kendini.
Derin bir nefes alarak "Şükür, Gımen başka yere açmamış geçidi." dedi.
"Gelmenize gerek yok alıp geliyorum." diyerek elinde taşın sahtesini yaptı. Onlara arkasını dönerek değiştirir gibi yaptı fakat değiştirmedi. Elindeki sahte taşla Gımen' in açtığı geçitten gecerek yanlarına geldi. Taşı Flern' e vermeden önce
"Hadi gidelim."dedi. Flern "Önce taşı ver." diye üzerine yürüdü.
"Yok ya alıp kaçmayacağın ne malûm." dedi Merv.
Gımen alarm sesleri yükselirken geçit açıp
"Senin zamanına gidelim. Orada konuşuruz." dedi. Ve geçitten geçerek gözden kayboldular.
Nora'da 179 yılında karanlık Garnia caddesinin orta yerinde beliriverdiler. Flern ani bir hareketle taşı aldığında enerjisini alamadı. Ve sinirden arkasından bir silah daha çıkarıp onlara doğrultu.
Kendi zamanlarından 71 yıl önce, Flern' in zamanında. Bu süre zarfında Garnia Gımen' in zamanında sanki 71 yıl değilde 171 yıl kadar ileriye gitmiş, çok gelişmiş görünüyordu.
Flern' in gözü dönmüş tetiğe basacakken Mervel' in gözleri parladı ve silah kül olup havada uçuşmaya başladı. Flern adeta şok oldu.
Porz sinirlenerek kanatlarını tüm heybetiyle sonuna kadar açarak Flern'in üzerine yürüdü.
Flern, Porz' un kanatlarını görüp gerçekten melek olduğunu anlamış olacak ki adeta korkudan dili tutuldu.
"Me... me.. melek." diyebildi zar zor. Bir daha seni dünyada veya Nora' da o taşın yakınında görürsem
gebertirim. Anladın mı?" diye bağırdı.
Kekeleyerek
"A..a...anlaşıldı."
Biraz sonra dili çözülmüş ve konuşabilmeye başlamıştı.
"Bağışlayın beni efendim." diye kafasını eğip iki elini içini yapıştırarak yalvarıyor, oldukça pişman görünüyordu. Meleklerin Nora'da manevi bir gücü ve yaptırımı vardı. Öldükten sonra cennete girebilmek için kimse onları karşısına almak istemezdi.
"Bir daha o taşa elini sürmeyeceğine yemin et." dedi Porz sinirle.
Adam korkudan
"Yemin ederim iki gözüm çıksın, yemin ederim." diyordu.
"Ve bu olayı kimse bilmeyecek. Eğer birinden duyarsam azraille gelir canını alırım." demesi karşısında Merv kendini tutamayıp güldü.
Flern korkudan titriyor ve yalvarıyordu.
Mervel yaklaşarak Flern' in gözlerine baktı. Gözleri parlayarak adamın sonsuzluk taşına ve bugün olanlara ait anılarını sildi.
Porz
"Şimdi doğru evine." diye bağırdı.
Flern koşarak gitti.
Gımen
"Ee soygunu engellediğimiz için Flern tarih sahnesinden silinecek. Çünkü böyle bir şey yaşanmamış oluyor." dedi.
"Ee ne güzel işte." diyerek rahatladı Merv.
"Yöneticiler bunu farketmez mi?" dedi endişeyle.
Merv
"Sanmıyorum onlar da dahil herkes hiç duymamış olacak." dedi elini iki dostunun omzuna atarak.
Gımen
"Umarım öyle olur." dedi.
"Korkma Gımen öyle olmasa bile hafızalarını sileriz." diye rahatlatmaya çalıştı Merv.
"Hee o kadar kolaydı. Bu bir suç hele devlet görevlilerine yapılıyorsa." diye çıkıştı.
Porz
"Ya neyse hadi gidelim ben bittim." deyince
Merv gülerek
"Dostum azrail nerden çıktı ya." dedi.
Gımen de onlara bakarak güldü.
"Ya ne komiktiniz ama. Neydi Dünya' daki o halleriniz." diyerek kahkaha attı.
Ardından elini kaldırır kaldırmaz Merv
"Lütfen aşağı bir yerlere aç Gımen daha fazla aksiyonu kaldıramayacağım." deyince Gımen
"Tamam." dedi gülerek.
Ardından etrafa bakındı ve
"Vay be ne gelişmişiz ama." diyebildi hayranlıkla.
Porz
"Bu gelişmemiş haliniz mi?" diye yüksek taş binalara baktı.
Ve Gımen'in yol kenarına açtığı geçitten geçtiler.
Dağ evinin önüne sanki bir kapıdan geçmişçesine sorunsuz geliverdiler.
Merv
"Vay be demek normal insanlar gibi bir geçiş yapabiliyoruz Gımen hanım." dedi imâ ile.
Sifrinter Krallığı' nda geç olmuş herkes yatmıştı bile.
"Hadi gidip uyuyalım." diyerek odalarına çekildiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI
FantezieNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Henüz günümüzdeki gezegenler oluşmadan çok önce... Kimsenin bilmediği farklı gezegen ve gök cisimlerinin bulunduğu bir zaman... Ve...