🌹🌹🌹
Kayıp zamanın ortasında evrenin ilk kıvılcımları saçılırken fezada oluşan ilk gök cisimleri, ilk gezegenler, eksenlerinde döne döne adına yaşam denen upuzun bir hikayeyi başlattı.
Evrenin ilk göz ağrıları, şimdiki gezegenlerin oluşumundan asırlar önce ilk nefeslerini almış hatta son nefeslerini vererek yerlerini yeni oluşumlara, yeni hayatlara, yepyeni gezegenlere bırakmışlardı.
Nora, yeşil gezegen... Bu kayıp zamanın ana rahminde yaşam bulan, birçok canlıya hayat bahşeden bir cennet ki tanrının evrene verdiği bir armağan, üflediği bir nefesti.
Diğer adıyla Nora, Yeşil gezegendi. Bu gezegen uzaydan yeşilin binbir tonunu barındıran harikulade görünümüyle bir tablo kadar sanatsal ve bir hayli göz alıcıydı. İçerisinde ise hafif açık yeşile çalan gökyüzü, neredeyse tamamına yakınını oluşturan geniş ormanlar ve bitki örtüsü hatta yeşilliğin yansımalarıyla yeşil görünen deniz, okyanus, nehir ve şelaleleriyle bu adını grurla taşıyordu.Nora'nın her köşesinde yeşilin binbir tonu dans edercesine meltemlere bırakıyordu kendini. Nehir, şelale ve göllerin berrak suları üzerinde etrafa simli peri tozları saçarak uçuşan periler, kuşların kulakları okşayan ahenkli cıvıltıları, rengarenk balıkların su altında raksları ile bir masal kitabı içerisine çekilerek insana gezintiye çıktığını düşündüren cinstendi güzelliği.
Bu gezegende farklı özelliklerde, farklı görünümlerde binlerce sıradışı ırkın, bitmeyen hırsları, toprak ve hakimiyet kavgaları nedeniyle savaşarak yaşamaları parçaları dört bir yana savrulmuş bir yapbozu andırırdı. Oysa birlikte el ele verip, barış ve dayanışma içerisinde yaşayabildikleri zaman parçaları kusursuzca biraraya getirilmiş bir yapboz sanatsal değeri paha biçilemez bir tablo olacaklardı belki.
Binlerce ırk küçük krallıklar halinde altı büyük güçlü krallığın egemenlikleri altında yaşar, yönetilme biçimleri başlarındaki krallığın isteğine bağlı gerçekleşirdi. Kimisi iyi ve adil biçimde yönetirken kimisi malesef baskı ve zorbalıkla yönetirdu bu küçük krallıkları.
Angal, Morgol, Sifrinter, Garnia, Kelf ve Hermonya Krallıkları eşsiz gezegenlerinin tahrib olmasını umursamadan hırsları pahasına yüzyıllardır savaşarak olağanüstü güçleriyle evrenin dengesini altüst edebilecek düzeyde altı büyük ve güçlü krallıklardı.
Bu saklı cenneti arenaya çeviren bir güç de gayb alemininin bir boyutu olan cehennemden bu gezegene açılan geçit ile Nora'ya saldıran, kötülüğü yayan iblislerle yine gayb aleminde başka bir boyut olan cennetten gelerek onları durdurup iyiliği hakim kılmakla görevli meleklerin savaşıydı.☀☀☀
Evrende gitgide yayılan kötülük sonucu dengeyi sağlamak için tanrı tarafından evrenin dört bir yanına gönderilen iyilik temsilcileri melekler, son zamanlarda iblislerin cadılarla ittifakı nedeniyle neredeyse yenilmez olmaya başlamasıyla bu savaşın kaybetmeye mahkum tarafı haline gelmişti.
Güç dengeleri iyice bozulmuş, kötülük evrende iyiliğe galip gelirken melekler bir bir iblis ve cadılar tarafından yok ediliyorlardı.
Ve nihayet günler geçtikçe Nora' da görülmez olan melekler hakkında soylarının tükendiği, tanrı tarafından göğe
-tanrının yanına- çekildikleri ve görevlerini Nora'daki temsilcileri, yardımcıları ve dostları olan Angallara bıraktıkları hakkında söylentiler dolanıyordu.O zamanlar Angal savaşçısı Aragon ve bir melek olan Milena' nın büyük aşkı efsane ve hikayelerde bile anlatılagelmişti.
Milena da Aragon da ruhani güçler ve ırklar arasında gönül ilişkisinin hoş karşılanmayıp yasak olduğu o dönemlerde bu aşk yüzünden ağır cezalara çarptılıyorlar, iki tarafa da bir türlü onaylatamıyorlardı aşklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI
FantasíaNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Henüz günümüzdeki gezegenler oluşmadan çok önce... Kimsenin bilmediği farklı gezegen ve gök cisimlerinin bulunduğu bir zaman... Ve...