NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI

🎲🎲 VII. GARNIA KRALLIĞI

Nora' da altı kavim arasında sürüp giden savaşların güçlü bir tarafı da Garnia Krallığıydı. Geniş ve verimli toprakları olup genelde kahverengimsi taştan yapılan görkemli ve gizemli bir havası olan yapılara sahiplerdi.

Garnia ırkı siyahi, sıcak çikolatayı andıran hafif parlak tenleri olan fit görüntüleri, uzun boyları, düzgün yüz hatları, dolgun bordoya çalan koyu renkli dudakları, kaşları arasından başlayıp ovâl burun uçlarına kadar zarif bir girinti oluşturan kibar bir burunları, nadiren renkli genelde ise kahverengi iri gözleri ve uzun kirpikleri olan bir ırktı. Daha modern olan giyimleri ve kendilerine özgü tarzları göze çarpardı. Bu ırkın herkesin imrendiği kendine has sıradışı bir yeteneği bunurdu. Zaman adeta onların etrafında dönüyor, kontrolü de onların elinde bulunuyordu. Yalnızca bu ırk zamanda yolculuk edebiliyordu. Bu eşsiz yetenekleri sayesinde "Zaman Gezginleri" ya da "Zamanın Efendileri" olarak da anılıyorlardı.

Göl, nehir gibi su birikintilerinden tut boy aynaları, camlar ve giriş gibi türlü yerlerde geçit açabiliyorlar, yine gidecekleri zamanı ve mekanı seçebiliyorlardı. Fakat geri dönmek o kadar kolay değildi. İlk geçidi açarak güç kaybeden zaman gezgini diğer geçidi kontrolsüz açabiliyor ya da aklından gideceği zamanı tam geçiremeyebiliyordu. Bu da onun baska zamanlara savrulabilmesine ve güç kaybedip dönememesine neden oluyordu.

Tabi bu konuda ustalaşmış yetenekli gezginler kolaylıkla sorunsuz gidip gelebiliyordu. Fakat gittiği zamanda sıkışıp kalan, geri dönemeyen gezginler git gide artmaya başlamıştı. Krallık bunun için önlemler arıyordu.
Garnia adı bu krallıkta çokça çıkarılıp işlenen Garn madeninden geliyordu. Garnia, Aramca'da "Garn Ülkesi" anlamına geliyordu.

Bu madeni zırh ve silahları dahil bir çok yerde kullanıyorlardı. Zırhlarında silahlar etkisiz kalıp delemiyor, silahlarında ise en kalın Morgol derilerini bile paramparça edebilecek keskinkinlik sağlanıyordu. O zamanın silahları ok, kılıç, balta, keskin çarklar, hançer ve çeşitlerine benzer şeylerdi. Fakat Garnia halkı zamanda ileri gidip gelişmeleri gördükleri için hep ilk yenilikleri yapanlar arasındaydı. Bu yüzden sanki diğer ırklardan 100 yıl kadar daha ileri bir zamanda yaşıyorlardı.

Diğer ırklar ilkel silahları kullanırken onlar zaman yolculuğu sayesinde modern zamanlarda gördüklerini hayatlarına uygulayabildiklerinden diğerlerinin aksine tüfek, tabanca, saat, otomobil ve elektrik gibi gelişmeleri günlük hayatlarında kullanıyorlardı.
Onların dışında Sifrinter halkı büyü gücü sayesinde kolaylıkla akıllarından geçen silahı ortaya çıkarabilirlerdi.
Angal halkı zaten olağanüstü fiziki güçleri ile silahın ta kendisiydi. Morgol halkının da vahşi bir hayvandan farkı olmayan her ırkı parçalayabilecek keskin güçlü tırnakları ve dişleri korkutacak cinstendi. Hiç bir ırk diğerinden aşağı kalmıyor, kavim savaşları hızı bir an olsun eksilmeden devam ediyordu.

Bu ülkenin adı Garnia Krallığı diye kalmış fakat krallıkla yönetilmeyi geride bırakmıştı. Başlarında bir kral ve kraliçe bulunmaz, onun yerine Enstitü denilen büyük bir binada çalışan yöneticiler ve her meslek grubundan birer temsilci toplanıp en iyi, en bilgili kişiler arasından baş yönetici seçiyorlardı. Baş yönetici ülke idaresinde en yetkili kişi olup kararları asla yalnız almazdı.

Yöneticiler Kurulu adında önemli kişilerin olduğu kurul toplanır, kararları birlikte alırlardı. Yöneticiler ve baş yönetici iş yerinde siyah, dizlerine kadar bir ceket ve içlerine beyaz, krem gibi açık renkte yakalı gömlekler giyiyorlardı. Bir de baş yönetici, siyah uzun silindir bir şapka ve yöneticiler ise rütbelerine göre benzer tarzda siyah biraz daha kısalan şapkalar takıyorlardı. Enstitü'de en alt kademedeki kişiler ise siyah başlarına yakın, üzeri yuvarlak olup sadece ön kısmında yüzü gölgeleyen yarım daire şeklinde yüzgelerini gölgeleyen çıkıntıya sahip şapkalar takarlardı. Ve kalitesi değişen dar veya bol paçalı siyah pantolonlar ve siyah klasik ayakkabılar giyerlerdi.