Elis babasını ikna edebilmişti fakat sadece birkaç kişiyle içlerine gizlice girebilirlerdi. Aksi takdirde büyük bir savaş çıkabilirdi.
Her zamanki gibi Elis, Hars, Moldora ve üç şövalye ile yola çıktılar.
Elis ve Hars amca çocuklarıydı. Kraliyetten oldukları için dövüş eğitimi onlar için zorunluydu. Hars aynı zamanda iyi bir şövalyeydi, genelde ordusuyla görevlere giderdi.
Moldora ise doğuştan yetenekliydi, Elis de birkaç hareket öğretmişti.
Sıradan bir Sifrinter diğer ırkların askerlerinden bile avantajlı sayılırdı.
Çünkü daha yaklaşmadan bir kişiyi rahatlıkla büyüsü sayesinde alt edebilirdi. Fakat Hars, Elis ve Moldora savaşmayı seviyordu ancak zor durumlarda büyüye başvuruyorlardı.Ormanda atlarını sürerken Elis,
"Hars, daha önce barış elçileri gönderilmedi mi? Neden bu kadar öfkeliler?" diye sordu.
"Bildiğim kadarıyla gönderilmedi." dedi Hars.
Elis şaşkınlıkla Hars'a dönerek
"Ne yani içimizdeki cadılar halklarını katlediyor bir elçi nasıl gönderilmez, ilişkiler nasıl onarılmaz?" dedi.
Hars
"O zamanlar farklı bir kral baştaydı ve adamı da tanımıyoruz." dedi.
Elis gözlerini devirerek
"Gerçekten sorumsuzmuş şuan bu halde olduğumuza göre." dedi.Kuzeni Elis'i onaylarken
"Barış elçisi işini düşünelim iyi bir fikirmiş.Daha önce hiçbir krallık yapmadı ama buralarda yapılmıyor." dedi.
Elis derin bir iç çekip
"Bence babamla bir konuşsak iyi olur." diyebildi.
Atlarını sürmeye devam ediyorlardı. Hars Moldora'yı kafasıyla işaret ederek
"Seninki bayağı dalgın." dedi.
Elis atını arkadaşından tarafa sürdü.
"Merak etme Moldi, onu kurtaracağız. Hadi biraz keyiflen. Benim bildiğim Pem güçlü kadındır." diyerek onu teselli etmeye çalışıyordu.Moldora endişeli ve karamsar bir ifadeyle
"Peki diğerleri n'olacak. Yıllardır gördüklerini yakıyorlar ya da idam ediyorlar. Anlamıyorum neden hala oradalar. Kralınız onlara barınma ve iş imkanı sağlamalı ki dönebilsinler ama değil mi? diyerek yakındı.
Elis
"Haklısın Moldi ama şimdi bunları düşünme, iyi olacak her şey." diyerek elini tuttu, moralini düzeltmeye çalışıyordu.
"Evet kızım be rahatla artık." dedi Hars.
Moldora en güçlü büyücülerden biriydi ve nadir rastlanan yetenekleri vardı.
Kaşına kadar kakülleri altında masmavi gözlerinde delici bakışları, uzun, koyu kahverengi saçları,güzel bir burnu, biçimli, dolgun dudakları olup zayıf ve orta boylu, bakımsız fakat doğal güzellikte bir kızdı.Her ne kadar işleri büyüsüyle yapsa da bakıma fırsatı olmuyordu. Hayatı zor ve karmakarışıktı. Hayatı bir türlü yolunda gitmiyor bu yüzden de bazen
"Lanetli miyim?" diye düşünmekten kendini alamazdı.
Elis ise sarışın, açık kahverengi gözlü, buğday tenli, her zaman bakımlı, şık ve güzel bir kadındı. Uzun boylu,ince ve seksi bir fiziği vardı. Oldukça cana yakın, konuşkan ve sevecen biriydi. Empati yeteneği yüksek, herkesin iyiliğini ister, elinden geldiğince de uğraşırdı.Babası Kral Lenis ile birbirlerine düşkünlerdi bu yüzden kral, kızının sözünü dinlerdi. Sifrinter Kralı iyi bir adam, yetenekli bir büyücü ve iyi bir liderdi. Krallık onun yönetimiyle daha güçlenmiş, halk bolluk ve refah içinde yaşamaya başlamıştı ve bu Krallıkta neredeyse herkes kralı severdi. Büyü kimi Sifrinter içinde kötülüğe dönüşüp onu cadı yapabilirdi. Kral Lenis gittikçe artan cadılar için sert kurallar getirmiş, ceza verip yargıladığı, hapislerde çürüyen bir sürü cadı vardı.
Bazılarının güçleri bile alınırdı, bazıları ise yine de uslanmazsa son çare yakılırdı. Ancak o zaman tamamen tehdit olmaktan çıkarlardı. Yakılmadan öldürüldüklerinde tekrar diriltilebiliyorlardı. Kötü büyücüler (cadılar) içlerinde ortaya çıkan iblis gücüne de ulaşabildikleri için normalden daha güçlü olurlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI
FantasyNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Henüz günümüzdeki gezegenler oluşmadan çok önce... Kimsenin bilmediği farklı gezegen ve gök cisimlerinin bulunduğu bir zaman... Ve...