🎲🎲 VI. DAĞ EVİ

94 56 54
                                    

Porzın nihayet gözlerini açmıştı. Etrafına bakındı ve bilmediği bir yerdeydi. Kalktı, odanın kapısını açıp çıktığında ev boştu ve kimsecikler yoktu. Burası özenle döşenmiş ahşap bir evdi. Bahçeden çay kaşığı sesleri tıkırtıları işitince oraya yöneldiği. Mervel' in büyücülerle birlikte çay içtiğini gördü. Bu durumdan kaçmanın bir yolunu düşündü ama malesef kaçış yoktu. Onu tek dostunun onlardan yani en korktuğu ırktan olma ihtimali mahvediyordu.

O kadar ki şuan gördüğü havada uçarak gelen çaydanlık ve fincanlar, kekler, kendi kendine dönen kaşıklar ve gördüğü türlü türlü büyülü şeyleri bile umursayamıyordu. Hars birden
"Uyanmış seninki." deyince Mervel yanına gidip
"Porz, dostum." diye sarılıverdi.
Porzın ise soğuk bir şekilde Mervel' den uzaklaşarak şaşkınlıkla etrafına bakındı.

Yemyeşil bağların olduğu rengarenk bir bahçeydi burası. Etarafında ise ıssız ormanlıktan başka birşey göremiyordu.
"Neresi burası ve benim burada ne işim var?" diye sesini biraz yükselterek konuştu.
"Sifrinter topraklarında bir dağ evindeyiz. Seni de buraya arkadaşınla konuş, anlaş diye getirdik. Bak o da perişan." dedi Elis. Porzın ise inatçı bir tavırla
"Umrumda değil ben gidiyorum." diyerek
hızla evden çıktı. Mervel de koşarak peşinden gitti. Ne dese kâr etmiyor, dostu onu dinlemiyordu.

"Porz kimseye bir şey söylemezsin değil mi?" diye bağırdı arkasından.
Porzın
"Nee?" diyerek döndü.
"Elis tüm ordunun hafızasını sildi,olanları bir sen hatırlıyorsun." dedi Mervel.
Porzın
"Keşke benimkini de silseydi." diye bağırarak sitem etti.

Mervel ile göz göze geldiler.
Mervel
"Dostum bak ben aynı Mervel'im. Senin en yakın dostun olan, anılarımız , güldüğümüz, ağladığımız zamanlar,
omuz omuza geçen kardeşliğimiz aynı yerinde hâlâ duruyor." derken kolunu tutuyordu.
Porzın kolunu kurtarıp arkasını dönüp giderken devam ediyordu.
"

Söz vermiştin." diyerek arkasından bağırınca Porzın durdu.

"Beni asla bırakmayacağına..."
"Ne olurda olsun." diyerek Mervel devam ediyordu. Sözlerini bitirdiğinde bir süre öylece kaldılar. Sonra Porzın geri dönüp bahçedeki şirin renkli sandalyeli masaya oturdu.

Mervel gülümsedi ve o da bahçeye giderek karşısındaki yerini aldı. Diğerleri çoktan kalkmıştı. Mervel herşeyi baştan anlattı, ilk ne zaman ve nasıl güçlerinin ortaya çıktığını, nasıl korktuğunu ve asıl dostunu kaybetme korkusundan sakladığını anlatmıştı. Porzın hala inanamıyordu ama biraz yumuşamıştı. Sonuçta Mervel en iyi dostuydu o da kaybetmek istemiyordu. Arkasına yaslandı derin bir nefes aldı olanları sindirmeye çalışıyor gibiydi.

Ağzından zar zor çıktı kelimeler.
"Yalnız kalabilir miyim?"
Mervel,
"Tabii ki ama söz ver gitmek yok." dedi.
"Tamam buradayım işte Merv." dedi Porz sıkıntılı sıkıntılı sırtını ovmaya çalışırken.
Mervel,
"Kürek kemiklerin mi?" diye sordu.
Porz onay maksadıyla başını salladı.
"Evet çok ağrıyor." dedi.
Moldora ve Pem askerler ve Arter ile birlikte Krallıklarına doğru ormanda atları ile ilerliyorlardı.

Arter Pem'i durdurarak gelemeyeceğini söyledi.
"Ama neden? Senin de peşindeler yakalarsa o kral olacak adi seni de idam ettirir." dedi Pem.
Arter
"Pem gördüğüm ilk andan beri aklımdan çıkmıyorsun ama gelemem. Ben buraya âidim." dedi omzundan tutarak.
Pem
"Beni bırakma o halde." diyebildi üzgün üzgün.

"Ayrıca o kral benim babam oluyor." deyince Pem şaşkınlık içinde.
"Nee!" diye bağırıverdi.
"Peki senin itiraf edeceğin bir şey yokmu?" diye ona baktı Arter.
"Şey aslında...Yok,yok birşey. Sadece ben kötü biri değilim Arter bir de seni sevdiğimi unutma olur mu?" diyerek yanağına bir öpücük kondurdu.

NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin