Kan'e 'de toplantı başlamış, herkes aralarındaki Morgollara tuhaf tuhaf bakıyordu.
Porz
"Sevgili krallarım, kraliçelerim, prens ve prenseslerim ve değerli temsilcilerim bugün hepiniz buraya bizzat çağrıldınız. Öncelikle Morgollar bir tehdit değil artık. Gozora öldü, artık yeni kralları bizim tarafımızda olan biri. Adı Dorwan. O yüzden rahat olun onlar yeni kralın güvenip seçtiği ve onu temsilen burada olan kişilerdir." diyerek giriş yaptı.
Elis,
"Bugün burada barış üzere toplandık. Ben Sifrinter Prensesi Elis malûmunuz Nora' nın yok olma tehlikesi karşısında hepinizin onayıyla bir ekip kurduk. Fakat yeterli değil artık savaşların yapılmaması gerek. İkinci adımımız Morgol tehdididini kaldırmak oldu. Şimdiki teklifimiz ise sınırlarımızı tesbit edip belirleyelim ve şuanki haliyle kalsın. Kimse toprak genişletmek için daha fazla kan dökmesin. Yani bir saldırmazlık antlaşması imzalansın." diyerek devam etti.
"Bu ciddi bir mesele ama nasıl olur. Topraklarımızı nasıl genişletiriz?" dedi Hermonya Kraliçesi sert bir ifade takınarak.
"Sevgili Kraliçem her krallık zaten oldukça geniş topraklara sahip. Toprak genişletmek için yapılan savaşlarda büyük tahribatlar olduğu ortada eğer önlenemezse Nora on iki yıl sonra yok olacak." dedi Elis.
"Peki onarma işlemlerini çoğaltsak." dedi başka bir katılımcı.
"Ölen insanlar geri getirilemiyor ama." dedi Porzın.
Tartışma böylece sürüp gitti. Ve sonunda bir karara varıldı. Herkes saldırmazlık antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmaya göre kimse kimseye savaş açmayıp saldırmayacak, herkesin sınırları belirlenip şuanki haliyle kalacaktı. Kimse kimseden rızası dışında toprak alamayacaktı.
Elis,
"Ve ülke ilişkileri de önemli bize kalırsa arayı iyi tutmakta fayda var fakat bu ikinci planda ve isteğinize bağlı. İlk ve zorunlu olan savaşmamak." dedi.
Porz,
"Tabiki antlaşmadan cayanlar için de bir ceza olacak. Antlaşmayı bozan tarafların Kraliyet hazinesinin yarısına el konulacak ve diğerleri arasında eşit olarak paylaştırılacaktır.
Bu konu da tartışmalara neden oldu fakat sonunda mecburen kabul edildi. Tarafların kabul ettiğine dair yazılı beyanları alındı.
Hermonya Kraliçesi imalı imalı "Yeni Morgol Kralı ile de tanışabilecek miyiz?" deyince
Kira hemen sözü devralarak "Bir dahaki toplantıda aramızda olacaktır Kraliçem." dedi.
Kira annesini iyi tanıyordu ve sorun çıkarmaması için onu kontrol etme görevi ekipten ona verilmişti.
"Pekâlâ tatlım." diyebildi Kraliçe.
Saatler sonra toplantı bitmiş ve dağılmaya başlamışlardı.
Kira annesini yolcu ettikten sonra atına binen Morgollara
"Yardım edeyim." diyerek onları Krallıklarına ışınlayıp döndü.
"E bir biz kaldık." dedi arkadaşlarına bakarak.
Porz,
"Az şurada dinleyelim ya yorulduk." dedi oturarak.
Merv,
"Aynen burası bir harika."
dedi kolunu Moldi' nin beline sararak.
Kira
"Ne güzel bir çiftsiniz siz öyle. Yeni mi? Gözümden kaçmış olamaz çünkü." dedi gülümseyerek.
Moldi
"Evet yeni sayılır." dedi.
"Tebrikler sevindim." dedi Kira onlara bakarken gülümseyerek. Elis salıncaklarda oturan Porzın'ın yanına gidip yanındaki salıncağa oturdu.
"Teşekkür ederim orada hayatımı kurtardın." diyerek ona baktı.
Porzın
"Rica ederim kim olsa aynı şeyi yapardı." dedi
Elis
"Haklısın." dedi yorgun argın görünerek.
Merv ve Moldora yanlarına gelip selamlaştılar. Mervel "Aslında Porz' la biz size bir şey söyleyecektik." dedi.
Elis
"Öyle mi ne söyleyeceksiniz?" diye sordu merakla. Merv derin bir nefes alarak
"Aslında bu aralar bana tuhaf şeyler oluyor. Yine oldu, ben aynaya bakarken birden aynada bir görüntü beliriverdi. Bir cadı sığınağını gösteriyordu. Aralarında önce kehanetteki büyücüden sonra da kaçırıp ruhunu emdikleri çocuklardan konuştular." dedi.
Moldora ürpererek
"Ne çocuklar mı?" dedi.
Elis,
"Çocuklara bunu yaptıklarına inanamıyorum ya." dedikten sonra
Porz
"Hayır aynada bu görüntünün belirmesine bir ben mi şaşırıyorum?" diye kızlara bakındı hayretle.
Elis
"Tamam o zaten tuhaf ama..." dedi.
Merv
"Bu bir tür büyü ya da cadı ilüzyonu olabilir mi?" diye sordu kızlara.
Moldora
"Sanmıyorum." dedi düşünerek.
Elis
"Muhtemelen senin bir yeteneğindir. Güçlerini yeni yeni keşfediyorsun." derken
Merv
"Ama bu çok tuhaf. Nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Madem böyle bir güç var krallığınız neden cadıları bulmak için kullanmasın?" dedi anlamaya çalışarak.
Moldi
"Anlaşılan yalnızca sende var. Bakın bu ciddi bir şey o çocukları kurtarmalıyız." dedi endişeyle.
Merv
"Sığınakları sizin ormandaydı. Görsem tanırım." dedi kararlılıkla.
Porz
"Biz de gidip bir bakmayı düşündük böylece gerçek mi yoksa bir cadı oyunu mu göreceğiz." dedi.
Elis derin bir nefes aldı.
"Peki beraber gidelim o halde." diyebildi, endişeliydi.
Merv
"Ama anlamıyorum neden aynamda böyle bir görüntü çıktı. Bildiğim kadarıyla bir büyücü böyle bir şey yapamıyor öyle değil mi?" dedi.
Moldora Elis'e baktı sonra Merv'e dönüp
"Aslında senin yaptıkların genel olarak farklı." diyebildi.
"Nasıl farklı?" diye merakla sordu Merv.
Elis,
"Yani ilk gün o cadıyı alev topuna dönüştürmen, bu ve Dorwan'ı tek başına iyileştirmen gibi." dedi şaşkın bir ifadeyle.
Sonra ekledi
"Bunları ilk yapan büyücü sensin emin ol."
Merv
"Ama neden? Neden ben böyleyim?" dedi. Daha kendisini bile çözemiyordu.
Sonra birden aklını geldi. "Savaşta da Dorwan' ın sırtına kılıç saplandığını gördüm. Gözlerimin önünden o sahne geçti sanki." dedi.
Moldora
"O yüzden beni ona gönderdin." dedi.
Merv derin bir nefes alıp
"Evet." dedi.
"Bunların nedenini bilmiyoruz ama tek bildiğim bunlar kimsede görülmeyen olağanüstü yetenekler." dedi Elis.
Moldi
"Bir de sen daha çaylaksın. Biz doğduğumuzdan beri büyü yapıyoruz ama senin kadar güçlü değil." dedi.
Elis
"Peki şu aynadakini tekrar yapabilir misin?" dedi merakla.
"Neyi? Nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Belki ben yapmamışımdır." dedi Merv.
Moldi
"Merv bunun üzerinde çalışalım olur mu bakalım tekrar olacak mı?" dedi elini tutarak.
Mervel ona bakarken sanki başka bir şey görür gibi oldu. Bir anda öyle kalakaldı ve gözleri parladı.
"İblisler...İblisler geliyor. Kalkın kalkın toparlanın." diye bağırdı. Herkes fırlayıp ayağa kalkmış ormandan yaklaşan sesin geldiği yöne bakıyorlardı."
Ormanın içinden iblis sürüsü yaklaşıyor uçan iblisler önden saldırmaya çalıştı fakat evin etrafındaki kalkanı geçemeyip etrafına kalabalık bir sürü halinde yığıldılar.
Porz kalkanın içerisinden kabalık iblis ordusuna bakarak "Bu böyle olmayacak. Savaşmalıyız." dedi. Aynı zamanda iblisler kalkanı sivri dişleri ve tırnaklarıyla kırmaya çalışıyordu.
Elis "Aynen" diyerek ona baktı. Elini havaya kaldırarak kalkanı kaldırıp fırlatırcasına attı. Etrafındaki iblisler dört bir yana can havliyle savrulurken ekip var güçleriyle savaşmaya başlamıştı.
Evin biraz ilerisinde kenarı uçauz bucaksız bir uçurum olan geniş bir alan vardı. Ev ve ormanlar biraz yüksekte kalıyor
aşağısı ise sisli bir uçurumdu. Porz etkili balta darbeleri ile iblisleri yaralıyordu. Elis, Moldora ve Hars iyileştirme büyüsünden sonra güç kaybetmişlerdi fakat dövüşte iyi oldukları için etkili kılıç darbeleri ile iblisleri indiriyorlardı.
Porz
"Hala geliyorlar." diye bağırdı bir iblisi kesip küle dönüştürürken.
Merv
"Çok fazlalar baş edemeyiz." dedi çaresizce.
Senem felpienini çağırmış ve havadan oklarını fırlatıyor, kanatlı iblislerle boğuşuyordu.
İblisler giderek çoğalıyorlardı. Merv gözleriyle havadakilerin bir bakışta en az ellisini yaktı. Senem yukarıdan attığı beşli okla beş tanesini birden vurdu. Felpieni de aynı zamanda uçan iblisleri sivri gagası ve pençeleriyle parçalıyordu. Onlarla birlikte gelen iki Kelf de felpienleriyle yukarıdan savaşıyordu. Ve İblis Kraliçesi Lili ortaya çıktı. Korkunç kahkası her yerde duyuluyordu. Kırmızı bir pelerin giymiş ve insan bedeni gibi bir bedene sahip olup yüzü güzel fakat korkunç bakışları vardı. Siyah uzun düz saçları ve etrafına siyah ağırlıklı makyaj yaptığı korkunç mavi gözleri vardı.
Elis'in arkasında belirerek her an parçalayabilecek sivri tırnakları ile onu boğazından tuttu.
Porz
"Hayır bırak onu." diye bağırdı korkuyla.
Elis upuzun, sivri ve keskin tırnaklarını boynunda hissediyor ama hiçbir şey yapamıyordu. Lili kulağına üflemesiyle Elis'in boynundan aşağısı felç oluvermiş hareket edemiyordu. Lili onu uçurum kenarına sürüklerken
Hayır onu bırak beni al." diye bağırdı Porz.
Lili
"Pekâlâ gel bakalım." dedi kahkaha atarak.
Porz yaklaşınca Lili ikisini birden alıverdi.
Moldora korkuyla
"Bırak onları." diye haykırıyordu.
Bu şoktan faydalanıp iblisler hepsini yakalayıvermiş, tutuyorlar ve Lili'nin emrini bekliyorlardı.
Uçan iblisler ise birden Senem'in başına toplanmış, boğuşmadan sonra Senem'i tırnakları ile alıvermişlerdi. Kalanları ise felpienin başına üşüşüp onu ağır yaralamışlardı.
Senem iblisin elinden kurtulmaya çalışarak uçuruma doğru düşmekte olan yaralı felpienine bakarak
"Hayır." diye haykıra haykıra ağlıyordu.
Lili her akıl sahibi iblis gibi güçlüydü fakat bir Angal kadar değildi.
"Tek bir hareketinle arkadaşların ölür Angal." diye Porzın'ı zabdetmeye çalışırken birden onu uçuruma fırlattı.
Elis "Hayır. " diye bağırıp ağlıyor, zorlayarak hareket etmeye çalışıyordu.
Mervel, Moldora, Senem, Gımen ve hepsi yıkılmış, artık onları tutan iblislere aldırmayarak diz kapakları üzerinde göz yaşlarına boğulmuşlardı.
Lili
"Demek biricik kardeşim Azona'yı öldürürsünüz ha. Söyleyin hanginiz öldürdü." diye haykırdı.
Sonra devam ederek
"Pekâlâ siz bilirsiniz konuşanana dek bir bir elinizi kolunuzu bağlayıp arkadaşlarınızın önünde uçuruma atarım sizi." diye sinirinden kudurmuş gibi bağırdı. Elis'in felçlikten kurtulmaya başladığını görünce
"Vay genç büyücü güçlüyümüş." dedi onu daha sıkı tutarak. İblislerden birine işaret etti. Yürüyerek insan şeklinde fakat kupkuru, zayıf siyah tenli bir İblis ona ip getirdi. Lili iple Elis'in elini, kolunu ve ayaklarını bağladı. Ve birden onu da uçuruma attı. O düşerken hepsi gözyaşları içinde haykırıyor ve iblislerden kurtulmaya çalışıyor fakat kurtulamıyorlardı. Lili ve iblisleri onlardan çok çok güçlüydü. İblisler bir elleri ile ellerini ayakları ile de ayaklarını tutuyorlar ve bırakmıyorlardı. Aynı zamanda nefesleriyle felç edebildikleri için hiç bir ırkın şansı yoktu. Ne ışınlmak ne de büyü yapmak için hareket edemiyorlardı. İblislerin felç etmesi herhangi bir güç için zihinlerini bile kullandırtmıyor, o derece etkisiz kılıyordu.
Hars evin içinde kalmıştı bahçeye çıktığında olanları gördü.
"Aman tanrım." diyerek
silahlarını alıp bahçeden çıktı. Mesafeye aldırmayarak oradan yaptığı bir su dalgasını andıran dalga hareketiyle herkes yere düştü. Fırsattan istifade Moldora silahını alıp koşarak Lili'ye savurdu. Lili ise kılıç darbesinden zar zor kurtuldu. Diğerleri de iblislerden kurtulup savaşmaya başlamıştı. Lili pis pis gülerek Moldora karşısında onunla savaşıyordu.
Lili ani bir hareketle onu yere savurdu ve üzerine çıktı.
"Aptal büyücü demek benimle baş edebileceğini düşünüyorsun." dedi sinirle suratına yakından bakarak.
Tam o sırada bir ses ve kuvvetli bir rüzgâr duyuldu ve herkes o yöne baktı. Porzın, Elis kucağında uçarak uçurumdan çıkmış ve devasa kanatlarıyla havada duruyordu. Görkemli büyük kahverengi kuş kanatlarına benzer kanatlarını hafifçe çırpıyordu.
Mervel "Porz" dedi sevinçle.
Moldora da bir süre öylece kaldı.
Lili hayretler içerisinde
"Bir melek mi? Bu lanet yaratıklar bitti sanıyordum." dedi.
Moldi kendine gelerek üzerindeki Lili'ye sağlam bir yumruk atıp onu devirdi. Yerdeki bıçağını
alıp saplayacakken Lili duman olup yok oldu. Porz onu tuttuğu sırada Elis'in ellerini çözmüştü. Yavaşça yere iniş yaptı ve Elis' i yere bıraktı. Bu sırada diğerleri kargaşadan faydalanıp kurtulmuş iblislerle savaşıyordu.
Elis şaşkınlıktan donakalmış, Porz'a bakıyordu. Sadece aralarında santimler vardı ve oldukça yakınlaşmışlardı. Porz bu yakınlıkta karşı koyamayarak yavaşça eğilip Elis'i dudaklarından öpüverdi. Porz bu sırada onu belinden tutuyorken Elis ise kollarını boynuna dolamıştı. Porz da savaşın ortasında olduklarını unutmuşçasına onu öpüyordu. Ara sıra onlara doğru giden iblisleri bir Moldora bir Mervel öldürüyordu. Mervel baktı olmuyor,
"Çocuklar bölüyorum ama bize katılsanız mı acaba." dedi savaşırken.
Porz ve Elis alınlarını birbirine yaslamış şekilde güldüler.
Porz
"Sen gayet iyi idare ediyorsun bence." dedi gülerek.
Merv
"Porz muhteşem kanatlarının maharetini gel de bir göster bakalım." dedi.
Porz baltalarını belinden çıkarıp iblislere daldı. Savurduğu balta darbeleriyle iblisleri öldürüyor, ara sıra kanatlanarak darbelerini havadan da yerden de savurmaya devam ediyor, bazen kanatlarını iblislere çarparak onları havaya savururken hem de iki elindeki baltaları ile aynı anda iki iblisin boğazını kesiyordu. Senem felpieninin intikamını alırcasına daha hırslı bir bir iblisleri öldürüyordu.
İblisler bir bir öldükten sonra
Merv derin bir nefes alarak "Bitti galiba." dedi.
Porz
"Öyle görünüyor." diyerek etrafına bakındı.
Moldora ise eğilip Porz'ın kanatlarını inceliyordu.
Lili az ilerde tekrar belirmiş, sinir küpü gibi görünüyordu.
"Şimdilik böyle olsun. Geri gelip hepinizi geberteceğim." diye bağırdı.
Porz'a bakarak az ileride etrafında dolaştı.
"Demek Aragon'un oğlusun." derken
Porz balta darbeleri savurdu fakat Lili duman olup diğer tarafında tekrar belirdi ve sözlerine devam etti.
"Anneni ve babanı öldürdüğüm gibi seni de öldürüp yanlarına yollayacağım." dedi sinsice gülümseyerek.
"Demek onları sen öldürdün." diye bağırdı Porzın. Baltalarını ona savurmaya devam ediyor fakat Lili kaybolup diğer tarafında tekrar belirerek devam ediyordu.
"Evet hem de zevkle. Bu tırnaklarımı önce Milena'nın boğazına geçirdim sonra da Aragon'un. Kanlarının tadı da harikaydı doğrusu." dedi o sinir bozucu kahkalarını atarak.
Porz sinirden deliye dönmüşçesine ona bağırıyordu.
"Seni geberteceğim Lili."
Lili kahkahalar atarak siyah bir duman olup gitti.
Şaşkınlıktan donakalanlar arasında Moldora
"Aragon ve Milena'nın oğlu mu?" dedi hayretle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARI
FantasyNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Henüz günümüzdeki gezegenler oluşmadan çok önce... Kimsenin bilmediği farklı gezegen ve gök cisimlerinin bulunduğu bir zaman... Ve...