🎲🎲XXIII. ÖLÜM MAĞARASI

106 50 18
                                    

Elis ve Moldi, Perili Ormanda Mervel' in aynada gördüğü taşın üçüncü parçasını araken Porz ve Merv ise kedinin yerini söylediği ikinci parçanın peşindelerdi.
Puslu Hermonya dağlarından birinde geniş bir ağaçlık alanda yürürlerken Porz
"Dostum o tüy yumağının burayı kastettiğinden emin misin?" diye sordu etrafına bakarak. Merv
"Eminim dostum. Aynı zamanda zihnimde de gördüm." dedi yürümeye devam ederken.
Bir kartal dala konmuş onları gözetliyordu. Cehennem yarığı kapanırken Malkona Aron'dan ayrılmış o sırada Nora'da Porz ve ekibinin izini sürüyordu. O yüzden Nora'da kısılıp kalmıştı. Porz ve Mervel kedinin söylediği yerde taşın ikinci parçasını ararken Moldora ve Elis de üçüncü parçanın peşindeydi. Mervel üçüncü parça ile ilgili aynada bir görüntü daha açabilmişti.

Merv gözleri parlamış iz sürerken Porz da etrafı kontrol ederek onu takip ediyordu. Karşılarına büyük kedigillerden vahşi bir hayvan çıktı. Merv daha önce görmediği pulları olan hayvana bakarak onu etkilemeyi başardı. Hayvan arkasını dönerek kaçıverdi. Daha sonra arkalarından güçlü bir kükreme duyuldu. Arkalarına döndüklerinde dev bir yaratık onlara bakıyordu. Bu gözleri olmayan siyah derili, bağırdığında baklava dilimi şeklini alan korkunç ağzı içerisinden fırlattığı ıslak, ince ve uzun beş dili vardı. Kafalarının üzerinden kaçmakta olan hayvanı çıkardığı uzun dilleriyle kaparak yutuverdi. İkisi de şaşkınlıktan ayrı taraflara kaçmaya başladılar. Yassı, hafif çıkıntı halinde bir burnu olup arkaya doğru sivri kulakları hareket ediyor, koku ve seslere göre hareket ediyordu. Uzun tırnakları olup ince uzun parmakları ile insan elini andırıyordu. Daha büyük ve kısa parmakli olan arka bacakları üzerinde duruyor, elleri havada kalıyordu. Korkunç çığlıklarıyla bağırıyor, ıslak iğrenç dillerini bir oraya bir buraya savunuyordu.

Merv, Porz'u kaybetmiş bir mağaraya sığınmıştı. Yaratığın hareket halindeki bütün delikleri irileşerek mağara girişinde bekliyordu. Merv, büyüyle ondan kokusunu gizledi. Yaratık bir süre bekledikten sonra arkasını dönüp giderken sırtındaki tek sıra halinde pullar görünüyordu.
Merv,
"Buradaki hayvanlar neden hep pullu?" diye düşündü. Mağarada arkasından gelen hırıltı seslerini duyunca hareketsiz kaldı. Boyu kadar yavru olduğunu anladığı kırmızı gözlü, siyah bir ejderha Mervel'in etrafını kollayarak yanından ağır ağır geçip gitti. Merv korkuyla tuttuğu nefesini bırakarak
"Gizlenme büyüsü işe yaradı." dedi. Çıkarken mağaradaki insan iskrletlerini görüp dehşete düştü ve koşarak çıktı mağaradan. Yürürken Porz uçarak yanına indi.
"Dostum buldum seni." diyerek sarıldı.
Merv,
"Pekâlâ şu 'Ölüm Mağarası' nı bulalım artık." diyerek süpürgesine atlayıp havalandı, dostu da yanından uçarak takip etti onu.
Uzun bir süre havada uçarak aradıktan sonra nihayet Merv ve Porz karşıda devasa, kuru kafa şeklinde siyah bir kaya gördüler. Kuru kafanın açık dişlerle kaplı ağzı ise bir giriş gibi derin ve karanlık görünüyordu.
Porz
"Girişte tuzak olabilir. Bir kontrol eder misin?" diye bakınca Merv parlayan gözlerle baktı.
"Olamaz" deyiverdi dehşetle. Porz,
"Dostum n'oldu?" diye sorunca
"Girişte alev bariyeri var." diyerek yerden kaldırdığı iri bir kayayı girişe yönlendirince aşağıdan sıra halinde fışkıran kızıl alevler çıkarak taşı küle çeviriverdi. Porz ağzı açık kalmış şaşkınlıktan
"Yok artık." deyiverdi. Merv birden
"Porz geliyorlar kenara..." diyerek kayalığın yan tarafına saklandı. Orta yaşlı erkek bir cadı
"N'oluyor burada?" diye bağırarak girişe yaklaştı. Yanındaki uşağı bağırarak
"Bana bak etrafı kontrol et içeri sinek bile girmeyecek." dedi.

Merv büyüyle alev bariyerini etkisiz hale getirip içeri girmeyi başarmıştı. İçeri girdikten sonra anlaşılmaması için bariyeri tekrar etkin kıldı.
Mervel,
"Evet iksirleri içip görünmez olalım." diyerek şişeden bir yudum aldılar.
Görünmez olarak koridorda ilerleyerek geniş bir salona geldiler. Etrafta yüksek kitap dolu raflar vardı. İkisi yan tarafta biri karşıda dönemeçli yuksek merdivenler olup taban oldukça yüksekti. Merdivenler yukarıda içeride salonun etrafını çevreleyen dar balkonlara çıkıyordu. Oldukça otantik,loş fakat güzel bir yerdi. Merv taşın enerjisini hissetmeye çalıştı. Dağılıp salonu aramaya başladılar. Bir odadan cadı çıkıp salona geldi.
"Hasel" diye bağırdı. Hemen orta yaşlarda bir zayıf bir adam yanına geldi.
"Kolyem nerede? Bulamıyorum." dedi. O da
"Efendim kitap ya da tablo içerisine saklamış olabilir misiniz?" diye sordu. Cadı sinirlenerek
"Soruya soruyla cevap verme Hasel. Git ara bul." diye bağırdı.
Bu cadı uzun boylu olup hafif kır saçlı, kirli sakallı, koyu kahverengi gözlü, şekilli orta kalınlıkta dudakları olan kaslı, geniş omuzlu ve fit vücutlu otuzlu yaşların sonunda gösteren yakışıklı, karizmatik olgun bir adamdı. Oldukça ağır başlı ve eğitimli, bilgili birine benziyordu.
Cadı odasına çekilirken uşağı çaresizce etraftaki binlerce kitaba ve tablolara baktı. Gözlerinden mavi lazer ışıkları ile etrafı taramaya başladı. Merv'e doğru lazerler gelirken
"Kahretsin." diyerek hemen orada gördükleri kapıyı açarak uşak görmeden içeri girdiler.

Merv ve Porz girdikleri odada uçan eşyalarla karşılaştılar. Her şey kendiliğinden hareket ederek ortalığı temizliyor, kitaplar raflara kendiliğinden yerleşiyor, toz bezleri kendi kendine toz alıyordu. Merv ve Porz etrafı aramaya başladı. Merv
"Dostum enerjisini hissediyorum." dedi heyecanla. Porz sevinerek
"Harika dostum. Şimdi gözlerini kapa birşey." dedi. Porz temiz yere başına süpürge onun arkasına vurup
"Dikkat etsene." deyiverdi. Porz hayretle
"Sen nasıl konuşuyorsun?" deyiverdi. Süpürge
"Ben sana konuşuyorsun diye şaşırıyor muyum? " dedi. Elini masaya yasladığında yumuşak bir şey hissetti. Baktığında toz bezi elini durtuyordu.
"Elini çekecek misin artık? Burada temizlik yapmaya çalışıyorum." diye bağırdı. Porz hayrete düşmüş aniden elini çekiverdi.
Merv,
"Cadı onlara canlandırma büyüsü yapmış olmalı." dedi.
Porz,
"Haa o zaman normal ya." deyiverdi dalga geçerek. Merv,
"Hey hepimiz bana bakın." diye seslendiğinde tüm temizlik malzemeleri ve eşyalar olduğu yerde kimi havada kimi yerde durarak ona döndüler. Merv devam etti.
"Buralarda mavi renkte büyülü bir taş parçası gören oldu mu?" diye sordu. Yukarıdaki kitap havada süzülüp önlerinde durdu. Hareket ederek konuşmaya başladı.
"Ne yapacaksınız bakalım?" diyerek Porz' ın kanatları etrafında gezindi. Porz,
"Bizi nasıl görebiliyorsunuz? deyince
süpürge
"Bize değil insanlara görünmez oluyorsunuz." dedi.
Merv,
"Bakın biz taşı kötülerden korumaya çalışıyoruz." deyince kitap
"Bu dışarıdaki cadıdan da mı?" dedi. Merv
"Kötü niyetliyse evet." deyince kitap
"Evet kesinlikle kötü niyetli." dedi ardından diğer eşyalarla bir köşede toplanıp fısıldayarak bir şey tartıştılar. Sonra kitap one çıkarak
"Bak büyücü biz insanlardaki iyi niyeti anlarız. Sen iyi bir adamsın. Yanındaki zaten melek, iyi olduğuna şüphemiz yok. Taşı iyi koruyacağına dair söz ver." deyince
Merv
"Söz veriyorum." dedi. Kitap birden masaya inerek önünde açılıverdi. Merv kitaptaki taşın resmine bakarak
"Demek kitabın içerisine saklamış. Zekice, ama onu nasıl alacağım?" deyince kitap
"Bir nesne içerisine saklanan şeyleri çıkarmak için saklanan nesneye dokunarak
"Patrikes Septi" sözlerini söyleyeceksin. Fakat bu her büyücüce işe yaramaz. Yalnızca en güçlüler yapabilir bunu. Bay Saprement bunu yapabiliyorsa ondan korkmanız gerek. Kesinlikle gelmiş geçmiş en güçlü cadı." dedi.
Merv
"Pekâlâ Bay Seprement bu içerideki mi?" dedi. Süpürge,
"Evet o, çok dikatli olun sizi göremese bile yakınından geçmeyin hisseder." dedi.
Merv elini açarak kitaba dokundu ve
"Patrikes Septi" deyince gözleri parlayıverdi. Etraftaki eşyalar onun çevresini sarmış, hayranlıkla izliyorlardı. Onlardan
"Vav" sesleri duyuluyordu. Kitaptaki resim su gibi dalgalı bir geçit gibi olup Merv'in eli resmin içine girdi. Merv elini içeride gezdirip taşı yakalayarak çıkarıverdi. Sanki sudan çıkmışcasına ıslaktı ve sular damlıyordu taştan. Kitap kapanarak
"Tamam çabuk çek şunu üzerini ıslatıyorsun." diye söylendi. Ardından hepsi
"İyi şanslar büyücü. İyi şanslar melek."
diyerek veda ettiler. Merv taşa iksir dökerek onu görünmez yaptı ve ipiyle boynuna asıverdi. Kapıdan gideceklerken
"Hey nereye? Burada gizli bir çıkış var." dedi kitap yeri gösterek. Merv yeri kontrol etti, altı boştu. Tahta döşemeyi kaldırdığında karanlık bir yer vardı. Teşekkür ederek yolu takip ettiler. Karanlık bir mahzen gibiydi burası. İlerleyerek gördükleri ışığa doğru gittiler. Işığa geldiklerinde yaşlar arasından sızdığını gördüler. Merv eliyle kontrol ederken taş bir anda hareket ederek pencere kadar açılıverdi. Merv süpürgesiyle Porz ise kanatlarıyla havalanarak uzaklaştılar.

Dağ evine geldiklerinde Elis ve Moldi onları karşıladı. Merv Moldi'ye Porz ise Elis'e koşmuş sıkıca sarılıyordu. Porz'ın dudaklarından, sarılırken
"Seni seviyorum." kelimeleri döküldü. Elis mutlulukla ona bakarak
"Ne?" diyebildi. Porz
"Duydun işte." deyince Elis,
"Tam duymadım. Bir daha söyle." dedi gülümseyerek. Porz,
"Söyleyemem, benim için oldukça zor zaten. Belki zamanla." deyince Elis
"Ben de seni seviyorum. Hem de çok." diyerek öptü onu. Malkona ise kartal kılığında onları buraya kadar takip etmişti. Konduğu ağaçtan inerek insan görünümlü haline dönüşmeye başladı. Evin tam önünde olduğunu biliyor ama onu görmüyordu.
"Porzın"
"Elis"
"Mervel" diye isimlerini sayarak bağırıyordu. Porz sesi duyup dışarı çıktı. Molka'yı görünce
"N'oldu, ne bağırıyorsun? diyerek yaklaştı. Molka
"Dostum beni içinize almayacak mısın? Hani birlikte savaşıp intikam alacaktık? deyince Porz
"İblisler artık cehennemde hapis. Yani senlik bir durum kalmadı." dedi. Molka
"Cadılar var, müttefik olduklarını sen de biliyorsun. Lütfen benim sizden başka gidecek bir yerim yok." diyerek üzgün üzgün baktı. Porz
"Pekâlâ, gel bakalım. Ama ters bir hareketini görürsem seni kendim öldürürüm." dedi ve arkasını dönerek eve yöneldi.
Molka arkasından o hain bakışları ve sinsi sinsi gülümsemesiyle
"Pişman olmayacaksın." dedi. Ardından Porz ile beraber eve girerek gözden kayboluverdi.

NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİM SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin