OYUNCAK

5.2K 221 245
                                    


Selam, nasılsınız? Bölümleri oylayarak, kitabımızı paylaşarak ve bol bol yorum yaparak bize destek olabilirsiniz. Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar...

GECE'DEN...

"Sen benim odama geç, geleceğim az sonra."

     Poyraz'ın talimatıyla kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak adımlarımı merdivene yönlendirdim ve neredeyse koşarcasına yukarı çıktım.

     Kapıyı açtığımda gerçekten harika bir odayla karşılaştım. Tertemizdi ve çok güzel kokuyordu. Siyah nevresimi yeni serilmiş gibi topluydu ve oda son derece düzenliydi. Titizlikle dekore edilmiş gibiydi. Doğrusu oldukça şaşırmıştım. Büyük bir odaydı ve içinde banyosu vardı. Odanın geniş alanında oldukça ağır görünen bir kum torbası gördüm. Ortasında çift kişilik bir yatak ve yatağın başucunda tekli ve gayet rahat görünen bir koltuk vardı. Yine yatağa paralel büyükçe bir kanepe... Yatağın diğer tarafına kafamı çevirdiğimde gördüklerim karşısında ağzım açık kaldı. Büyük bir tuval ve boyalarla karşılaştım. O yöne doğru yürüdüm ve tuvalin üstündeki kâğıdı kaldırdığımda sayısı hiç de az olmayan çizimlerle karşılaştım. Aman Allah'ım... Bu çizimler harikaydı. İnanamıyordum. Gerçekten onun gibi iğrenç bir adamın böylesine bir resim yeteneği olduğuna inanamıyordum. Kafamı kaldırdığımda yatağın üstünde 'Pink Floyd' posteri gördüm. Bir an içimi ciddi anlamda büyük bir merak kapladı. Poyraz denilen çocukla ilgili büyük bir merak... Onun hayatını öğrenmek istiyordum. Düşüncelerini, zevklerini, neden böyle bir yaşamı tercih ettiğini öğrenmek istiyordum. Onu, resmen merak ediyordum. Kafamı kapıya çevirdim ve kimsenin gelmeyeceğini umarak yatağın kenarındaki çekmeceyi açtım. İlk gözüme çarpan şeyi elime aldım. Bir öğrenci kimliğiydi. Üstünü okumaya ve kendi kendime dışımdan tekrar etmeye başladım: Akın Kaptan... İstanbul Teknik Üniversitesi... Bölümü: Mimarlık...

     Bu ne demek oluyordu? Nasıl yani? Poyraz değil miydi çocuğun adı? Onun fotoğrafı vardı ancak anlam veremiyordum. Kafam çok karışmıştı. Gözlerim boşluğa kitlenmiş kendime gelmeye çalışırken bir anda duyduğum ayak sesleriyle irkildim ve kartı çekmeceye koyup dizimle hızla kapatıp yatağa oturdum. Sakin ol Gece... Kafanı topla... Kafanı topla...

     Kendimi sakinleştirmeye çalışırken kapı açıldı ve içeri Poyraz girdi. Ya da Akın mı demeliydim? Hayır düşünme Gece... Düşünme!

     Poyraz kapıyı sertçe kapattığında yüreğim ağzıma geldi. Elimde olmadan kafamdaki bütün düşünceler bir anda dağıldı. Ve yine kalbimin hızlı atışından, mideme giren kramplardan başka bir şey düşünemiyordum. Bu çocuktan neden bu kadar korkuyordum ki? Ahhh Gece neden olabilir acaba? Bana bakarak hafifçe gülümsedi. Gülümserken bile psikopat biri gibi görünmeyi nasıl başarabiliyordu? Gülümsemesi bile ciddi anlamda tüylerimi diken diken ediyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve Poyraz'a oldukça zoraki bir gülümseme yollayarak ona doğru yürümeye başladım. Aslına bakarsanız ona doğru değil, kapıya doğru yürüyordum ama o kapının önünde duruyordu. Ve ben o kadarcık mesafede içimden, Poyraz'ın kapının önünden çekilmesi ve çıkıp gitmeme izin vermesi için dualar ediyordum. Ama tabii ki öyle olmadı...

     Kapının önüne kadar geldiğimde Poyraz yerinden milim kımıldamadan beni izliyordu. Gidecek bir yerim kalmadığı için ve onun yanından transit geçemeyeceğim için dibinde durdum. Kafam onun göğsüne geliyordu. Kafamı hiç yukarı kaldırmadan öylece bekledim. O da kafasını aşağıya indirmeden bana yukardan bakıyordu. Nefesimi tutmuştum. Evet bunu yapacaktım. Ona burdan gitmek istediğimi söyleyecektim. -sonucu ne olursa olsun-
     Tam ağzımı açacakken onun tok sesiyle sözcükler boğazıma dizildi:

ÇETE SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin