REHİNE

7.7K 328 276
                                    

Çete, motorlarını deniz kenarında bir seyyar köftecinin önünde durdurmuştu. Tabii ki bu fikir Paşa'ya aitti. Aralarında en çok yemeğe düşkün olan oydu.Hepsi motordan indiklerinde yanlarına aldıkları Gökay denen çocuk Derin'in motorunun arkasında olduğu yerde öylece oturmuş bekliyordu. Mert, yanından geçerken elinde tuttuğu kaskı hafifçe Gökay'ın kafasına vurarak alaylı bir ses tonuyla 'davetiye mi bekliyosun lan' demesiyle zavallı çocuk anında motordan indi. Gökay'ın en korktuğu kişiydi Mert. Seko daha psikopat olmasına rağmen nedense Gökay Mert'ten deli gibi korkuyordu.

Derin Mert'in bu davranışına yan yan gülerken o kadar yol olmasına rağmen Mert'in dibine kadar gelerek duvarla onun arasına sıkışarak geçti. Geçerken yan dönmüş ayakucuna yükselmiş iki elini de yukarı kaldırmış ve Mert ile neredeyse dudak dudağa gelmişti. Nefesini Mert'in nefesine vererek ''Pardon Mert'' deyip hiçbir şey olmamış gibi ilerledi. Mert çıldırmıştı. 'Lanet olsun bilerek yapıyor' diye düşündü içinden. Bilerek ya da bilmeyerek... Mert'i çıldırtmayı başarıyordu.

Hepsi masaya oturduklarında Gökay ayakta kalmıştı. Poyraz yan yan önce ayakta dikilen Gökay'a, sonra Derin'e baktı.

-Bu salak neden hâlâ bizimle?

-Evde biraz eğleneceğim kendisiyle.

-Biraz daha tepemizde dikilmeye devam ederse onunla ben eğleneceğim.

-Ben sizin sürtüklerinize böyle mi davranıyorum? İşim bittikten sonra atarım önünüze, ne yapıyorsanız yapın.

Seko Derin'in bu sözlerine kafası önde gülümsedi. Gökay ise doğal olarak soğuk soğuk terlemeye başlamıştı ama gıkı çıkmıyordu. Korkudan sesi soluğu kesilmişti. Her şeyi kabullenmiş gibi gözüküyordu.

Köfte ekmeklerini yiyen çete tekrar motorlarına binerek evin yolunu tuttular. Hepsi aynı evde kalıyordu ancak hepsinin ayrı odaları ve tabii ki ayrı dünyaları vardı. Yorulmuşlardı. Eve girer girmez kendilerini koltuğa attılar. Gökay ne yapacağını bilmeden korkuyla Derin'e bakıyordu ve asla konuşmuyordu. Herkes bir koltuğa oturunca Gökay, Derin'in tepesinde dikilmeye başladı.
Mert sinirle Gökay'a bakıp:

-Pşştt Gökmen miydin neydin lan sen? Git bana bir bardak su getir.

-Gökay efendim, adım Gökay.

Mert sinirle gözlerini kapadı, kendini sakinleştirmeye çalıştı ancak basarılı olamadı. -Her zamanki gibi- Aniden hızla ayağa kalkıp çocuğun üstüne yürümesiyle çocuk aniden geri geri gitmeye başladı ve en sonunda yere düştü. Duvara çarpana kadar durmadı. Korkulu gözlerle tepesine dikilen Mert'e bakıyordu. Derin hiç yadırgamadı bu olayı ve Mert'in yanına gitmek için hiç acele etmedi.

-Geri bas Mert!

-Karışma Derin.

Olayları izleyen Poyraz oturduğu yerden hiç istifini bozmadan "Karışma Derin..." diyerek Mert'i tekrarladı. Seko tek bacağını sallarken ellerini ters bir sekilde dudaklarında gezdiriyor ve olayı izliyordu.
Mert'in gram acıması yoktu. Yerdeki Gökay'ın sağ omzuna ayağıyla bastırdı. Sağ dirseğini, Gökay'ın omzuna koyduğu ayağı nedeniyle bükülen sağ dizine dayadı ve Gökay'ın yüzüne doğru eğilebildiği kadar eğildi. Derin'in tepkisizleşmesi uzun sürmemişti. Aslında bu da fena bir eğlence olmayabilir diye düşünerek sesini çıkarmadı ve Mert'e engel olmadı.

-Siktiğimin adının ne olduğu umrumda mı sence?

-Bana böyle davranamazsınız, ben size hiçbir şey yapmadım.

-Devam et!

-Neye devam edeyim?

-Kendini savunmaya gerizekalı! Hoşuma gitti...

-B-b-ben...

Mert nefesini dışarı vererek kafasını öne düşürdü ve bıkmış bir şekilde "gerizekalı" diye söylenerek çocuğun kafasına bir tane geçirdi.

Paşa, kafasını kanepenin arkasına doğru dayamış tavanı izlerken konuştu: "Yeter bu kadar Mert rahat bırak çocuğu..."

Mert Gökay'ın omzunda olan ayağını çekti ve saniyeler içinde karşısındaki çocuğun ayaklanmasına izin vererek deri ceketinin yakasını düzeltti. O sırada Paşa'nın attığı bakışla bir süre kararsız kalan çocuğa Seko bağırdı:

-Oğlum ne bekliyorsun? Hadi uza.

Çocuk apar topar düşe kalka evden çıkmıştı. Mert biraz uzağında duran Derin'in yanından geçerken dibine kadar girerek yüzüne adi bir gülümseme yerleştirdi ve "Sanırım kendine yeni bir oyuncak bulman gerekecek." dedi göz kırparak. Derin'se Mert'in ardından gözlerini devirmekle yetindi.

Nihayetinde Mert ikişer ikişer basamakları çıkarak odasına gitti. Seko ise ayağa kalkarak olduğu yerde duran Derin'e doğru ilerledi. Gidip ensesinden saçını avuçladı ve kendisine doğru çekerek şakağına bir öpücük kondurdu. İkisi birlikte omuz omuza merdivenlerden çıkarken Poyraz da odasına yöneldi. Paşa ise hiç istifini bozmadan kafasını geriye vermiş bir halde hâlâ tavanı izlemeye devam ediyordu.

☆☆☆

-ERTESİ GECE-

Genç kadın adamın ellerini tutup onu karanlık ve boş sokağa doğru çekti.

-Hadi dans et benimle.

Adam tek eliyle kadının belinden kavrayıp onu kendisine doğru kibarca çekti. Bedenleri bütünleşene kadar durmadı. Burnunu genç kadının yanaklarına sürterek gözlerini kapattı ve 'şarkıyı duyuyor musun? diye mırıldandı. Genç kadın kendinden geçmiş bir şekilde kafasını sallamakla yetindi. Bacakları yerinde durmuyordu. Tahrik olmuştu ve şu an istediği tek şey genç adamı içinde hissetmekti...
Genç adam kadını hafifçe kaldırdı. Ve aşık çift; tamamen adamın kontrolü eşliğinde dans etmeye başladılar.

Derken...

-Ya ben bayılıyorum böyle romantik sahnelere.

Genç kadın ve genç adam yavasça ayrılıp sesin geldiği yöne doğru kafalarını çevirdiler. Seko bir bankın tepesine çıkıp oturmuş çetesi de arkasında duruyordu. Sadece Paşa yoktu. Seko banktan hızlıca yere atladı. Ellerini uzatarak salladı.

"Hayır hayır sakın! Sakın rahatsız olmayın." diyerek hızla geriye döndü ve elindeki birayı çetesine doğru kaldırdı. Çete de biralarını aynı anda havaya kaldırarak bir yudum aldılar.
Genç kadın tedirginlikle genç adama bakıyordu. Adam kadını arkasına aldı ve sertçe konuştu:

-Belli ki kafanız güzel. Polisi çağırmadan defolun gidin burdan.

Hepsi birden kahkaha atmaya başladılar. Seko aniden ciddileşip elindeki bira şişesini Derin'e uzattı ve çifte doğru ilerlemeye başladı. Genç kadın dayanamayıp telefonu eline aldı ve 155'i tuşladı. Bir yandan da tek eliyle adamın kolunu kavramıştı. Derken silah sesiyle adamın kolunun yavaşça elinin altından kaydığını hissedip donakaldı. Yere baktığında sevgilisinin kana bulanmış bedeniyle karşılaşıp çığlık çığlığa yere atladı, önüne düşen saçlarını kulağının arkasına atıp eliyle adamın yüzüne dokundu. Genç adam gözlerini kapatmadan sevgilisinin adı dudaklarından döküldü:

-Gece...

Merhaba güzel insanlar! Tanışalım mı? Buralarda yeniyiz. Destekleyin bizi lütfen. Hikayeyi paylaşıp tavsiye ederseniz, oy kullanırsanız ve yorumlarsanız çok mutlu oluruz. Bölümler sürekli gelecek. Kendinize iyi bakın. Bu arada gidişatı nasıl buluyorsunuz? Ve hikâyemize bir isim önerisi olan var mı?

ÇETE SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin