SADAKATİ DOĞURAN İHANET

3.9K 152 659
                                    

Merhaba sevgili dostlar. Umarız herkes iyidir. Uzun bir aradan sonra yine uzun bir bölümle karşınızdayız.

Bölüme başlamadan önce sol alttaki yıldıza dokunmayı unutmayın lütfen.

Bölüm sonunda sizi bir etkinlik bekliyor olacak. Bütün okurlarımızdan katılım bekliyoruz. Bolca yorum istiyoruz bu bölüme :)

Sizi seviyoruuzzz!

Keyifli okumalar...

***

GECE'DEN

Duyuyorum.

Rüzgarın uğultusunu, yağmurun dövdüğü arnavut kaldırımlarının çıkardığı rahatlatıcı sesi, sararmış yaprakların dallarından kopuşunu, kutuplarda eriyip suya dönüşen buz dağlarının çıtırdısını, doğayla dans eden kuşların kanat çırpışını... Duyuyorum.

Tacize uğrayan bir kadının sessiz çığlığını, yaşlı adamın gözlerine bulaşan pişmanlık hüznünü, reddedilmiş ve terkedilmiş genç bir kızın burkulan kalbinin sesini duyuyorum.

Salgıladığım tükürüğü, aldığım nefesi, kalbimin sesini, damarlarımda akan kanı...

Duyuyorum zamanı. Ve hatta sessizliğin sesini bile duyuyorum.

"Gece Hanım. Beni duyabiliyor musunuz? Lütfen tepki verin."

"..."

"Gece Hanım. Tepki vermezseniz tedaviyi yarım bırakmak zorunda kalacağım."

Hayır.

Her ihtimale karşı gözlerimi açıp da paniklememem için gözkapaklarımı dikeylemesine bantlamışlardı. Ancak ağırlığı sadece gözlerimde hissetmiyordum. Beynimde, ruhumda, kalbimde ve zihnimde... Sanki bir girdap beni içine çekiyordu. Ahh, lanet olsun anksiyetem tutmuştu. Gözlerimi açmak istiyordum ama açamıyordum. Parmaklarımı oynatmak istiyordum ama oynatamıyordum. Sanki bedenim uyuyordu da sadece zihnim uyanıktı. Sesleri algılayabiliyordum, üstümde dikilen insanları zihnimde canlandırabiliyordum, olanları düşünebiliyordum ve acıyı hissedebiliyordum. Hem de her bir hücremde...

Ama tepki veremiyordum.

"Beni duyabiliyor musunuz?"

Evet. Evet sizi duyabiliyorum.

"Gece Hanım son kez soruyorum. Bizi duyabiliyorsanız tepki verin yoksa tedaviyi yarım bırakmak zorunda kalacağım.

Ahh, hayır. Lütfen. Sizi duyuyorum.

"Evet ekip, bırakıyoruz. Tepki vermiyor. Daha fazla devam edemeyiz."

Hayır hayır lütfen sizi duyabiliyorum. Sizi duyduğuma yemin edebilirim. Buna dayanabilirim, lütfen bırakmayın.

Neden tepki veremiyorum? Başka bir boyutta mıyım?

Duyduğum ayak sesleriyle artık odada yalnız olduğumu anladığımda kalbimin sızladığını hissettim. Bırakmışlardı. Beynim uyuşmuştu, her yerim acı bir şekilde sızlıyordu. Midem bulanıyor, başım çatlıyor ve bütün eklemlerim korkunç bir şekilde ağrıyordu. Bütün bunlara karşın hiçbir şey olmuyormuş gibi tepkisiz bir şekilde yatıyordum. Öyle ki, beni dışardan görseniz huzurlu bir uykuya daldığımı sanırsınız. Ama öyle değil. Hiç değil. Zira şu an huzursuzluğun vücut bulmuş haline bürünmüştüm.

Ne kadar süre böyle kaldığımı bilmiyorum ama oldukça uzun süren bu sessizlik işkencesi, odaya birilerinin girmesiyle son buldu.

Sesleri yine duyabiliyordum ama kimse konuşmuyordu sanki. Sadece ayak sesleri ve ortam sesleri geliyordu kulağıma. Sanırım artık konuşmadıklarına emindim. Koluma saplanan iğneye bile tepki vermeyen vücudum buz kesmişti. Ama iğne aracılığıyla kana karışan ilacın vücuduma yaydığı sıcaklık ve rahatlama hissi inanılmazdı. Sadece ağrı hissediyordum fakat onun da birazdan geçeceğini umdum. Evet, tedaviyi yarım bırakmışlardı ve şimdi de kendime gelmem için iğne yapıyorlardı.

ÇETE SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin