TEHLİKELİ SULAR

4.6K 168 869
                                    

Merhaba sevgili dostlarımız, arayı biraz açtık ama uzun bir bölümle karşınızdayız:)

Biliyorsunuz ki bölümler için emek veriyoruz zaman harcıyoruz. O yüzden o güzel parmaklarınızla yorum ve vote yaparsanız bizi çok mutlu edersiniz:)  Biz de yorumlarınızla gaza gelip yb yazmak için heveslenelim:) İyi okumalar herkese ♥️

***


"Sakın işi bozayım deme yoksa bu sefer ben seni arabadan atarım ve öldüğünden emin olmadan oradan ayrılmam."

"..."

"Duydun mu!? Sakin kal Gece."

Seko'ya doğru kafamı hızla salladıktan sonra derin bir nefes aldım ve belimdeki küçük silahı kavrayıp çıkardım. Kullanmama izin vermemişlerdi ama her ihtimale karşı içine bir kurşun yerleştirmişlerdi. Poyraz gözlerini elimde tuttuğum silahtan gözlerime sektirdi ve hafifçe güldü:

"Dikkat et, o bir kurşunu da kendine sıkma."

Mert ve Derin'in kahkahasına karşılık Paşa ve Seko tamamen konsantreydiler. Ben de öyleydim. Yol boyu tek yaptığım şey düşünmekti... Nasıl davranacağımı... Ne yapacağımı... Silahı kullanmak zorunda olacağıma nasıl karar vereceğimi bile... Aşırı gerginlikten midem bulanmıştı. Kendimi zorlayarak soğukkanlı olmaya çalıştım ama üşüyordum. Gerginlikten üşüyordum ve buna bağlı olarak titriyordum. Anladığıma göre sadece mekan belliydi, karşılarına kimlerin çıkacağına dair bir fikirleri yoktu. Ama itiraf edeyim, garip bir şekilde kendimi güvende hissediyordum. Gergindim ama korku duygusu ruhumdan uzaktaydı. Yine de gerginlikten titrememe engel olamıyordum. Büyük bir arabada, ben, Seko ve Mert yan yana oturmuştuk. Karşımızda da Derin, Paşa ve Poyraz oturuyordu. Benim tam karşımda oturan Derin'e baktım. Camdan dışarıyı seyrediyordu ve düşünceli görünüyordu. Bir an ne düşündüğünü merak ettim. Poyraz ve Mert karşılıklı laflıyorlardı. Paşa'ya baktığımda... Ahh, yine o his! Lanet olsun midem bulanmıştı. Yanıyordum ama hava sıcak değildi. Direksiyonu kullanan Hakan'a doğru telaşla bağırdım:

"Pardon camı açabilir misiniz?"

Bir anda herkes susup bana baktığında yerimde sindim ve Seko'nun söylenmesine kulak tıkadım:

"Allah'ım sen sabır ver..."

Araba durduğunda hepimiz mekana geldiğimizi anlayarak arabadan indik. Hakan ise inmemişti, bizi arabada bekleyecekti sanırım. Harabe bir depoya gelmiştik... Hepsi yürüyordu ama bir plan yapmışlar mıydı ki? Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Silahı belimden çıkarmadan Seko'nun yamacına gidip onun yanında yürümeye başladım. Nasıl davranmam gerektiğini inanın bilmiyordum. En iyisi birisini gözüme kestirip ona ayak uydurmaktı ve bunun için de en doğru tercih şüphesiz çetenin lideri Seko'ydu... Derin'in bana attığı sert bakışları görmezden gelemeyerek bir tatsızlık çıkmaması adına bir adım geriledim. Sanırım biraz geride dursam iyi olacaktı...

Deponun kapısının önüne geldiğimizde Mert öne geçti ve tek hamlede kapıyı kırdı. Sakin kal Gece... Bir aptallık yapma. Kimse kimseye bakmıyordu çünkü herkes ne yapması gerektiğini biliyordu ama ben... Sırayla herkeste göz gezdiriyordum ve tepkilerini ölçmeye çalışarak ona göre hareket ediyordum. Dar kapıdan sırayla içeri girdiler... En sona ben ve Seko kalmıştık. Seko kapının üstüne elini dayayarak kafasıyla işaret etti. Sanırım önden benim girmemi istiyordu. Bir an durduktan sonra sesimdeki panik havasına engel olamayarak konuştum:

"Sen gir istersen..."

Seko gözlerini devirerek avucunun içiyle kafama bastırdı ve beni zorla kapıdan geçirdi. Aynı zamanda da söyleniyordu:

ÇETE SAVAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin