"Carly, bekle!"
Luke koşarak peşimden lavaboya girdiğinde bana sesleniyordu. Shawn, beni görünce Teresa'nın ellerini saçlarından uzaklaştırıp ayağa kalktı.
Kötü bir şey yaparken yakalanan bir insanın yüz ifadesi nasıl olur, bilirsiniz. O ifade ile bana bakarken bakışlarımı Teresa'ya çevirdim. Yarım bir şekilde gülüyordu.
"Ah, tatlım! Açıklayabiliriz." dedi, samimiyetten uzak bir şekilde. Daha çok alaycı bir ton vardı.
"Değil mi, Shawn?" deyip elini Shawn'ın koluna götürdü.
"Kapa çeneni Teresa!"
Öfke saçarak savurduğu bu cümleden sonra Teresa elini yavaşça Shawn'ın üzerinden çekti.
"Carly, her şeyi açıklay-"
Konuşmasına izin vermedim. Ona engel olmasam zaten açıklayacaktı ama dinlemek istemiyordum. Gördüklerim bana her şeyi açıkça anlatıyordu.
"Neyi açıklayacaksın? Teresa ile bu iğrenç lavaboda hangi iğrenç eylemi gerçekleştirdiğinizi mi? Yoksa beni sevdiğini söylerken aslında benimle nasıl dalga geçtiğini mi?"
Yanıma yaklaştı ve elimi tutmaya çalıştı.
"Lütfen, sadece dinle."
Ondan uzaklaşmak için bir iki adım gerilediğimde Luke'un bedenine çarptım. Hiçbir şey söylemediği için burada olduğunu bile unutmuştum.
"Gel, buradan çıkıp sakin bir şekilde konuşalım."
Tekrar bana dokunacağı sırada öfkeden ne yapacağımı bilemedim. Aklıma onun bana öğrettiği taktik geldi.
"BENDEN UZAK DUR LANET PUŞT!" diye bağırdım ve bacaklarının arasındaki bölgeye dizimi geçirdim. Acıdan iki büklüm olmuş bir şekilde o bölgeyi tutarken Luke'u itip lavabodan çıktım.
Sınıfa çantamı almak için bir hışım ile girdiğimde Sierra ve sürekli birlikte takıldığı dedikodu kraliçesi Laurel bana bakıyordu. Sanki maskotluk yapıyordum.
"Ben, o aptal gözlerinizi çıkarıp size yedirmeden önce önünüze bakın!" diye bağırdım öfkeli bir şekilde.
Tehdidimden sonra artık odakları ben değildim. Çantamı alıp çıkacağım sırada çantam sıranın kenarına takıldı.
"Yemin ederim eve gittiğimizde seni parçalarına ayırıp üzerine asit dökeceğim." diyerek çantaya da tehditlerimden birini savurdum.
Sınıfa girdiğimden beri kapının önünde sessizce beni izleyen Luke gelip çantayı takıldığı yerden çıkardı. Tek kelime söylese o da öfkemden payını alacaktı. Akıllı çocuktu ki bir şey söylemeden sadece beni takip ediyordu.
Dışarıda yağmur yağıyordu. Aldırmadan okulun bahçesinden dışarı çıktım. Aklıma Shawn ile yağmurda ettiğimiz dans geldiğinde durup gökyüzüne baktım.
"Siz de kahrolun küçük damlalar. Hepinizden nefret ediyorum!" diye haykırdım.
Luke, ceketini şemsiye gibi başımın üzerinde tuttuğunda ona baktım.
"Lanet olsun! Yağmayın, lanet küçük damlalar!" diye bağırdı sinirliymiş gibi rol yaparak.
Kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam ettiğimde öfkeme eşlik ettiği için kızmaktan vazgeçtim.
Kızgınlığım yavaş yavaş azalırken kırgınlığım su yüzüne çıkıyordu. Olduğum yere çöktüm. Ne söylemem, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Beynim donmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Guess What? ~Shawn Mendes
FanfictionBilin bakalım ne oldu? Hamileyim ve bebeğimin babası okulun çapkın ve yakışıklı öğrencisi Shawn Peter Raul Mendes. Bunu sır olarak saklamayı düşünüyordum. Ama bilirsiniz bu hayatta işler her zaman planladığımız gibi gitmez.