~Twenty Five~

6.6K 281 148
                                    

P.S: Bu bölüm ile bu şarkının maalesef artık alakası var.

Kimsenin geleceği yoktu. Eminim yokluğumu fark etseler dahi buraya bakmak akıllarına bile gelmeyecekti. Başkalarının benim yanıma gelmesini beklemek yerine ben onlara gitmeliydim.

Bedenimi kandan dolayı ıslanan zeminde sürüyerek hareket ettirmeye çalıştım. Merdivenin ilk basamağına yaklaştığımda her şey daha kolay olacaktı. Korkuluğa tutunarak ayağa kalkabilirdim.

İlk basamak ile aramızda fazla bir mesafe yoktu. Her hareketimde vücudumdaki tüm kemikler sızlıyordu ve hissettiğim öldürücü acı inlememe sebep oluyordu.

Karanlık olduğu için önümü göremiyordum. Hiçbir şey göremiyordum. Sonunda hedefime ulaştığımda merdivenin yanındaki korkuluktan destek alarak diğer basamağa çıktım. Tüm merdivenleri bu şekilde yavaşça çıkmak uzun bir vaktimi almıştı.

Telefonum kırılmasaydı her şey benim için daha kolay olabilirdi. Merdivenleri çıkmayı bitirince karnımı tuttum. Tutmasam düşeceklermiş gibi hissediyordum. Kapıyı açtım ve duvara dokunarak yavaş da olsa ilerlemeye başladım.

Koridor aydınlıktı. Biri var mı diye etrafıma baktığımda maalesef kimse yoktu ve az önce geçtiğim yerlerde kan damlaları vardı.

Kanamayı durdurmam gerekiyordu fakat nasıl yapacağımı bilmiyordum. Hızlı olup insanların yanına gitmeliydim. Shawn'ın şu an yanımda olması için ise her şeyimi verebilirdim.

Bodrum katından çıkmam için son bir merdiven daha kalmıştı. Uzun görünen bu merdivenleri de çıkmam gerekiyordu. Sonrasında bu eziyet bitecekti.

Ben güçlüydüm. Bebeklerim de güçlüydü. Başaracaktık. Her zorluğu atlatıp sonuna gelmişken bu engeli aşamamamız çok aptalca olurdu.

Derin bir nefes aldım. Keşke almasaydım. Çünkü nefes aldıkça göğüs kafesim parçalanıyormuş gibi hissediyordum.

İlk basamak. Carry ve Karen, doğum günlerinizde size kocaman bir prenses pastası yaptıracağım.

İkinci basamak. Peter ve Luke, babanız gibi çapkın olmamanız için elimden gelen her şeyi yapacağım.

Üçüncü basamak. Her sorunlarınızı dinleyip size yol gösteren bir anne olacağım. Sizi dünyaya getirdiğim için ne kadar şanslı olduğumu her gün size hissettireceğim.
...
Sekizinci ve son basamak. Sizi asla annesiz bırakmayacağım.

Merdivenler bittiğinde içimden Tanrı'ya şükürler ediyordum. Tekrar duvardan destek aldım. Herkes tam karşımdaki büyük salondaydı. Buraya kadar geldiysem oraya da ulaşabilirdim.

Kapının yanındaki büyük aynada kendi yansımamı gördüğümde midem bulandı. Üzerimdeki beyaz elbise artık beyaz değildi. Kan görmeyi sevmeyen ben, şu an kanlara bulanmış bir elbisenin içindeydim.

Salona yaklaşmıştım. Neredeyse birkaç adım sonra içerideydim. Etraf karanlıklaşıyordu. Müziğin sesi ise eskisi kadar çok gelmiyordu. Müzikten çok uğultu duyuyordum.

Kapıdan içeriye adımımı attım. Herkes anlamsızca dans ediyor gibi geliyordu çünkü müziği duyamıyordum. Muhtemelen çoğu kişi sarhoştu.

Shawn'ı gördüm. Herkesin içinde yalnızca o parıldıyordu. Bana baktı ve gülümseyerek el salladı. Ona doğru attığım her adımda yüzündeki gülümseme siliniyordu. Yerinden kalktı. Suratındaki bu ciddi ifadeden hiçbir zaman hoşlanmamıştım.

•Guess What? ~Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin