Zilan Mehmet'in böyle bir şeyi söyleyeceğini hiç aklının ucundan bile geçirmemişti. O an göz göze geldiklerinde zaman durmuştu sanki Zilan için. Kalbinin bu denli atmasını anlam veremiyordu, Mehmet ise bu işin buraya nasıl geldiğini anlamamıştı, zamanla yarışıp Zilana çıkma teklifini hemen etmişti.Gözlerini Zilandan çekip yavaşça bırakarak,
"Bir şey söylemeyecek misin?" Zilan o kadar çok şaşırmıştı ki ne diyeceğini bilemiyordu. Mehmet tekrarladı sözlerini bir kez daha,
"Zilan evet mi hayır mı?" Zilan saçlarını kulağının arkasına atarak,
"Şey bilmiyorum sencede erken değil mi?"
Mehmet ilk defa zorlanmıştı bir kız karşısında, bu konularda uzmandı halbuki, sabrı tükeniyordu şimdi bütün marifetlerini gösterme zamanıydı
" Çıkarken de tanıyabiliriz bir birimizi dimi?"
"Mehmet çok erken değil mi? daha tanışalı kaç gün oldu ki , üstelik daha bir gün önce birbirimizle kavga ediyorduk. Sen farkında değildin ama senin yüzünden bileğim sıkıştı tıraktöre"
Mehmet hiç düşünmeden yere diz çöküp Zilanın bileğine dokunarak,
"Bunu ben mi yaptım şimdi?"
Mehmet'in bileğine dokunmasıyla Zilan iki adım geriye gitmişti refleksle, utanmıştı o sırada. Mehmet kafasını kaldırarak,
" Öpsem geçer mi?" onun bu tavırları Zilanı utandırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Ama Mehmet'in Zilanın önünde diz çökmesi çok hoşuna gitmişti, devam etti konuşmasına.
"Zilan bak ben bu güne kadar hep rahat yaşadım yani maddi anlamda,
hiç bir şeyde mahrum olmadım bugüne kadar ne yalan söyleyeyim. Ama bir yanım eksikti hep, bir yanım yarım""Ben sevgi nedir bilmiyorum Zilan, evet ailem var ama ben o kalabalığın içinde yanlızım, bu yüzden bende bir ailem olsun istiyorum içinde sevgi ve şevkat olan bir aile. Sen benim ailem olur musun? "
Mehmet daha bu söylediklerinin kendi bile farkında değilken, neden bu kadar içten konuşmuştu ki onunla bir idda yüzünden, üstelik sanki aklı değilde kalbi söylüyordu bunları. Zilan Mehmet'in bu sözlerinden o kadar çok etkilenmişti ki neredeyse ağlayacaktı, hiç tereddüt etmeden ilk defa aklını değilde kalbini dinledi. "Evet" çıktı ağızından Zilanın istemeden de olsa.
"Evet kabul ediyorum " işte bu! işte bu kelime Mehmet'in duymak istediği kelime sonunda çıkmıştı Zilanın ağzından, ama nedense Mehmet bu sözden hiç memmun değildi neden kalbi suçluyordu onu neden aklı sorguluyordu onu, ikisinide kulak ardı ederek gülümsedi Zilana,
"Teşekkür ederim beni kabul ettin için."
Zilanın elini tutup,
" Bu eli hiç bırakmayacağım" dedi. Bu dediğine kendisi de inanıyor muydu acaba? Zilan bir rüyadaydı sanki düne kadar biri böyle şeyler yaşayacaksın dese hayatta inanmazdı. Kendide inanamıyordu ki zaten, bu kadar teslim olmamalıydı Mehme'te ama artık çok geçti.
"Artık gitmem lazım Mehmet bizimkiler merak eder"dedi hafif bir gülümsemeyle.
"Tamam seni zor durumda bırakmayacağım gidebilirsin, ama hediyeni almadan gitme!"cebindeki kutuyu Zilana uzatarak,
"İlk hediyem bu sana, ömrün boyunca bunu sakla olur mu?"Zilan elindeki kutuyu yavaşça açtı bir kar küresiydi bu.
"Yaa! bu çok güzel"
"Bildiğim kadarıyla Adanada fazla kar yağmaz, hatta nadir yağar bu yüzden bu kar küresini her salladığında beni hatırla olur mu?"
"Tabiki saklıyacağım, baş ucumda olacak bu, hemde"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hafıza Çiçeği ( DÜZENLENİYOR)
Short Story"Mehmet içinde bulunduğu binlerce maske arasında hayatını yaşıyordu.On beş yaşında ayrıldığı memleketinden yirmi üç yaşında geri dönmüştü. Aşkı eğlence parkı zannederken, Zilanı gördüğü an çiçekler açmıştı en karanlık sokaklarında" *...