"Ve aşk. Herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamamaktı"Zilan Fatma'nın dediklerini hala idrak edememişti. Kekeleyerek,
"Nereye gidiyor?"
" Fatma bir kez daha tekrar ederek, İstanbul'a gidiyor Zilan!"
ellerini saçlarının arasına geçirerek,
" Ben böyle olsun istemedim abla!"Zilan kendi kendine bir şeyler söylerken Fatma ne olduğunu hala anlamamıştı.
Fatma Zilanın önüne diz çökerek,
"ne geçti aranızda bilmiyorum ama mehmet bu sefer geri dönmeyecek gibi konuştu babamla, Zilan lütfen engel ol ona!"
gözyaşlarını silip bir hızla odadan çıkacakken Mehmetle göz göze geldiler oan, ikisininde gözleri buğulanmıştı şimdi,
Fatma Mehmet'in de geldiğini görünce odayı terk etti usulca, Zilan sessizce kapıdan uzaklaşıp pencereye doğru ilerledi. Mehmet ise hiç bir şey söylemeden gardorabın üstündeki bavulu indirip elbiselerini bavula yerleştiriyordu.
Zilanın sözlerini her aklına getirdiğinde, elindeki askılıkları kırarcasına bavuluna attı. Zilan ise bu duruma sıçrayarak tepki göstermişti. Arkasını dönüp Mehmete bir adım
atacakken, Mehmet bavulunun fermuarını çekip pencerenin yanında olan konsola adım attı,
Odada eşya sesleri dışında kimseden çıt çıkmıyordu, konsoldan aldığı pasaportunuda sırt çantasına koydu sessizce. Mehmet gitmek için son hazırlıkları yaparken Zilan ise çaresizce onu izliyordu. konuşmak için çabalarken bu sefer de Mehmet görmüyor du onu.
Derin bir nefes aldıktan sonra Mehmete dönerek, "biraz konuşabilir miyiz?" dedi.
Mehmet eliyle dur yaparak,
"bir dakika, bu sefer konuşma sırası bende" dedi
Gözlerini bir saniyede olsa kapatıp, açtıktan sonra,
"İstanbul'a gidiyorum ben, orada klinik açmaya karar verdim, zaten buraya da en başından beri bunun için gelmiştim ya" Mehmet sözlerini tamamlamakta zorlanırken, Zilan ise onun gözlerinin içine bakıyordu bir sonraki cümlesi ne olacak diye,
"Özür dilerim Zilan! Seni bu evliliğe mecbur bıraktığım için, haklısın bu evliliği sen istemedin ben zorladım seni, tek kişilikte olmuyor muş bunu anladım. Ama ne bileyim belki mutlu oluruz sanmıştım bu evde. Gözlerini etrafta gezdirerek, bu odada"
Parmağındaki yüzüğü çıkarıp Zilanın avucuna bırakarak.
" seni azat ediyorum"
Hiç uzatmadan İstanbul'dan döndüğümde de ilk celsede boşanırız, seninde dediğin gibi bu işkenceden kurtulursun artık!" Dedi.
Zilan avucuna tırnaklarını geçirip bütün gücüyle sıkarken, istemsizce akan gözyaşlarını serbest bırakmıştı bu sefer, Mehmetse arkasına dahi bakmadan hızlı adımlarla merdivenlerden inip avluya çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hafıza Çiçeği ( DÜZENLENİYOR)
Short Story"Mehmet içinde bulunduğu binlerce maske arasında hayatını yaşıyordu.On beş yaşında ayrıldığı memleketinden yirmi üç yaşında geri dönmüştü. Aşkı eğlence parkı zannederken, Zilanı gördüğü an çiçekler açmıştı en karanlık sokaklarında" *...