••
Derik Fein- Thrills 🎼
Selamlarrrrrrrr! Yeni bir bölümle geldim, bu aralar yazma konusunda isteğim arttı. Hadi bakalım, dua edin de eksilmesin bu...
Lütfen benden yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin. Kaç kişinin takip ettiğini ancak beğeni ve yorumlardan anlayabiliyorum :(
Müziği de açtıysak eğer sizi bölüme sevk edeyim. İyi okumalar!
Hayatımın hangi noktasında olduğumu pek kestiremediğim bir dönemdeydim. Daha doğrusu ne yapmam gerektiğini bilmediğim bir dönem. Her lise son sınıf öğrencisin yaşadığı gel gitleri yaşıyordum ben de. Sene başında hedefler koyup emin adımlarla yürüyen arkadaşlarımın yanında adeta rüzgarda uçan bir yaprak gibiydim.
Hedefim hiçbir zaman şu mesleğe sahip olayım gibisinden şeyler değildi. Tek bir hedefim vardı, o da İstanbul'da okumaktı. Pek ala şehir dışı istiyordum. Bunun sebepleri çok basitti. Hamza'dan uzak durmak ve İstanbul gibi güzel bir şehri yaşamaktı.
Bu sebeple kendime bir meslek değil de şehri hedef olarak belirlemiştim. Ne kadar doğru veya yanlış olduğu tartışılırdı fakat kurabildiğim en net hayal buydu. Kendimi İstanbul'da yaşarken hayal etmek.
Ailem söz konusu olduğunda koruyucu bir ailede büyüdüm diyebilirdim ama bu koruyuculuk boğuculuktan uzaktı. Kısıtlamak bizim çekirdek ailemizde büyümeyen bir kelimeydi. Hatırlardım, ablam lisede okuduğu zamanlarda babamla erkek arkadaşlarını tanıştırırdı. Pek çok aileye garip gelen bu durum bizim ailede güveni sağlamlaştıran önemli taşlardandı.
Annemle babamın tek kuralı vardı: arkadaşlarını bizimle tanıştıracaksınız. Bize bu güveni ve rahatlığı vermeleri hayatımızı o kadar çok kolaylaştırmıştı ki. Köşe bucak ailesinden saklanan kaçan çocuklardan olmamıştık. Arkadaşlarıma bu durumu anlattığımda şaşırıyorlardı ve bu o kadar doğaldı ki...
Akşama doğru marketten döndüğümde elim yüreğimde aklım ise yan apartmanda kalmıştı. Bileğime tonlarca ağırlık yapan ekmeği mutfak tezgahına bıraktığımda ağırlık hala azalmamıştı. Beni yere çeken bir yük daha vardı işin açıkçası. Her zaman zihnimin karanlık tarafına attığım o his ağırlaşmıştı. Yoksa...
Derin bir nefes aldım. Sadece derin bir nefes. Karanlık yerden çıkan o düşünce herkese olduğu gibi bana da delicesine ümit vermişti. Dediğim gibi ben aptal bir kız değildim veya her sözü üzerime alan bir kız değildim. Şüphe demişti dışarıda, şüpheye düşürme beni demişti. Bir şeyden kaçar gibi demişti bunu.
Gerçekliğin yüreğime ağır gelmesiyle kendimi odama sokmuş ve akşam yemeğini ablamı zorla ikna ederek yememiştim. Ertesi gün olan sınavımı boşvermiştim, tek odağım Hamza'nın bana dışarıda sarf ettiği sözlerdi.
O anı kafamda tekrar canlandırdım. Şüpheye düşürme beni, Ahu.
Sesinin o kadar boğuk çıkabileceğini düşünmemiştim hiç. Sanki yabancı birisine konuşur gibi bir tonda söylemişti. Kırıcılıktan uzak fakat sertti o an. Yastığa gömdüğüm başımı cama doğru çevirdikten sonra yıldızların net görüldüğü gök yüzünü izledim.
''Allahım,'' dedim var yok arası bir sesle. ''Gerçekten mümkün olabilir mi?''
***
Nisanın sonuna doğru gelen zaman adeta beni de içinde yuvarlayıp tuhaf bir hale dönüştürmüştü. Bugün okuldaki son sınavımı olacaktım. Her ne kadar resmi bir şekilde okulum bitmemiş olsa da artık okula gitmeme gerek yoktu. Son sınıf olmanın en güzel meyvesi buydu herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHY
Romanceona hayran olduğum zaman sadece 9 yaşındaydım, onu unutmaya çalıştığımda ise 17 yaşında. kalbimi göğüs kafesimden koparırcasına çıkardığında ise yaşım yoktu. yaşım sıfırdı. yaşı sıfırdı. - yaş farkı içerir.