canımm okuyucular hadi gelin bu bölümde beğeni rekoru kıralım hehsbshabajbsnsbs
lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın... 🥺🥺 lütfen 1 tanecik de olsa şu yıldızıca dokunun... 🥺🥺🥺
kendimi youtuber gibi hissettim ahahshdhdhdj
sevdiğiniz bir müziği açın, iyi okumalar dilerim. 🎶 🌟
🖤
İstanbul bugün Ekim ayının soğukluğuna uyum sağlamıştı. Deniz hırçın, bulutlar kapkara ve insanlar yoğundu.
Ben ise evden çıkmış, okul telaşına kapılmıştım. Okula alışmak beklediğimden de hızlı gelişmişti. Küçüklüğümden ayrı bir yerde filizlenmek nedir, onu yaşıyordum. Kendimi geride tutacak kişilerden uzaktım, kalıplardan da uzaktım.
Bade ile görüntülü konuştuktan sonra benim için her şey hızlı ilerlemişti. Hamza'nın hiç şaşırmadığım tavrı o anda da devam etmiş ve anlık da olsa afallamıştım.
28 yaşındaki adamın böyle davranması hiç normal değildi. Aramıza sınır hattı çizen fakat ondan sonra deniz kabuğunu soran birisiydi.
Ona inatla da Sarıyer'de deniz kenarındaki seyyar satıcıdan gördüğüm deniz kabuğunu satın almış, komodinimin üstüne koymuştum.
Kendime her zaman başka dünyanın olduğunu hatırlatmak içindi bu.
Bursa'da dört bir yanım Hamza ile çevrili iken İstanbul'da sadece telefon ile bağlantı kurabiliyordum.
Üniversiteye adapte olmamı işte kolaylaştıran buydu. İyi ki İstanbul'a gelmiştim. Her ne kadar Hamza bana İstanbul senlik bir yer değil dese de...
Aslında haklıydı, İstanbul gerçekten benlik değildi. Sakinlik aşkıyla yaşayan ben gürültünün merkezine konumlanmıştım. Yeşilliğe muhtaç, yeşil göz değil yanlış anlaşılmasın, bir insandım.
İstanbul'da bu istediklerim eksinin de eksisiydi. Yeşillik için şehir dışına çıkmak gerekiyordu resmen, halbuki Bursa'da camdan dışarı bakmam yeterliydi.
Sahilden giden otobüse bindiğimde bir kez daha şükrettim. Ama bir kez daha üzüldüm, annemin bugünleri görmesini isterdim. Kendi ayaklarımın üzerinde durduğumu görseydi dünyanın en mutlu insanı o olurdu büyük ihtimalle.
Otobüs her beş dakikada bir farklı durakta dururken sıkılmaya başlamıştım. İşte İstanbul'un bir diğer eksisi daha!
Sol tarafımdaki Boğaz'dan geçen gemileri takip ederken bir yandan da müzik dinliyordum. Dans kulübünde geçen hafta çalan şarkıydı. Birkaç kere hareketli müzikle dans etmiştik, işin açıkçası çok keyifliydi.
Dans etmek beklediğimden daha da iyi gelmişti. Telefonları uzağa bırakıyor, müzik eşliğinde ayrı bir dünyaya açılıyor gibiydim.
Evden çıkarken de Peri'yle hızlıca vedalaşmam gerekmişti. Erken yatmayı hayatına entegre edememiş olan Ahu olarak derse çok az zaman kala kalkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHY
Roman d'amourona hayran olduğum zaman sadece 9 yaşındaydım, onu unutmaya çalıştığımda ise 17 yaşında. kalbimi göğüs kafesimden koparırcasına çıkardığında ise yaşım yoktu. yaşım sıfırdı. yaşı sıfırdı. - yaş farkı içerir.