i k i "şüphe"

17.8K 487 92
                                    


Son Feci Bisiklet- Torna 🎼

Selamlar efendim... Uzun zaman sonra tekrardan ben... Umarım bu bölümü beğenirsiniz, sizi tutmadan bölümümüzü sunayım hahahhah Yorum ve beğenilerinizi eksik etmezseniz acayip mutlu olurum. Anlayayım ki bölüm beğenilmiş mi güzel gidiyor mu? Bunları bana lüüüüüütfen bildirin! :*🖤

Bu şarkıyı bu hikayeye adamak istiyorum... İyi ki okumalar ve dinlemeler. 🖤🍭

 Küçüklüğümden beri bir alışkanlığım vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Küçüklüğümden beri bir alışkanlığım vardı. Uyandığım zaman penceremin önüne geçer, karşımdaki Uludağ'ın heybetine bakardım. Uludağ'ın en tepesinden hiç eksilmeyen o karın beyazlığı beni her daim rahatlıyordu. Hele ki kış mevsimine girdikten sonra içim tarif edilemez bir huzurla doluyordu. Kışı normalde seymeyen bir insandım ama Uludağ benim istisnamdı. En büyük istisnam.
 
Belki de Uludağ'ı bu kadar huzur dolu bulmamın tek bir sebebi vardı. Muhakkak ki oydu. Bu alışkanlığımı da o İtalya'ya okumak için gittiğinde kazandığımı hatırlıyorum.

İtalya'ya ilk gittiği gün ruhumda olan eksikliği fark etmem benim için travmaydı. O zamanlar Hamza'yı gerçekten bir abi görüyordum, sebebi de belliydi. Beni koruyup kollayan birisiydi. Büyük cüssesiyle yanımda durur, sokakta bana sataşanlara güzelce haklardı. Mustafa abim hayatımda ne kadar olsa da aramızda bir kopukluk vardı hep. Beni her daim küçük görmüş ve azarlamıştı. Zaten askerlik sebebiyle Bursa'dan gittikten sonra ziyaretler dışında uğramazdı. Annemi kaybettikten sonra ise adeta yok olmuştu.

Gözlerimin önünde yapılan tanıştırma çabasının üzerinden iki gün geçmişti. O anı kafamda tekrar tekrar oynatmıştım, yalan söyleyemeceğim. Tabi her defasında acıtmıştı ama alışmıştım sonuçta bunlara.

Hamza'ya her zaman birisi ayarlanmaya çalışılacaktı ve ben o kişi olmayacaktım. Bunun elbette belirli sebepleri vardı. Hem de çok önemli sebepleri.

Birincisi, en yakın çocukluk arkadaşının küçük kardeşiydim. Erkeklik gururu dedikleri şey belki bunun önüne geçerdi, burasını bilemiyordum. İkincisi, ondan çokça küçük olmam. Çokça.

Aramızdaki yaşı asla kafaya takmayan biriydim. İlk başta ona karşı beslediğim duygu hayranlıktı, sonuçta daha 9 veya 10 yaşlarındaydım. İlkokul öğretmenine karşı beslediğin his gibiydi. Çünkü o yaşlarımda bana adeta öğretmen, abi gibi olmuştu. İşler ben 17 yaşına girdikten sonra değişmişti. Onun yanında gördüğüm kız arkadaşları -duygusal anlamda olmasa dahi- yüreğime hançer sapladıktan sonra her şey değişmişti.

Ne diyorduk? Yaş farkımız en büyük engellerden biriydi. Bunu aramızdaki bariyerden anlayabiliyordum. Bir keresinde ona seslenirken sadece Hamza diye seslenmiştim.

Bana bakmamıştı. Ona Hamza diye sesleneceğimi düşünmemişti. İsminin yanına abi etiketini yapıştırdığımda dikkatini bana verebiliyordu sadece.

NEHYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin