o n a l t ı ''zorba''

8.7K 308 49
                                    

herkese...selamlar...

biraz bölüm gecikmesi yaşadık ama geç olsun güç olmasın shshqhaja

sadece bir proje teslimim kaldı fakat bölüm yazmaya devam ediyoruuuuuuuuz. :))

lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur muuuuuuuuu?

bölüm sonunda da görüşelim, hepinizi öpüyor ve bölümle baş başa bırakıyorum.

benim için önemli bir bölüm oldu.

winter aid- the wisp sings 🎶

on altı, zorba
🖤

Adımlarım sert fakat bir o kadar da yavaştı. İstanbul'un ışıklı karanlığında bir elim yumruk olmuş bir şekilde sıkıca kapalıyken, diğer elim ise kalbime ağır gelen o kişinin eliyle hapsolmuştu.

İlk hissettiğim şey bir miktar şaşkınlıktı, ondan sonra kalp çarpıntısı ama daha sonra ise büyük bir kızgınlık.

Kırgınlık da diyebilirim.

Hiç bir zaman bir erkeğin peşinde koştuğu bir kız değildim. Elimi tutan yahut bana bir adım yaklaşan erkek hiç olmamıştı. Romantik anlamda tek yaptığım şey Hamza'yı uzaktan izlemek ve bir gün yaşayabileceğimizi umut ettiğim hayallere dalmaktı.

Hayalim olan adamın elimi sıkıca tutmasını nasıl karşılayacağımı bilmiyordum. Uzaktan izleyen birisi olsaydım tepinmekten, çığlık atmaktan harap olabilirdim. Ama elinin sıcaklığını hisseden vücudum sadece donakalmıştı. Zaten ondan sonrası da elimi tutarak kulübün içerisine beni sokması olmuştu.

Ona bir tarafı kırık bir tarafı hasretle bakan kalbim ne yapacağını şaşırdı, bunu fark etmemek zor değildi.

Yüksek müziğin altında, bir elim onun sıcak elinin içindeyken tek yaptığım etrafa aval aval bakmaktı. Buraya neden gelmiştik? Nereye gidiyorduk? Saat kaçtı?

Derin bir nefes aldığımda, oksijenin beynime gitmesiyle kendime geldim. Oksijen demeye de bin şahit isterdi, kokuşmuş insan nefesleriydi.

''Yakut seni aradı mı tekrardan? Telefonu ondan alalım ilk önce.'' Hamza'nın önümde ilerlemesi benim için nimetti. Yüzümün şeklini görmesini istemezdim. Eh, bir anda patlayan ışıklarla suratımın hali pek de iç açıcı olmazdı da.

Cebimden telefonumu çıkardığımda ekranda hiç bildirim yoktu. Tek elimle telefondan Peri'nin numarasına dokunarak aradım. Hamza dans eden insanların arasında girmeden bizi bir köşeye çektiğinde telefon hala çalıyordu.

''Sanırım müzikten dolayı duymuyor.'' Yüksek müzikten dolayı Hamza sesimi duymadı, başını hafifçe bana eğdiğinde tekrar ettim. ''Müziğin sesi çok, duymuyor olabilir!''

Hamza yeşil gözlerini hafifçe kısıp başını salladı. Elimi tutan parmaklarını daha da sıktığını anladığımda elimi kurtarmaya çalıştım.

Fakat elimi daha da sıkıca tuttu.

Başımı kaldırıp ona baktığımda kalabalığın içine gözlerini daldırmıştı. İnsanların kahkaha sesleri fon sesi olurken, ben ise ışıklarla aydınlanan yüzüne baktım. ''Hamza abi.'' dedim ikaz dolu sesle. Abi demek cümle sonuna koyulan nokta gibi geliyordu artık bana. Benim için anlam etmeyen fakat benim dışımda olan herkesin en büyük derdi olan bir kelimeydi.

NEHYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin