Merhabalar, bir ŞebSelci olarak yazmayı da çok sevdiğim için bir hikayeye başladım. Karakterlerimiz aynı olsa da dizideki kurgudan daha farklı olacak. Kızlarımızın Kaçak Gelinlik bir durumu yok, İzmir'de tanışıyorlar ve erkeklerimizle de İstanbul'da yolları kesişecek. Tüm karakterler bulunacak ama ağırlıklı olarak ŞebSel hikayesidir, bilginize. Umarım beğenirsiniz, beğenilerinizle yorumlarınızla bölümleri geciktirmeden paylaşabilirim umarım. İyi okumalar.
--
Şebnem, bavullarını odasına bıraktıktan sonra merdivenleri neşeyle indi. “Kainaaaat! Almillaaa!” diye tüm gücüyle bağırdı. “Aaa yavaşlıkta everestsiniz şuan! Bırakın eşyalarınızı da, aşağı inin.”
Kainat’la Almilla merdivenleri indi, Almilla tüm enerjisiyle sordu. “N’oldu Şebnem?”
“Ya İzmir’den geldik, gezseydik ya biraz. Hem sizi tanıştıracağım biri daha var. Seniha Sultan’dan sonra, Müfit abim! Hadi hadi hız biraz.”
Kainat gülerek “Tamam gidelim hadi.” dedi. Şebnem de onlara gülerek baktı. Henüz yeni tanışmış sayılırlardı, İzmir’de tesadüfen karşılaşmışlardı ama onlarla hayatı boyunca ayrılmayacağına emindi ve onlar olduğu için çok şanslı hissediyordu. “Canlarım benim yaa!” dedi yüzündeki bilindik gülümsemeyle, kızları iki yanına alarak.
Müfit abinin kafesine kadar yürüyerek geldiler. Kafeden girer girmez Şebnem sipariş alıyor olmasına aldırmadan, çığlığı bastı. “Ayy! Abilerin en yakışıklısı, nasıl özledim, nasıl!” Müfit de gülerek karşılık verdi, “Oo Şebnem! Sen buralara gelir miydin?”
Şebnem de “Aşk olsun abim benim ya. Bak sana bi Şebnem Gürsoy olmasalar da birbirinden tatlı iki kız getirdim. Şu gördüğümüz arkadaş Kainat. Bu da Almilla.”
Müfit ikisinin de elini sıktı, gülümseyerek “Hadi kızlar oturun da size bir şeyler ikram edeyim, yoldan gelmişsiniz.” dedi.
Şebnem kızlar oturacakken hemen atlayıp “Abilerin en centilmeni valla çok güzel olurdu ama aslında biz alışverişe gidecektik. Şebnem Gürsoy gelir gelmez alışveriş merkezlerini boşaltmayacak, fark ettiysen bu cümlede özne-yüklem uyuşmazlığı var.” dedi en güzel gülümsemesiyle.
Kainat da bıkkınlıkla araya girdi. “Aaa Şebnem napıyon sen napıyon? Geldiğimizden beri bi oraya bi buraya. Yoruldum kuzum ben. Sen git alışverişe. Biz oturalım. Dimi Almilla?”
Almila da onaylayarak “Bence de Şebnem. Hem ben burayı çok sevdim, çok pozitif bir enerjisi var.” dedi.
Şebnem kızlara ters ters bakarak, “Öyle olsun bakalım, en çok satılanlarda bir numarayım şuan ama size akşam sorucam hesabını. Ben kaçıyorum şimdi!” dedi ve kafeden hızlı hızlı çıktı.
Çıkar çıkmaz telefonunu eline aldı, havaalanında ilk fotoğrafını kızlarla çekmiş olmasına rağmen bir selfie daha çekti ve Instagram’a “Şebnem Gürsoy İstanbul alışverişinde!” notuyla koydu. Telefonuyla meşgul olmaya devam ederken önünde yürüyen çocuğa çarpınca sinirle baktı. Daha o bir şeyler diyemeden çocuk sinirle “Ama yuh yani!” diye bağırdı hışımla başını kaldırmadan, düşen telefonunu yerden almak için eğildi.
Şebnem de çocuğa tepeden bakarken sinirle eşlik etti. “Aaaaa öküz müsün sen ya! Lord of the…” cümlesini bitiremeden çocukla göz göze gelince yutkundu, devamını getiremedi. Kelimeler boğazında kaldı sanki. Çocuk da aynı şekilde şaşkınlığını gizleyemiyordu.
İlk tepki ondan geldi. “Şebnem?”
Şebnem hala şaşkınlığını atamamıştı. “S-Selim…”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hikaye (ŞebSel)
FanfictionYolları tekrar kesişen Şebnem Gürsoy ve Selim İnan'ın hikayesi...