Merhabalaar :)) Merakla beklediğiniz iddia bölümü geldi, üstelik geçmiş sahnemiz de var özlemişsinizdir belki :) Sebastianlık kısmı da bir sonraki bölüme kaldı. Bu hafta bölüm yazabileceğimi sanmıyorum, muhtemelen bir sonraki haftasonuna kalacak bölüm. Onu da şimdiden belirteyim. İyi okumalar, yorumları bekliyorum :))
--
Selim, Can ve Özgür barda oturmuş birşeyler içerken kızların gelmesini bekliyorlardı. Selim'in gerginliği her halinden belliydi. "Nerde kaldı bunlar lan, biz alsaydık keşke..." dedi Özgür arkadaşının kafasını dağıtmak için.
Selim omuzlarını kaldırdı havaya. "Kendileri gelecekmiş, Şebnem özellikle belirtti." Sonra devam edecekti ki girişe doğru bakınca söyleyecekleri içinde kaldı. Can'la Özgür de onun baktığı tarafa bakınca kızların geldiğini gördü.
Selim, Şebnem ona doğru yaklaşırken kızın elbisesindeki göğüs dekoltesine ve neredeyse bacaklarının tamamını açık bırakan etek boyuna baktı. Sonra yutkundu toparlanmaya çalışarak. Gülümseyerek yanına gelen Şebnem'e doğru eğilip kulağına fısıldadı. "Giyinmeseydin Şebnem..." Normalde bu cesareti kendisinde bulamazdı ama oynadıkları oyuna göre yaptığını etik bulmamıştı.
Şebnem aldırmadan güldü, Selim'in gözlerine baktı ve göz kırptı. "Oyunu kuralına göre oynuyorum... N'oldu, gerildin galiba genç kızların yakışıklı prensi?"
Selim gülümsemeye çalışarak cevap verdi. "Yoo... Daha etik davranmanı beklerdim sadece."
Şebnem kaşlarını çatıp ters ters baktı Selim'e. "Oynadığımız oyuna bak bir istersen, sonra ahlak dersi vermeye çalışırsın bana."
Selim güldü. "Oyunu ben seçmedim herhalde? Hatta yanlış hatırlamıyorsam istemeyen bendim..."
Şebnem yeni hatırlıyormuş gibi bir havayla başını salladı. "Evet doğru, korktuğun için."
Selim tam ağzını açıp birşeyler söylemeye hazırlanacakken Can durdurdu onu. "Tamam tamam... Hadi seçin birini, vakit kaybetmeyelim."
İkisi de mekana göz gezdirmeye başladı, mümkün olduğunca yalnız ve sorun çıkarmayacak tipler bulmaya çalışıyorlardı. İkisi de gözlerine birini kestirdikten sonra arkadaşlarına döndüler. "Tamamdır." dedi ikisi de aynı anda.
Sonra Şebnem gülerek Selim'e döndü, omzuna vurdu şakayla. "Bu gece karizmanın cenazesini kaldırıyoruz Selim İnan..."
Selim başını salladı hafife alarak. "Öyledir öyledir..." dedi mırıldanarak. Şebnem'le atışacak hali pek yoktu, bu iş bir an önce başlasın ve bitsin istiyordu.
Kainat gülümseyerek Şebnem'e ve Selim'e baktı. "E hadi o zaman..."
Özgür de başını salladı. "Yaklaşın avınıza yavaş yavaş!"
Selim'le Şebnem başını sallayıp yürümeye başladı. Selim biraz ağır ağır yürüyerek Şebnem'in nereye gideceğini anlamaya çalışıyordu. Şebnem gidip uzun boylu, sarışın bir çocuğun yanında durduğunda o da onu görebileceği bir şekilde durarak bir kızın yanına yaklaştı.
Şebnem kendine güvenen bir havayla çocuğun yanına geldi, çocuk da memnun olmuş bir havayla Şebnem'i süzdü baştan aşağı. "Ya sen de yalnızsın sanırım, birlikte takılabiliriz bence?" dedi Şebnem tüm sevimliliğini kullanmaya çalışarak.
Çocuk da gülümseyerek başını salladı. "Sevinirim, bu arada Bora ben."
"Şebnem Gürsoy..." dedi Şebnem çekici bir gülümsemeyle. "Bana birşeyler ısmarla bari..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hikaye (ŞebSel)
FanfictionYolları tekrar kesişen Şebnem Gürsoy ve Selim İnan'ın hikayesi...