18.BÖLÜM: Uyku

4.1K 162 59
                                    

Mine Şebnem'in yüzüne bakarken aynı şekilde içten olmaya çalışan bir gülümsemeyle karşılık vererek "Hoşbuldum." dedi zoraki. Şebnem içeri geçmesi için hafifçe kenara çekilirken, Mine de Şebnem'i süzüyordu. Kapıyı açtıktan sonra suratının düştüğünü, moralinin bozulduğunu ve iyiymiş gibi davranmaya çalıştığını fark etmişti. Bunun sebebinin kendisi olduğunun da farkındaydı, bu bariz bir kıskançlıktı ve Selim'in şuana kadar bunu fark etmemiş olması ona göre büyük aptallıktı. Ama onların hikayesinin kahramanı olup bunu Selim'e söylemeye de hiç niyeti yoktu. Yüzüne istemsizce bir gülümseme yerleşirken Şebnem'in sorusuyla kendine geldi.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Şebnem, Mine'nin gülümsediğini fark ettiğinde.

Mine bir an afallasa da başını hayır anlamında iki yana salladı, "Aklıma bir şey geldi." dedi.

Şebnem yadırgasa da üstünde durmadı, zaten o sırada salona girmişlerdi. Selim'in bakışlarını önce üzerinde hissetse de sonra Mine'ye yönelmesi bile sinirini bozmuştu Şebnem'in. Kısa süreli bir sessizlikten sonra Kainat "Ben bir tabak daha getireyim." diyerek ayağa kalktı. 

Selim şaşkınlığını üstünden attığında "Sen burayı nerden buldun?" diye sordu Mine'ye.

Mine aralarındaki gerçek bir ilişki olmasa da Şebnem'in yanında böyle davranmasına bozulurken belli etmemeye çalışarak cevap verdi. "Şey... Özgür konum bildirmiş de, onu görünce tahmin ettim kızların evi olduğunu." 

Selim yapmacık bir gülümsemeyle Özgür'e dönüp imalı bir bakış attıktan sonra Mine'ye döndü. "Sen ailenle kutlamayacak mıydın?" diye sordu olası bir pot kırılmasını önlemek için.

Mine söylediği yalanı anlayarak gülümsedi. "Evet ama sabah uğramak istedim, seni özleyince."

Selim gülümsedikten sonra boş gözlerle onları izleyen Şebnem'e baktı, bir an birşey diyecek gibi olsa da Mine'nin tekrar araya girmesiyle sustu. "Bugün bir şeyler yapar mıyız aşkım?"

Selim, Mine'ye şaşırarak bakarken "Biz..." dedi Şebnem'i gösterip. "Aramız yeni düzeldi de bugün bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm aslında." diye mırıldandı Şebnem'e sorar gibi bakarak.

Şebnem buruk bir şekilde gülümsese de "Gerek yok." dedi gözlerini Selim'in gözlerine dikip. "Sonra yaparız biz, planınızı bozmayın." 

"Bir planımız yoktu ki." dedi Selim kaşlarını çatarak.

Şebnem omuzlarını silkerek önündeki tabağa baktı, doğru düzgün bir şey yememişti ama tıka basa doyduğunu hisseder gibiydi. Masadan kalkarken "Ben doydum, odama gidiyorum biraz başım ağrıdı da. Size afiyet olsun." diye mırıldandı. İtirazları engellemek için hemen arkasını dönüp çıkarken masadaki herkesin şaşırmasına sebep olmuştu.

Özgür ve Can birbirlerine anlamayan gözlerle bakarken, Selim'in de onlardan farkı yoktu. Selim konuşmak için Şebnem'in peşinden kalkacakken Almilla'nın işaretiyle durdu. "Hiç üstüne gitme bence şimdi, bir şeye sinirlenmiş belli."

"Bana sinirlendi ama..." dedi Selim tedirgin bir sesle. "Ne olduğunu anlamadım." 

"Üstüne gidersen daha çok sinirlenir." dedi Kainat da Almilla'ya destek çıkarak.

"Ben de onu tanıyorum, hatta daha uzun süredir." dedi Selim biraz bozulurken. Şebnem'i en iyi o tanırdı ve şimdi onunla ilgili tavsiye almak sinirini bozuyordu. Almilla ve Kainat bir şey diyemezken, "Ben bir konuşayım." diyerek ayağa kalktı Selim. Mine gitmemesi için uzanıp elini uzatınca anında elini çekip ters ters ona baktı. "Seninle sonra konuşucaz." 

Özgür'le Can'a dönüp, Mine'yi işaret ederek konuşmaya devam etti. "Kahvaltıdan sonra siz birlikte dönersiniz."

Özgür'le Can başını sallayınca, Selim de odadan çıktı. Şebnem'in kapısının önüne geldiğinde bir anlık bir tereddüt yaşasa da kapıyı tıklattı. İçerden ses gelmedi, ama Şebnem'in uyumadığından adı gibi emindi. "Şebnem?" diye seslendi tekrar şansını denemek için.

Yarım Kalan Hikaye (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin