20.BÖLÜM: Gerçekler

3.8K 160 61
                                    

Merhaba! Bölüm için epeyce beklettiğimi biliyorum. Ama bir şey açıklamak istiyorum. Takdir edersiniz ki tüm hayatım Wattpad'den ve burada yazdığım hikayelerden ibaret değil. O yüzden bölüm gecikiyorsa emin olun ki bir sebebi vardır ve uygun olduğum bir zamanda yazarım. Bu yüzden yeni bölüm isterken bunları da göz önünde bulundurarak biraz daha anlayışlı yorumlar yapmanızı rica ediyorum. Ayrıca da güzel yorumlarınız için teşekkür ederim, bu bölüm için de yorumlarınızı merakla bekliyorum. İyi okumalar. :)

--

Selim'in cümlesi Can ve Özgür'de büyük bir şok etkisi yaratırken ikisi de gözlerini büyütüp Selim'e bakmaya başlamıştı. "Na-nasıl?" diye sordu Can hayretle.

"Bir bilsem..." diyerek sırıttı Selim. Ve anlatmaya başladı.

Flashback (Öğlen)

Şebnem'in yavaşça geri çekilip Selim'e arkasını dönmesiyle birlikte Selim gözlerini hafifçe açtı. Ne yapacağını bilemeyeceği bir durumdaydı, şuan uyanık olduğunu belli ederse her şeyi rezil edebilirdi ama içi içine de sığmıyordu. Yavaş yavaş nefesler alarak düşünmeye başladı, bir yandan da sakinleşmeye çalışıyordu. 

Şebnem'in bunu tam olarak ne düşünerek yaptığını bilemezdi ama bir gün böyle bir şey olacağını söyleseler muhtemelen söyleyene dalga geçtiği için kızardı. Onun gözünde bunu yaşamak bu kadar ihtimal dışıydı. Bir de üstüne Şebnem'in ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünmek... Uykuya dalmış da rüya görüyormuş gibi bir histi. Hatta belki rüyasında bile göremeyeceği kadar güzeldi. 

Bir süre öylece bekledikten sonra nefes alış verişinden Şebnem'in uyuduğu sonucunu çıkarıp, uyandırmamak için büyük bir çaba göstererek yataktan kalktı. Odadan çıkıp kapıyı usulca kapattıktan sonra kendisi de aşağı indi. Eve kısaca göz gezdirdiğinde kızların olmadığını fark edince bunun rahatlığıyla salona gitti.

Aslında Şebnem'in yanında kalmayı tercih ederdi ama kendisi uyuyamadığı için onu da uyandırıp bir şeyleri belli etmekten korkuyordu. Kafasındaki düşünceler yüzünden gülümsemesini bastıramazken ikili koltuğa oturdu. 

Belki de artık cesur olması gerekiyordu, belki de artık Şebnem'le konuşması gerekiyordu. Bugüne kadar kaçması hiçbir işine yaramamıştı nasılsa. Hatta belki boşu boşuna onsuz yıllar geçirmişti. Şimdi tek ihtiyacı olan belki biraz cesaretti ama eğer şimdi konuşursa yine bir şeyleri mahvedebilirdi. Evet, o bu öpücükten cesaret alacaktı ama Şebnem'in onun bunu bildiğini bilmesini istemiyordu. "En kısa zamanda, her şey çok güzel olacak..." dedi iç sesi. Gülümsedikten sonra kendi kendine eklemeden de edemedi. "Ya da çok kötü..."

-- 

Selim tüm olanı biteni, uyandıklarında hiçbir şey olmamış gibi davranmalarını Özgür ve Can'a tek tek anlattıktan sonra yorumlarını bekleyen gözlerle baktı. 

Her zamanki gibi ilk önce Özgür atladı lafa. "Vuhuuu!" dedi abartılı bir sevinçle. "Oğlum, bu kız senden hoşlanmıyorsa benim adım da Özgür Sağlam değil!" Sonra Selim'e ezikleyici bir bakış atıp devam etti. "Sen de ne sığır çıktın, hiç mi anlamaz insan?"

"Nereden anlayabilirim Özgür?" diyerek kendini savundu Selim. Yüzünü buruştururken konuşmaya devam etti. "Hem kesin bir şey de yok ortada, belki de hoşlanmıyor-" 

Can Selim'in sözünü keserken gözlerini devirdi. "Daha nasıl bir kesinlik istiyorsun Selim'cim?" dedi alaylı bir sesle. "Arkadaşça bir öpücük değil herhalde bu..."

Özgür Can'ı onaylamak için başını salladı. "Ha ama sizin arkadaşlık tanımınız çok farklıysa bilemem..." dedi sırıtarak.

"Saçma sapan konuşmayın lan." dedi Selim, elindeki yastığı onlara doğru fırlatarak. "Orası öyle de, ne biliyim işte..."

Yarım Kalan Hikaye (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin