Bölüm normale göre biraz erken geldi, 4.bölümü dün akşam eklemiştim. Ama bu hafta biraz yoğun geçeceği için muhtemelen perşembeye kadar bölüm ekleyemeyeceğim, o yüzden elimdeki bölümü bitirip eklemek istedim. Biraz daha uzun tutmaya çalıştım, yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar, umarım beğenirsiniz :)
———
Zamanın nasıl geçtiğini bilmeden saatlerdir oturuyorlardı, ne saatin geç olduğunu fark etmişlerdi ne de havanın kötüleştiğini. Bir anda yağmur yağmaya başlayınca ne yapacaklarını şaşırdılar.
“Geç olmuş ya, dönelim artık hadi…” dedi Şebnem.
Selim dalga geçerek güldü. “Nasıl dönmeyi planlıyorsun Şebnemcim?”
“Nasıl geldiysek öyle. Tekneyle?” dedi Şebnem umursamayarak.
“Bu havada tekneyle dönebileceğimize inandın mı?” Elini uzatıp mırıldandı. “Memnun oldum, Selim ben de.”
“Ne diyorsun Selim?” dedi Şebnem boş bakışlarla.
“İçindeki Pollyanna’yla tanıştım da az önce.”
“İlkokul seviyesi şakalar, iğnelemeler, net konuşmamalar…” Diğerlerine dönüp Selim’i gösterdi. “Selim İnan.”
Herkes güldü. Şebnem aldırmadan devam etti. “Bu küçükken de böyleydi. Yani ilkokuldayken komik geliyordu bu şakalar ama yaş ilerledikçe kendini geliştirmen gerekiyordu Selimcim, orda kaybettin.”
Selim ‘çok komiksin’ der gibi baktı Şebnem’e. “Tekneyle dönemeyiz kısaca. Burda bir yerde kalmamız lazım.”
“Bi otel falan bulalım o zaman, yürüyün hadi…” dedi Can. Hepsi de onun peşine takıldı.
Almilla ve Kainat hazırlıklıydı, şemsiyeleriyle gelmişlerdi. Kainat’ın şemsiyesinin altına Can, Almilla’nınkine de Özgür girdi. Onlar önden yürürken Selim bekler gibi Şebnem’e baktı.
“Bende yok Selimcim. Olsa da senle paylaşacağımı zannetmiyorum. Boşuna bakma.”
Selim güldü. Üstündeki montu çıkarıp Şebnem’in üstüne doğru tuttu. “Ben seninle paylaşırım. Islanma bari, üstüne tut.”
Şebnem ne diyeceğini bilemeden şaşkın şaşkın Selim’e baktı. “S-sağol…” dedi tereddütle. Montu tekrar Selim’e uzattı. Selim anlamadan baktı.
Şebnem gülümseyerek söyledi. “Biraz daha yukardan tut, sen de ıslanma…”
Selim sırıtarak montu aldı, ikisinin de başının üstünde tutarken yürümeye başladılar.
Çoğu otel doluydu, zar zor bir otelde üç oda bulabilmişlerdi. Kızlar otururken erkekler ayarlamaları yaptı.
“Sadece üç oda vardı.” dedi Özgür.
Şebnem kaşlarını kaldırdı. “Nasıl bir plan yaptınız acaba?”
Selim düşünmeden cevapladı. “Özgür’le Can bir odada, Kainat’la Almilla bir odada…” Elleriyle kendisini ve Şebnem’i göstererek sırıttı. “İkimiz bir odada.”
Şebnem sinirle güldü. Ayağa kalkıp Selim’in yanına vardı, kolundan tutup biraz uzak bir yere götürdü. “Biz neden birlikte kalıyoruz ya?”
“Çünkü üç oda var Şebnem.”
Şebnem sinirle gözlerini açtı. “Tamam da Kainat Almilla’yla kalıyor, Can Özgür’le, neden biz?”
“Çünkü önceden tanışanlar biziz Şebnem.” dedi Selim umursamadan. “Arkadaşların bugün tanıdıkları adamlarla kalmak istemez diye düşündüm.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hikaye (ŞebSel)
FanficYolları tekrar kesişen Şebnem Gürsoy ve Selim İnan'ın hikayesi...