chapter 2 : i'm giving up on you

1.1K 160 61
                                    

Unutabilmeyi dilediğim tek kişisin
Affetmeyi istemediğim tek kişi

~•°•~•°••°•~•°•~

Sırılsıklam, nereye gittiğimi bilmeden öylece yürüyordum. Sanki sonu hiç olmayan sokaklarda bir tek ben ve yağmura yön veren rüzgar vardı. Yüzüme vuran yağmurun dondurucu soğukluyla gözyaşlarımın sıcaklığı birbirine karışmıştı. Vücudum titriyordu ama nedeni havanın soğukluğundan değildi. Kalbimdeki boşluk ben burdayım dermişçesine sıkıyordu beni ve vücudum onun acısının karşısında ölüyordu. Bozuk plak gibi dönüyordu beni öldüren gördüğüm şeyler ve arkadaşlarımın isyan dolu sesleri. 'Bir gün onu başkasıyla gördüğünde ne kadar haklı olduğumu anlayacaksın.' Lisa'nın sert sesi Jisoo'nun hüzünlü sesine bırakmıştı kendini. 'Çok acı çekeceksin Jennie.' Kızların sesi o görüntülerin üzerine fon müzik gibi tekrarlandı beynimde. Söyledikleri şeylerin haklılığıyla gözyaşlarım daha hızlı akın ettiler yanaklarıma. Sonra Jisoo'nun sesi kendini onun yumuşak fısıltılı sesine bırakınca mümkünmüş gibi kalbimdeki acı daha da büyüdü. "Seni sevdiğim gibi asla başka birini sevemem, sevgilim. Sen teksin." İçimde tuttuğum hıçkırıklar zorladıkları ağzımı yıkıp sonunda dışarı çıkmışlardı. Bunları bana söylediği an tüm benliğimle inanmıştım ona, her zaman olduğu gibi. Bakışları ve sesinin tonu o kadar gerçekçiydi ki beni gerçekten sevdiğini düşünmüştüm. Ama o, hayatımda gördüğüm en iyi yalancıydı. Ve aynı zamanda en güzel yalancı.

Sırılsıklam olan kabanımın iki yanından tutup birbirinin üzerine getirdim ama bu beni daha da üşüttüğü için tekrar serbest bıraktım. Sanki artık nerde olduğumu yeni fark etmiş gibi etrafima bakındım. Insanlar yağmurdan sığındıkları kafelerden bana uzaylı görmüş gibi bakıyorlardı.Yan tarafımdaki kafenin cam kenarına dönüp nasıl göründüğüme baktım. Üstümdeki kıyafetler zaten sırılsıklamdı. Saçlarım yüzüme yapışmıştı ve eminim gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Haklıydılar, bende bu yağmurda hiçbir şekilde korunmayarak bu tipte zombi gibi yürüyen bir kız görsem bende öyle bakardım. Gözlerim varlığıyla tenimi yakan kolyeme kaydığında o günkü hafızamdaki hatıralar önümdeki pencereye prejeksiyondan yansıtılırmış gibi birden önüme döküldüler.

09.07.2018
Önümdeki özenle hazırlanmış masaya gülümseyerek bakarken belimdeki eller gevşedi ve uzun, ince parmaklarını saçlarımda hissettim. Sanki zarar vermekten korkarmış gibi hafifçe dokunarak sol tarafıma topladı saçlarımı. Sonra sıcak nefesi, omzuma hücum etti. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken elleri omuzlarımın üstünden geçip önüme geldi ve boynumda soğuk bir şey hissettim. Ne olduğunu öğrenmek için kafamı hafifçe aşağı eğdiğimde küçük bir tanesi gördüm. Gümüştendi ve her tarafı küçük taşlarla doluydu. Kolyenin iki zinciri vardı ve küçük olanında küçük parlak bir taş vardı. Odanın ışığıyla tenimin üzerinde parlıyordu. Ensemdeki kolyeyi bağlamaya çalışan parmaklar tenimde dokunduğu yeri yakmayı bırakıp belime gidip beni kendine döndürdü. Mükemmelliğiyle nefesim kesildi. Yana atmış olduğu saçları, kulağında asılan küpesi ve tabi yüzünün kusursuzluğuyla o bir sanat eseriydi. Oturup saatlerce sıkılmadan izlenilecek bir sanat eseri.

Ben onun mükemmelliğiyle sarhoş olmuşken o ellerini kaldırıp yüzümü okşadı. Sonra yumuşak rahatlatıcı sesi kulaklarımda uğuldadı.

"Kartanelerin başka bir eşi yoktur. Onlar eşsizler, aynı senin gibi. Sen bir kartanesisin, meleğim. Güzelliğiyle herkesi büyüleyip, kendine hayran edenden. Ama sen sadece benim kartanemsin."

Ona doğru bir adım daha atıp vücudlarımızı iyice birbirine yaklaştırdım. Ellerimi kaldırıp yüzüne yerleştirdim ve güzel yüzünü yavaşça okşadım.
Gözlerini huzurla kapattı ve ben ona bir kere daha aşık olduğumu fark ettim.

mistake Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin