chapter 5 : the cut that always bleeds

827 153 25
                                    

Yeni birini sevdiğini söyle
Ve kalbim acı ile atsın
Ama beni öldürüyor olmana rağmen
Hala sana soluduğum hava gibi ihtiyacım var..
Lütfen.. Sürekli kanayan yara olamam..

~•°•~•°••°•~•°•~

Sadece küçük bir kız çocuğuyken büyüyünce aşık olacağım kişiyi düşlerdim. Nasıl bir görünüşü olduğunu, kalbini, boyunu, bana karşı olacak sevgisini, kısaca hepsini. Soğuk gecelerde yorganımın altına girip dua ederken bir an önce büyümeyi dilerdim. Çünkü o zamanlar sadece on bir yaşındaydım ve herşeyin iyi olacağından adım gibi emindim. Kafamın içindeki sözlükte kötü olmak diye bir şey yoktu. Kötüye dair hiç bir şey yoktu. Sadece iyi olmak vardı. İyi, mutlu ve güzel bir hayat. Belki de çok fazla iyimser olduğum için cezalandırılmıştım. İçinin mutlulukla dolu olacağını düşündüğüm kalbim sadece acıyla doldurulmuştu. Üzülen taraf olmaktan sıkılmıştım. Birine karşı ne olursa olsun hala aşık olmaktan. Ve bu kadar şanssız olmaktan da bıkmıştım.

Nasıl bir tesadüf silsilesiydi ki hepsi bir anda beni bulmuştu. Jungkook'un Jimin'in kardeşi çıkmasını öğrendiğim andan itibaren iki gün geçse de hala bunu atlatamamıştım. Tam iki gün boyunca odamdan çıkamamış, ağlayarak şansıma lanet etmiştim. Belki de onu tamamen kaybettiğimin bir kanıtı dahaydı bu. Tanrı onu benden tamamen alıyordu. Artık çıkışı olamayan bir sokağa girdiğimizi iyice anlamıştım. Tek dileğim o sokağın sonunda kendimi kaybetmememdi.

Aklımın içinden onu son görüşüm çıkmıyordu. Sanki o an kalbim çekebileceği bütün acıyı çekmiş gibiydi. O kadar insan içinde, özellikle de o tam karşımdayken, içimdeki çığlıkları zor durdurmuştum.

Jimin bizi tanıştırdıktan sonra, Jungkook lavobaya gideceğini söyledi. Yüzü kireç gibi olmuştu ve tuhaf görünüyordu. Ama yüzüne pek bakamadığımdan ne olduğunu anlamamıştım. Belki de yengesinin eski sevgilisi çıkması hiç hoşuna gitmemişti. Ağlamaya ramak kalmış ben de bu andan faydalanıp Jimin'den beni eve bırakmasını istemiştim. İlk önce biraz şaşırmış, sonra da kabul etmişti.

Eve gittiğimde annem beni ağlayarak görmüş, ben bir şey anlatana kadar susmamıştı. Tabi ki ona gerçeği anlatmamış, gelirken bir köpeğe çarptığımızı ve bundan etkilendiğimi söylemiştim. Sonra da beni o çarpmadığımız köpeğin hakkında teselli etmişti. Lisa ve Jisoo da dün öğrenmiş ve yanıma gelmişlerdi. Lisa yine sinirine hakim olamamış, ona hakaret ederken aynı zamanda ondan gerçekten intikam alma planları kuruyordu. Ve Jungkook'un Jimin'in kuzeni olduğunu kavradığımda Jimin'in suratının ilk gördüğümde de neden tanıdık geldiğini anlamıştım. Çünkü ben daha önce Jungkook'un telefonunda Jimin'i görmüştüm. Ama zayıf hafızam yüzünden Jimin' i hatırlamamıştım.

Her şey daha ne kadar boka sarabilir diyordum en son. İşte bu kadar boka sarmıştı. Hayat bana kıçıyla anıra anıra gülüyordu resmen.

Kafamın altında ki yastık titreyince birden irkildim. Başımı kaldırıp yastığın altındaki telefonumu elime aldım. Jimin'den mesaj gelmişti. Derince bir nefes verip sırtımı yatağın başlığına yasladım. Jimin'in adını duyunca ağlamak istiyordum çünkü aklıma o geliyordu. Bu olduğumuz durumdan kurtulmak istiyordum. Babamın karşısında geçip 'Ben vazgeçtim. Evlenmek istemiyorum.' demek istiyordum ama bunu yapamazdım.
Bir kere kabul ettiğimi söylemiştim. Ve babam şirketi geri alma konusunda çok mutluydu. Yüzünde ki huzuru görebiliyordum. Hem bu durumdan kurtulduğumda ne olacaktı ki? Jungkook her ne olursa olsun benim uzağımdaydı. O zaten benden çoktan gitmişti.

Parmak iziyle telefonumu açıp mesajlar kısmına girdim ve Jimin'in adına dokundum.

Gönderen: Jimin
Teyzem seninle tanışmak istiyor. Müsaitsen bugün, akşam yemeğini bizde yiyelim. Sende teyzem ile tanışmış olursun.

mistake Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin