chapter 9 : there's just no time to die

883 150 118
                                    

Sen benim hayatımdın,
Ama hayat adil olmaktan uzaktı.

~•°•~•°••°•~•°•~

Ojeli tırnaklarımı kırmızı kahve kupasının üzerine ritmik bir şekilde vururken gözlerimle kahvenin sıcak olduğunu belli eden dumanların havada dalgalanışını izliyordum. Seul'un tenha yerlerinden olan bir kafe de Namjoon ile konuşmak için buluşmuştuk. Ona olan biten olayları anlatmıştım. Ve olanları dile getirmek beni iğrenç duyguların içine çekiştirmişti. İçimdeki bu tuhaf boşluk hissini yok etmek için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ne zaman gideceğini bilmiyordum. Onu nasıl dolduracağımı da bilmiyordum. Tek bildiğim uzunca bir süre bu hisle başbaşa olacağımdı.
Dalgın bakışlarım karşımda oturan Namjoon' un dikkatini çekmiş olacak ki boğazını temizleyerek meraklı bir sesle konuştu.

"İyi misin?"

Başımı yavaşça kaldırıp ona baktım ve gülümsedim.

"İyiyim, en azından düne kıyasla."

Derin bir nefes verip gözlerini camdan dışarıya çekti. Dünün aksine bugün hava yağmurluydu. İlkbahar yağmurları başlamıştı. Ve etraftaki bitkilerin uyanıp filiz vermeleri şuan hayatımda beni mutlu eden tek şeydi.

"Aynı evde mi yaşıyorsunuz?"

Namjoon başını pencereden çekip bana doğru çevirdi. Bende elimdeki kupayı dudaklarına götürürken başımı onaylarcasına salladım. Malesef ki öyleydi.

Elimdeki kupayı masaya bırakırken kaşlarımı çatarak dünden beri merak ettiğim ve aklımın her köşesinde dolanan soruyu Jungkook' a soramayacağım için Namjoon' a sordum.

"Jungkook ile daha önce karşılaşmış mıydın?"

Namjoon sorduğum soru karşısında kaşlarını çattığında ne demek istediğimi anlamamıştı, sanırım.

Kırmızı kazağımın kollarını parmak uçlarımla daha çok çekerek onları avuçlarımın arasına sıkışırdım ve boğazımı temizleyerek sorduğum soruyu anlaması için biraz açtım.

"Dün, o seni gördüğün de pek normal bir tepki vermedi. Farkettin mi bilmiyorum ama oldukça sinirli görünüyordu. Ben de daha önce karşılaşmış olduğunuzu ve aranızda kötü bir şey yaşadığınızı düşündüm. Yani, sana öyle bakmasının bir sebebi olmalı."

Namjoon söylediklerimin üzerine kaşlarını çattı ve gözlerini masanın üzerinde gezdirirken bir şey düşünüyormuş gibi görünüyordu. Kahvemden bir yudum alırken merakla gözlerimi yüzünde gezdirdim. Biraz sonra başını kaldırdı ve bana bakarak kafasını iki yana salladı.

"Onunla daha önce hiç karşılaşmadım. Hatta onu ilk defa dün gördüm."

Başımı aşağa yukarı sallarken o da derin bir nefes verip konuşmasına devam etti.

"Bana baktığını farketmiştim ve bende neden öyle baktığını anlamadım."

Elimdeki kupayı masaya bıraktım ve sonrasında arkama yaslandım. Namjoon' a bakarken hafifçe gülümsedim.

"Neyse, boş verelim bunu. Sen Almanya da neler yaptığından bahset. Senin hayatında birileri var mı, Joon?"

İsmini uzatarak söylediğimde gülerek başını cama doğru çevirdi. Benim de dudaklarımdan bir kıkırtı dökülürken cevap vermesi için tekrar ona doğru seslendim.

Yüzündeki küçük tebessümle önüne döndüğünde derin bir nefes verip bana baktı. Kaşlarımı yukarı kaldırıp sabırsızca diyeceği şeyi beklerken sonunda sessizliği bozup konuştu.

mistake Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin