Ha?

1K 53 38
                                    

06.09

Anan demek istiyordum. Ya da uyku. Ya da sonsuzluk. Dünki rezilliğimden dolayı okula bile gitmek istemiyordum. Ne? Siz ister miydiniz?
Bence hayır.

Kalkıp dolabımın kapağındaki aynadan kendimi süzdüm. Sarı saçlarım oldukça dağılmış, karşımda en salak şey varmış da ona bakıyormuşum gibi boş boş bakıyordum. Elbetteki kendime salak olduğumu söylüyordum. Ne? Cidden ama cidden kendimi öveceğimi beklemediniz değil mi? Hoş, benim gibi çocuğu övmemek de ne bileyim...

"Bahadır kaaaa---aaaa sen uyanmışsın. Başına klozet mi düştü oğlum?"

Annem iki elini yanaklarıma koyup sağıma soluma bakarken göz devirdim.

"alarmım çaldı kalktım anne, neden trump deri etekle ülke önünde striptiz yapmış gibi tepki veriyorsun?"

Söylediklerimin bitmesinden 1 saniye geçmemişti ki omzuma vurdu.

"eşek sıpası, yüzünü yıka da hazırlan haydi, yine geç kalmayayım işe senin yüzünden"

Gülerek yanaklarını öpüp odamdan onunla çıktım ve banyoya girdim. Yav,  uzun uzun anlattırmayın gençler, işedim ve yüzümü yıkadım işte. Çişim geldiği için uyanmıştım zaten, alarmıma daha 20 dakika vardı. Aaah ah, hiç kalkmak istemezdim ama....

07.10

Bahçede tüm okul sıra olmuş, müdür olacak gereksizin konuşmalarını bitirmesini, esneyerek bekliyorduk. Yurttan esnemeler grubu olmaya hazır bile olabilirdik. Sonunda bitirmiş, ve sınıflarımıza dağılırken yavaş yavaş bana dönen kafaların, ben onlara bakınca başka yöne dönüp fısıldaşmalarını izledim.

Dünki olaylı günümün okulda bu kadar çok konuşulmasını beklemiyordum. Altı üstü birisine bakarak şarkı söylemiştim yahu.. Bir de altıüstü o kişi erkekti. Bir de şarkı biraz itirafımsıydı. Bir d- ulan ben n'apmışım amına koyayım?

Derin bir nefes alıp, euzü besmele çekerek sınıfa girdim. Berkay tabii beni görünce ve ben sınıfa girmemle birlikte anırmaya başlamıştı. Gözlerimi kısıp yanına oturduktan sonra kafasına bir tane geçirip susmasını sağladım.

"ne anırdın be Berkay"

"kanka aşk serenatın tüm okulun telefonlarında geziyor, seni canlı da görünce dayanamadım"

Göz devirdim.

"eğv eğv eğv çok komik gerizekalı"

Sınıfta da birkaç kıkırtı duyunca oflayarak alnımı sıraya koydum. Sonra aniden sessizlik olunca hoca geldi sanıp uyku dolu gözlerimle ayağa kalktım fakat karşımda onu görünce yutkunup bakışlarımı kaçırdım ve hemen geri oturdum. Arkadaşları alaylı bakışlarla birbirlerini dürtüp gülerken onun yüzünde mimik bile olmamıştı. Bunu nasıl mı görmüştüm? Göz çevresi diye bir şey var gençler, hani, siz nereye bakarsanız bakın yine de yandan da bir şeyler görürsünüz. Görmez misiniz? Ben görüyorum ama? Neyse öyle işte. Sıralarına geçtiklerinde Berkayın beni dürtmesiyle ona dönüp sesimin ayarını kaçırıp yüksek sesle konuştum.

"Ha?"

Sınıfta yine gülüşmeler olunca oflayarak çirkefleştim.

"ulan sizde bok çıksa gülceksiniz, az ciddi olun be!"

Berkay eliyle ağzımı kapatıp ona dönmemi sağladı.

"kanka sadece nereye daldın diyecektim, yükselme hemen lan"

Elini itip başımı salladım.

"ders ne?"

"kimya"

"sen beni öğle arasında uyandırırsın değil mi ya?"

Diyip cevabını beklemeden sıraya kollarımı koyup, başımı da yerleştirdim. Gözlerimi kapatıp anında uyuma yeteneğimle kendimi uyku aşkımın kollarına bıraktım..

12.40

Kolumda artık morluk oluşacağını anlayınca başımı kaldırıp çattığım kaşlarımla Berkaya baktım. Üzerime eğilip fısıldamaya başladı hemen.

"kanka öğle arasına 10 dakika kaldı"

Başımla onayladım ve dudaklarımı ıslattıktan sonra şapırdattım. Uykudan uyandıktan hemen sonra, hep bunları yapardım. Gözlerimi sınıfta gezdirerek gerinirken, - ki hoca umursamadan ders anlatmaya devam ediyordu- Gökay ile göz göze gelince yutkundum. O beni mi izliyordu?

Kaşlarım istemsizce havalanırken, suratımda bundan başka bir mimik ya da duygu belirtisi olmamıştı. İnadım tutmuş gözlerimi gözlerinden çekmiyordum. Zaman geçtikçe ve o gözlerini, benim gözlerimden çekmediği her saniye, kalbim maraton yarışına katılmış gibi atıyordu. Kalbim gerizekalı mısın ya...  Sadece kan pompalasana...

En sonunda dayanamayıp gözlerini kaçıran taraf ben olmuştum. Hoş, o hala bakıyordu, hissediyordum. Biraz sonra da zil çalınca Berkayla aynı anda kalkıp sınıftan çıktık. Kalbim az önceki bakışmanın etkisinde hala hızlı atarken derin bir nefes alıp verdim. Kantine girdiğimde ne ara buraya geldiğini sorguladığım Gökaya baktım. İkinci bir derin nefesi içime çekip bıraktım. Berkaya döndüm.

"Saygıdeğer en sevdiğim kankacığım, ne bokum yiyeceksen alalım ve kantinden çıkalım, olur mu?"

"senin benden başka kankan mı var lan?"

"yok?"

"mal mısın oğlum, gir şu sıraya da alıp çıkalım."

---

Bahadır gözlerini kısarak arkadaşına baktıktan sonra başını eğmiş sıra beklemeye başlamıştı, Gökayın onu izlediğinden habersiz. Gelgelelim Gökaya. Neden Bahadırı izlediğini bile bilmiyordu, fakat içinden sürekli gözlerini onun üstüne dikip gün boyu onu izlemeyi istiyordu. Elbette ki ona karşı herhangi bir duygu beslemiyordu, Bahadır onun için yoldan geçen insanlardan farksızdı. Öte yandan daha ilk günden vurulmuştu Bahadır. Neden, nasıl, ne için bilmiyordu tabii. Kalp bu ya, ota da konuyordu boka da. Bahadırın kalbinin ota mı konduğunu yoksa boka mı konduğunu kim bilebilirdi ki?...

--

Kantinden tam elimde çay ile çıkacakken bir çocuk karşımda dikilip alayla gözlerime bakıyordu. Sağa doğru bir adım atınca tekrar önüme geçti. Sola doğru yönelince tekrar önüme geçince kafamı hafifçe sağa yatırıp kaşlarımı çattım.

"çekilsene önümden"

"çekilmezsem ne yaparsın, serenat mı?"

Gülerek söylediği şeye gözlerimi devirdim.

"bebelerle uğraşmak ist-"

"Oğuz çekil diyor, çekilsene önünden?"

Lafımı bölen kişiye döndüm. Sonra Oğuz denilen çocuğa döndüm. Daha sonra şok olup, gözlerimi büyüterek tekrar lafımı bölen Gökaya döndüm.

"ne o Gökay, her zaman birlikte eğlenirdik bu tip şeylerle, bu çömeze niye müsamaha gösteriyorsun ki"

Gülerek söylediği şeye, Gökay göz devirmişti.

"onu kendime saklıyorum, başka çömezle uğraş kardeşim"

Ben yokmuşum gibi davranıp konuşmalarına sinirlenip, ikisine de birer kere geçirdim.

"ben de burdayım şerefsizler."

Fakat herkesin şok nidalarıyla ve ikisinin bana olan ölümcül sikici bakışlarıyla birlikte, ikisine de birer geçirme fikrinin aslında iyi bir fikir olmadığını fark ettim.

Geldiğim iki günün iki öğle arasında da yaptığım bu gerizekalılıkların, ilerde ne tür şeyler getireceğini elbette ben de bilmezdim. Fakat, yapmıştım işte tüm bu aptallıkları. Buralar, benimle değerlenir deselerdi inanmazdım..

Yeni bölüm yazdım çok okuma olmamasına-pardon neredeyse hiç okuma olmamasına rağmen. Ama umarım Bahadırın da dediği gibi, değerleniriz umarım. :) Bu arada medya Bahadır oğlan.

Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin