Arkadaş Değiliz Biz.

399 42 11
                                    

Cidden mi? Tanrım, neden ben?

"Çok tatlısııın, güzellsiin, şekerci mi baban seeniiin.."

Tam bir haftadır Sıraç ve Berkay, uyurken bile beni tek bırakmamış, annemlerle içli dışlı olmuşlardı. Yetmemiş, bir hafta boyunca da bu şarkıyla beni güldürmeye çalışıyorlardı. İşin saçma(?) tarafı, annemle babam bile bu şarkı olayına gülüp, ne alaka olduğunu sormuşlardı. Berkay da hevesle, soyadımıza çağrışım yaptırdığı için bu şarkıyı kullandığını söyleyince, anne ve babam büyük bir kahkaha atmıştı.

Hayır, ben eğlenmiyorum, bunlar nasıl eğleniyordu, anlamıyorum he..  Ha bir de, işin okul boyutu vardı. Tenefüs zili değiştirilmişti, Sıraç ve Berkayın müdürle uzun uğraşları sonucunda, yeni zil sesimiz de buydu! Okuldaki herkes, bu şarkının bana gönderme olduğunu öğrenince, her zil çaldığında gülüşüp duruyorlardı. Dhası, hocalar da, şşt şekerci diye dalga geçiyordu. Delirmeme ramak kalmıştı resmen..

"Len, az gülsene, o kadar kıçımızı yırttık müdüre, bunu zil sesi yapın diye"

Berkaya dönüp, gözlerimi kıstım.

"Ben mi dedim lan! Siktir git, asabım bozuldu tüm hafta..!"

Berkay, Sıraç ve Oğuz kahkaha atarken, dudaklarımı büzüp, somurttum. Oğuz da, bir haftadır bizimle takılıyordu ve artık sorgulamayı bırakmıştım. Elbette diğer tayfasıyla da takılıyordu ama okul içinde hep, bizimleydi.

" Bahadır..."

Üzgün sesi duyduğum zaman derin bir nefes alıp verdim. Bir de Gökay vardı. Bu bir hafta boyunca kızla ilişkisi bitmiş, benim üstüme daha çok düşmüştü. İçten içe, affetmek için sabırsızlansam da, canım çok yanmıştı. O da yansın istiyordum.. Tabi, kıyamıyordum, o ufacık tutuşunca, ben daha çok yanıyordum. Orası ayrıydı.

Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes alıp verdim. Başımı kaldırıp, Gökaya baktım.

"Lütfen artık, çıkışta gelir misin benimle? Her şeyi anlatmak istiyorum.. Neden izin vermiyorsun anlatmama?"

Hehh, gelelim bu bilmem kaçıncı şeye. Bir de bu vardı. Sürekli, 'olaylar göründüğü gibi değildi, lütfen inan bana ve çıkışta buluşalım. Anlatmak istiyorum' diyip duruyordu. Tabii yaben reddetmiştim, ya da Berkaylar, 'bugün bizimle işi var, hadi naş' demişlerdi. Hayır, cidden öyle demişlerdi...

Tabii, ben de Gökay gittikten sonra hep azarlamıştım, orası ayrıydı.

"nerde buluşacağız?"

Gökay anında gülümseyince, gözlerimi kaçırdım. Gerçekten, dedikleri doğru muydu acaba? Boğazımı temizledim. Diyeceklerini duyana kadar, tavrımı değiştirmeyecektim.

"Bahçe çıkışında bekle, bir kafeye gidelim. Orada anlatacağım. Yemin ederim."

Yutkundum ve başımı salladım. Bana doğru aniden eğilince gözlerimi büyüttüm.

"N-napıyorsun?"

Gülümsedi ve biraz daha yaklaşıp çenemden ve burnumdan öpüp gitti. Arkasından, transa girmiş gibi bakarken, ne yapacağımı bilememiştim. Elim ayağım buz kesmişti resmen.

"Aha gitti bu yine.. Lan!"

Kafama inen darbe ile, acıyla inledim.

"Senin elinin ayarını sikeyim Berkay"

Berkay sahte bir üzgünlükle ve gülmemeye çalışarak dudaklarını büzmüştü.

"Niye öyle diyorsunuz beyefendi, alındım. Gücendim."

Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin