"Kalk lan eşek sıpası. Ayı gibi yatıyorsun hala. Okula geç kalacaksın"
Babama karşı sırtımı dönüp, başımı yastığın altına soktum. Duyduğum kapı açılıp kapanma sesiyle yüzüme huzurlu bir gülümseme yerleştirdim ve uykuma dönmeyi bekledim..
"kim o! Ah, sen mi geldin Gökay? Yok evladım, Bahadır bugün uyumak istiyormuş!"
Duyduğum isimle yataktan fırladığım gibi aşağı indim. Merdivenlerden inerken üç kere düşme tehlikesi atlatsam da, kapıya kadar sağlam bir şekilde gidebilmiştim. Gözlerimi kırpıştırıp etrafa bakındım.
" Hani Gökay, nerde Gökay, gitti mi? "
Gözlerimi ovalarken annemle babamın kahkahasını duydum.
"Yok Gökay falan, uyan diye yaptım. Yüzünü yıka, gel masaya. Kahvaltıdan sonra da giyin, ben bırakayım bugün seni"
Kaşlarım istemsizce çatılırken, derin bir nefes verdim oflayarak.
"Aman baba ya, düzgünce gelip uyandırsana. Ne gerek var böyle şeylere?"
"evet hiç denemedik zaten(!)"
Göz devirip banyoya gittim. Güzelce elimi yüzümü yıkadım ve saçlarımı dağıttım. Mutfağa gidip babamın karşısındaki sandalyeye oturup bir şeyler yemeye başladım.
"Ee, damadımla nasıl gidiyor?"
Genzime kaçan lokma ile öksürük krizine girmiş, kıpkırmızı kesilmiştim. Annemin uzattığı suyu hızlıca içerken, gözlerimden öksürmekten dolayı yaşlar akmıştı.
"ne damadı baba ya! Yok damat falan. Bu sabahki enerjini ameliyatlarına harcasana sen. Bırakma beni, kendim giderim ben ya! Damatmış. Anneanneme söylerim, güzel bir kaynanalık yapar damadına. Hah."
Somurtarak kalkıp odama giderken, babamla annemin gülmelerini dinlemiştim. Komik miydi şimdi bu? Bence değildi. Arkadaş, bence benim ailemde bir sıkıntı vardı.
Yönelimimi ilk söylerken çok tedirgindim.. Korkuyordum verecekleri tepkiden. Çünkü bilirsiniz, Türkiyede böyle şeyler hoş karşılanmıyor. Ölen, dövülen onlarca kişi var.. Her neyse. Ben söyledikten sonra babam almış telefonu eline, Burak abiyi arıyor. Burak abi babamın lise arkadaşı. O da eşcinselmiş. O gün verdi beni Burak abinin eline, 'bizimkine iyice göster, her bilgiyi ver hala öyleyse gelsin eve, dövecek değiliz' demişti. Başta anlamamıştım ama o gün gittiğimiz gay barlar, izlediğimiz +18 filmler... Ve daha nicesi, babamın amacını anlamama yardımcı olmuştu. Korkarsam gay olmadığımı düşüneceklerdi. Ama korkmak yerine...
Neyse canım, oraları atlasak da olur. Gelgelelim, Burak abi babama düzgünce 'evet kardeşim, doğru söylüyor' demek yerine 'saappına kadar gay! Bu çocuğu bu yüzden çok seviyorum!' diye bağırınmıştı.
Ailem ve arkadaşları kesinlikle normal değildi. Her neyse, bugünlük anı kotamı doldurdum gençler. Şimdi giyinme vakti. Biliyorsunuz, gidilmesi gereken bir okul var..
----
"seninkiii geliyor, o da biliyor, kalbini yerden yere vuruyor. Ah bi gülüyor, of bir bakıyooor, aklını başııığnndan hemen alıyor."
Berkaya bayık bayık baktıktan sonra gözlerimi tekrar Gökaya çevirdim. Basketbol oynuyorlardı arkadaşlarıyla. Beden dersindeydik. Ve ben koşudan sonra yorulmuş, çimlere yığılmıştım. Berkay da kendini yanıma atmıştı. Sıraç su almaya gitmişti kantine. Ayazlar da nerde bilmiyordum ama şuanlık pek de umurumda değildi. Gökayı izliyordum çünkü.
"kaçırır gözlerinii kalbine çağırır, bayıla bayıla yandırırsıın, alıcı kuşlar gibi dolaştırıyor hep, gülüşü bakışııı oynayışııı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sev
Novela JuvenilVar oluşun hikayesi miydi bu, yoksa yok oluşun mu? ⚠️⚠️⚠️ Küfür içerir! Homofobiksen, iğrenç ötesi elini çek bu hikayeden. ⚠️⚠️⚠️ Sadece yazmak istediğim ve eğlendiğim için yazıyorum. Beğenmeniz dileklerimle..