"bir bardak daha alabilir miyim?"
Barmene bardağı uzattım. Oğuz o gün bir süre daha sarılmış, ve bana söz hakkı tanımadan hızlıca yürüyüp gitmişti. Bedenimdeki ağırlık ve yorgunlukla peşinden koşamamıştım. O günden bu güne iki gün geçmişti. Okula gidiyor, dersi dinleyip not alıyordum, okuldan çıkınca da eve gidip üstümü değişip buraya geliyordum, Gökayların çalıştığı bar'a.
Şaşırtıcı şekilde, geldiğim her iki günde de onlar yoktu. Ve bugün de henüz performans başlamamıştı. Bugün, daha az insan vardı mesela. Oysa bu saatte dolu olurdu burası. Bir süre bu duruma kaş çatsam da, çok sürmemiş, omuz silkerek boş vermiştim.
"Çok gelmesin sana bücür?"
Önüme koyulan bardakla eş zamanda gelen soruyla birlikte bakışlarımı barmene çevirdim. Kaşlarım istemsiz çatılırken, somurtmama engel olamamıştım.
"Bücür değilim ve hayır, çok gelmez, kafam gayet yerinde"
Barmen, ellerini omuz hizasında pes olurmuş gibi kaldırıp, başını sallayarak gülmüş ve işine dönmüştü. Burnumu kıvırıp yavaşça bardağımı aldım ve içinde, adını bilmediğim alkolü yudumlamaya başladım.
Renkli ışıklar kapatılmış, tek beyaz bir ışık sahneyi aydınlatıyordu. Sanırım performans başlayacaktı, alnımı dirseğimi bar tezgahına yasladığım elime yasladım. Gözlerim kapalıyken, çalacak olan şarkıyı bekledim.
"Öncelikle herkese iyi geceler dileriz! Bugün akşam, şu bar tezgahında, hayattan soyutlanan gencin doğum günü! Kanka! Dön lan bize!"
Duyduğum ses ve sözlerle gözlerimi büyüttüm. Elimde bardakla arkamı döndüm. Berkay, Sıraç, Oğuz, Sıla, Gökay ve ismini bilmediğim ama tanıdık olan birkaç yüz sahnedeydi.
" Sen, bizim, kısa zamanda her şeyimiz oldun dostum, seni seviyoruz doğum günün kutlu olsuuğn!"
Hönküren Berkaya hüzünlü bir gülüş gönderdim.. Bugün... 17 Eylül, doğum günümdü... Sıraç, Berkayın kafasına vurup mikrofonu aldığında, ufak bir kahkaha attım.
" Benim için kısa değil! Sen benim uzun yıllardır dostumsun! İyi ki doğduuğğnn"
Başımı salladım minnetle. Israrla bakmıyordum Oğuz ve Gökay ikilisine.Berkay ellerini bir yere doğru sallayıp, anlamsız hareketler yaparken, mekanda bir anda çalan, tanıdık melodiyle, alnıma vurdum.
"Çok tatlısıııın güzelsiiiin şekerci mi baban senin?!"
Berkay hönkürerek söylerken diğerleri de söylemesine eşlik ediyordu. Doğum günü şarkısı yerine bunu söylemek, elbette Berkayın fikri olmalıydı. Gülümsedim. Şarkı bitince Gökay ve şarkı grubu dışındakiler sahneden inmişti. Bardağımı yine tepeme dikerken, derin bir nefes aldım. Pekala, sarhoş olmak üzereydim.. Yine de umursamadım. Kalbimdeki, sızlamaya su serpiyordum kendimce. Hoş, alkolle ne kadar rahatlardı, bilemiyordum yine.
Gökay, mikrofonu almış, oturmuştu bir tabureye, ayarlar yapıldıktan sonra Gökay gözlerime baktı.
"Doğum günü çocuğuna gelsin, benden"
" Benim için, siler misin geceyi gökyüzünden?
Benim için, tutar mısın kendi ellerinden?
Benim için, okşar mısın saçının her telini?
Kendin için, yakar mısın mumları bu gece?"Deein bir nefes alırken, hala benden gözlerini almamıştı. Kalbim, sebepsizce hızlanırken, beynimde dönen tek bir soru vardı. Amacı neydi?
" Mutlu yıllar, mutlu yıllar sevgilim
Sensiz kutlar, bu gece tüm aşıklar
Çok yalnızlar, ellerinde yıldızlar
Bekliyorlar, bizim için bir şarkı çal"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sev
Fiksi RemajaVar oluşun hikayesi miydi bu, yoksa yok oluşun mu? ⚠️⚠️⚠️ Küfür içerir! Homofobiksen, iğrenç ötesi elini çek bu hikayeden. ⚠️⚠️⚠️ Sadece yazmak istediğim ve eğlendiğim için yazıyorum. Beğenmeniz dileklerimle..