Camış!

966 50 34
                                    

13.30

O ikisinden totomu tabiiki de Berkay kurtarmıştı. Hoş, özürlü muamelesi yapmıştı fakat, o bakışlardan sonra dövülerek özürlü olmaktansa, çoktan öyleymiş gibi davranmak daha çok işime gelmişti. Saçmalıyorsun diyorsunuz şuan biliyorum, çünkü saçmalıyorum. Gençler, öyle bakışlarıyla bir gözdağı verdi diye hanım evladına dönüşmedim. Paşa paşa aldım yiyeceğimi çıktım kantinden. Tabi en son Gökay ve o adını unuttuğum meymenetsiz arkadaşı sinirden kuduruyordu ama, benene?

Aniden kafama inen şaplakla, kaşlarımı çattım. Berkay göz devirip bana bakınca tek kaşımı kaldırdım.

"ne oldu amına koyayım, bana dokunmak için sebep olarak kullanıyorsan bu şaplakları, başka bir şey düşün. Yoksa bir dahakine ben seni şaplaklarım."

Söylediğim şeydeki cinsel içerikten dolayı domuz gibi bir ses çıkarıp gülmeme elbette ki engel olamamıştım. Bakmayın lan öyle, en muazzam gülen insanda bile bir kere o domuzumsu ses çıkar. Yalan söylemeyin amına koyayım. Cık cık, yakışmıyor size böyle çirkin yalanlar, aaa...

" Bahadır, çok merak ediyorum, acaba sende çoklu kişilik bozukluğu mu var? Kendi kendine mimik yapıp, kemdi kendine vuruyorsun. Beni çok yanlış anlıyorsun. Şaplakl- vurmamı yanlış yere çekiyorsun"

Dayanamayarak tekrar güldüm. Şaplak kelimesini sevmemişti ama ağzından da öyle çıkıyordu yaptığı şeyi tanımlarken. Berkay, gülmemle birlikte iyice sinirlenmişti.

"ağzıma şaplak diye taktın, Baha siktir git ya. Umarım olmadık yerde kullanmam bu kelimeyi"

"ben bir şey yapmadım, senin dilin fazla günahkar"

Yaptığım ikinci bir ima ile göz kırparak okula girmiştim. Berkay arkamdan tekme atmaya kalkışınca kahkaha atarak kaçtım ondan.

14.05

Son iki ders kalmıştı o da bedendi. Şimdi ise soyunma odasında herkes birbirine takılarak giyiniyordu. Arada tabiiki Gökayın vücudunu kesmiyordum(!). Dudaklarımı ıslatıp Berkaya döndüm. Çoktan giyinmiştim ve onu bekliyordum. Bu benim için velinimetti. Buraya gelişimin ikinci günüydü ve bu kadar alışmış olmam fazla tuhaf geliyordu. Sanki yıllardır burada yaşıyordum. Yıllardır Berkayla arkadaştım sanki. Ve yıllardır Gökaya aşıktım sanki. Öyle alışmış hissediyordum ki, bu biraz da korkutuyordu beni. Çok üzülecektim. Bunu şimdiden söyleyebilirdim. Bu kadar çabucak alışmış ve ortama ayak uydurmuş olmamın başka nasıl açıklaması olabilirdi ki? Aksi durumuna anlam veremiyordum..

Çok geçmeden herkes giyinmiş, kapalı spor salonuna geçmiştik. Hoca herkesin sıraya girmesini beklerken ben onun yanındaydım. Boy sıralaması yapılıyordu. Maşallah sınıftaki erkekler hatta bazı kızlar benden oldukça uzundu. Ve sınıfın cücesi seçilerek sıranın sonuna geçtim. Tabiiki erkeklerde kısaydım. Uzun olan istisnai kızlar, sikimin ucunda bile değillerdi. Genel olarak kızlar umrumda değillerdi. Çünkü canımı en çok yakan varlık, kız cinsiyetine aitti. Eskiye dair anılar, kapılarını aralayamadan kilit vurup hocanın verdiği "rahat-hazır ol" komutlarını uyguladım. Yoklama falan alındıktan sonra mekikten ve şınavdan başlayarak bir kaç şey yapılacağını ve eşlemeleri kendisinin yapacağını söyledi. Herkes - sadece kızlar tabiiki amına koyayım- eşleşme konusunda itiraz ederken, biz sessizce  hocanın eşleştirmesini bekliyorduk. Hoca herkesi bir kız bir erkek olarak eşleştirirken, en sona Gökay ve ben kalmıştık ve başka da kız yoktu. Hoca bir süre bizi süzdükten sonra eğlenir gibi gülmüştü.

"Gökayla da Bahadır. Bahadır zaten bir kız boyunda. Çok zorlanmazsınız bugünki etkinliklerde."

Diyip herkesin mekik pozisyonu almasını istedi. Eşler de yatan kişinin ayağına oturacaktı. Heyecanlansam mı yoksa Gökayın boş bakışlarından korksam mı bilemesem de, kalbimin heyecanla kasılmasına engel olamamıştım.

Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin