Kurtarıcı Melek

500 42 2
                                    

"Kaçalım!"

Derin derin iç çeken Berkay ile sırıttım.

"niye? Ben severim biyolojiyi."

Berkay bana bayık bayık bakarken, tek kaşımı kaldırdım. Sıraç hocayı kontrol ettikten sonra bize dönmüş ve bana gözlerini kısarak bakmıştı.

"Baha, biyolojiyi nasıl seviyorsun lan?"

"Asıl sen matematiği nasıl seviyorsun, sen iflah olmazsın bee"

İkimiz fısıldaşarak tartışırken, biyoloji hocası elindeki tahta kalemini Sıraçın kafasına fırlatmıştı fakat kalem hem Sıraç'ın kafasına çarpmış hem de benim alnıma çarpmıştı. İkimizden de aynı anda acı ses duyulurken, sınıftakiler de bize gülüyordu.

Somurtarak hocaya baktığım zaman, hoca sırıtıyordu.

"Askerliğimi keskin nişancı olarak yaptım, adam olun."

Sıraç hocanın taklidini sessizce yaparken, ben de istemsizce gülmüştüm. Gülerken Gökay ile göz göze gelince gülmeyi kesip gözlerimi kaçırdım. Sonunda zil çalarken Sıraç ve Berkay aynı anda kalkınca kaşlarımı kaldırdım.

"Nereye?"

"Tuvalete"

"Basketbol sahasına"

Aynı anda, farklı cevaplar veren ikiliye bir süre baktıktan sonra ayağa kalktım.

"bahçede buluşuruz o zaman"

Tek kaşımı kaldırdım. İkisi de sınıfın çıkışına koşarken bana onaylayan bağırtılar çıkarmayı eksik etmemişlerdi. Omuz silkip ben de çıkışa ilerleyecekken, kapıda gördüğüm Süveyda ile yönümü cam kenarına çevirdim. Atlasam ölür müydüm?

Bence ölmezdim ya, kanatlarım falan çıkar belki, uçarım. Hı? Olmaz mı?

"Aşkıııımm"

Süveydanın itici sesi yüzünden yüzümü buruşturdum. Ayaza doğru yürüdüğünü tahmin etmek zor değildi. Tekrar kapıya yönelirken gözüm ikisine kaymıştı. Ayaz ve Süveyda sınıfın ortasında öpüşürken, midem anında bulanmaya başlamış, istemsizce öğürmüştüm. Adımlarımı hızlandırıp sınıftan çıktığım gibi erkekler tuvaletine girdim. Lavaboya eğilip elimi yüzümü yıkamaya başladım.

Hayır, hetero çiftlerle sorunum yok, fakat Süveyda yapınca midem bulanıyordu. Nasıl herkesin ortasında böyle rahat davranıyordu aklım bir türlü almıyordu. Derin bir nefes verip aynadaki yansımama baktım. Tek elimle saçlarımı dağıtırken içeri biri girmişti. Kapı kapandıktan sonra kilit sesini duyunca kaşlarımı çatıp kapıya döndüm. Tanımadığım, uzun boylu bir çocuk bana bakarken tek kaşımı kaldırdım.

"neden kilitledin?"

"beni tanıyor musun Bahadır?"

Boğazımı temizleyip, yanından geçerek kapıya ilerledim. Kapıyı açacağım sırada anahtarın olmadığını görünce tekrar çocuğa döndüm.

"Anahtarı verir misin? Çıkmam gerek."

"Sana bir soru sormuştum Bahadır."

"Tanımıyorum. Şimdi anahtarı ver"

Çocuk alayla sırıtırken, ben de kaşlarımı çattım tekrar.

"biraz eğlenmek istediğini duymuştum oysa, ne acelen var?"

Çocuk tek eliyle yanağımı okşarken, elini ittim hızla.

"yanlış duymuşsun. Arkadaşlarım bekliyor, aç şu kapıyı"

Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin