Sabah uyandığımda çabucak hazırlandım ve masaya kahvaltı hazırladım. Kardeşimi ve Özlem'i uyandırmadan kahvaltımı yapmış uyandıklarında beni aramamaları için masanın üzerine not bıraktım. Kardeşim bu akşamda bende kalacağı için evi kilitleme sıkıntısı yaşamamıştım. Kendimi sokağa atığımda derin bir nefes alıp verdikten sonra durağa yürümeye başladım. Kafamın içinde dönüp duran düşünceler içimi sıkmaya başlamıştı işe giderken tek sıkıntım üstlerimden olumsuz bir cümle duymaktı şimdi başıma Gökhan faktörü çıkmıştı. Özlem'in bana öğütlediği şeyler de vardı tabi. En iyisi ılımlı olmak konuyu uzatmamak olacaktı. Otobüse binmiş yola devam ederken müzik dinlemeye karar verdim biraz keyfimi yerine getirebilirdi. Başımı cama dayayıp kendimi dinlediğim şarkıya verdim. Adliyeye vardığımda yerimden kalkıp otobüsün durması için düğmeye bastım. Sıradaki durağa gelince indim.
Büroya girdiğimde içeride sadece Gökhan'ı görmemle köşeye sıkıştığımı hissettim. Birbirimize kısa bir bakış attıktan sonra ben masama o bilgisayarına döndü. Böyle olması beni çok üzdü. Çünkü ben kimseye dargın kalmayı sevmezdim aynı yerde çalışmamızın bizi zorlayacağını anlamıştık ikimizde. Ben bilgisayarımı açarken konuşmaya başladı,
-Günaydın yok mu Serra Hanım? Dedi. Belli ki sessiz kalmayacaktı başımı bilgisayar ekranından kaldırmadan,
-Günaydın Gökhan Bey, dedim. Eğer bakarsam yumuşamaktan korkuyordum. İnsanlara karşı ördüğüm bu duvarın ne zaman yıkıldığını anlayamadım Ya da Gökhan'a karşı, gerçekten iyi birisiydi bana her zaman yardımcı oluyor ve samimi ve içten yaklaşıyordu gerçi bunun sebebi bana ilgi duymasıydı ne kadar karşılık vermesem de en sonunda patlak vermişti.
Gerçekten sinirlenmiş bir şekilde nefes alıp verdi bunu ona bakmadan bile anlamıştım.
-Küs müyüz Serra? Dedi. Başımı kaldırmadan,
-Hayır neden küs olalım ki? Dedim. Sandalyesini serçe ittirip yerinden kalktı ve benim masama yaklaştı,
-Madem küs değiliz neden yüzüme bakmıyorsun? Dedi. Sesi kızgın çıktı dişlerinin arasından konuştuğu belliydi. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum başımı yavaşça kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim,
-Öylemi hiç farkında değilim, dedim. Kaşlarını çattı ellerini benim masama dayadı gözlerini benden çekemden bana doğru eğildi,
-Serra oyun oynamayı bırak beni görmezden gelerek kaçabileceğini sanma, dedi. Benimle uğraşması sinirimi bozdu ve bu kadar yakınımda olması beni tedirgin etmişti. Bu sesime de yansıdı ister istemez.
-Bunu da nerden çıkardın senden kaçmıyorum Gökhan! Dedim. Bu söylediğim hoşuna gitmiş olacak ki yüz ifadesi birden değişti ve dudakları yukarı kıvrıldı.
-Peki o zaman bana sözün olan akşam yemeğine bu cumartesi çıkıyoruz, dedi.
Oyuna geldiğimi anladım ama geç oldu. Çocuk gibi mızmızlanmak istedim ama buna artık ne yaşım nede bulunduğum konum izin vermiyordu. Sinirli bir şekilde "iyi tamam gideriz"dedim.
-Buna sevindim Serra Hanım, dedi ve yavaşça doğruldu ve masasına geri gidip oturdu ve hiç bir şey olmamış gibi işine geri döndü. Ona ters ters bakıp işime geri döndüm tamamlamam gereken dosyalar vardı. Daha sonrasında öğlene kadar koşturmuş ve beynim çok yorulmuştu hafta başı olunca daha da bir eziyetti benim için yemeğe çıkacağım için çantamı alıp kapıya doğru yöneldim ki Gökhan yolumu kesip,
-Birlikte çıkalım mı yemeğe Serra?dedi
-Hayır bence çıkmayalım, dedim. Yüzündeki o sinir bozucu sırıtma gerçekten beni deli etmeye başlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/25060633-288-k436489.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Defter
RomantizmKokusunu doya doya içime çektim.Geri çekildi yüzümü ellerinin arasına aldı ve beni öptü.Sıcacık öpüşüyle uzun süredir tutuğum göz yaşlarım kirpiklerimden süzülmeye başladı. Yüzüne dokunduğumda onunda ağladığını anladım.O güzel Kirpikleri ıslanmıştı...